bugün

cemil meriç'in en bilinen eseri.
bu ülkede yaşayan herkesin okuması gereken kitap.
tespitleriyle tokat gibi surata çarpan bir kitap her kelimesi insanı derinden bağlıyor sarsıyor kendisinin dediği gibi bir fikir işçisi meriç ve bu ülkeyi seviyor.
mustafa kemal hakkındaki sözleri rahatsız edici ama gerçek okunması okutulması gereken bir kitap.
cemil meriç in kendine has cümleleri ile kendisini bir solukta okutan kitap. zihni özgürleştirmeyi salıklar, ayrıca kanaviçe adlı dipnot bölümü tam bir genel kültür patlamasıdır.
"Bu ülke" 'den Seçmeler;

Kelime

Senin yıldızların kelimeler, söyle raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin.

Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade.

Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler.

Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven.

Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem.

Kelam, bütünüyle haysiyettir.

Kamus, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.

izm’ler idraklerimize giydirilen deli gömlekleri.

Slogan, ilkelin ideolojisi.

ideolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri.

Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.

Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: kültür.

Kitap, istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.

Tarihimiz, mührü sökülmemiş bir hazine.

Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana, Neşideler neşidesi veya Kur’an. Senin kitabın hangisi?

Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.

Yığın düşünmez, maruz kalır.

Bayağı, hissetmeyendir.

Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.

Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.

Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.

Şiir ne bir teşrih masasıdır, ne bir teşhir çarmıhı.

Polemik zekaların savaşıymış. Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir

inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.

Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.

Gitmek, kaderin hatalarını düzeltmektir.

Kahramanlık, hatada ısrar etmemektir.

Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: Zerdüşt.

Aldatmayan tek sevgili var dünyada: mutlak güzel.

Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.

irfan, düşüncenin bütün kutuplarını kucaklayan bir kelime.

irfan, kemale açılan kapı, amelle taçlanan ilim.

Kültür, homo ekonomikus’un kanlı fetihlerini gizlemeye çalışan birer şal.

Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.

Batı’nın düşünce tarihi akılla naklin mücadele tarihi.

Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.

Avrupa tarihi, bir sınıf kavgası tarihidir.

Raskolnikov sarsıntı geçiren bir toplumda yapayalnızdır. Dosto gibi.

Şuuraltı(psikanaliz) her istediğini kolayca elde eden mutlu azınlığın imtiyazı.

Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.

Belki de medeniyet uyuyor ve zaman zaman rüya görüyor.

Savaş bir irşat. Savaş, ışıkla karanlığın diyalogu. Düşman, gözü bağlı olandır.

Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.

Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.

Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü.

Tarihin mimarı: isyan, kadere, zamana, insana.

Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.

Kronoloji: aptalların tarihi.

Din, bir susuzluk, sonsuza karşı duyulan özlem. Bilgi değil, aşk.

Hapishane, maskelerin çıkarıldığı yerdir.

Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir
bir cemil meriç klasiği.
geldiği düşünce akımının "bu ülke" ayarında eserler verememesinin bu ülke için bir talihsizlik olduğunu düşündüğüm eserdir.
"Düşünce Dünyasında hiçbir fetih nihai değildir. Hepimiz birer Sizifos '' uz. Hele, diyalogun olmadığı bir ülkede... Türk aydınının kaderi mahpesinde şarkılar söylemek. Bu lanetler berzahından nasıl ve ne zaman kurtulacağız? Tefekkür bir arayıştır, içtimai bir arayış. Bu kitap, bir davetten ibaret: birlikte aramaya davet. Yazarın tek düşmanı vardır: Bağnazlık. Düşüncenin bütün huysuzluklarına, bütün hoyratlıklarına, bütün çılgınlıklarına selam. diyor Cemil Meriç, Tektaş Ağaoğlu''na gönderdiği Bu Ülke kitabının ithaf yazısında...
''Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim.'' *
tüm cemil meriç kitapları gibi iletişim yayınları tarafından baskısı yapılan kitaptır.
başucu kitabı
her vatan evladının okuması gereken Cemil Meriç eseri.
"münakaşada zafer, mağlup olanındır, yenilmek zenginleşmektir. ...münakaşa hakikati birlikte aramaktır... hakikat bin bir cepheli, bin bir görünüşlü. karşınızdaki, göremediğinizi gösterecek size. sizden farklı düşündüğü ölçüde yaratıcı ve öğreticidir...

cemiyetle beraber hakikatler de gelişir. tek tehlike bunu kavramamak, kızıl şal görmüş ispanyol boğası gibi, her düşünceye ve düşünene saldırmak; bu canım memleket bu yüzden cüzzamlılar ülkesidir." (jurnal, 24.07.1964) ayrıca; (bu ülke, sf.55)
"düşünce şüphe ile başlar. düşünce, tezatlarıyla bütündür. zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkum etmek değil midir? (jurnal, 24.07.1964) (bu ülke, sf.55)
"...her düşünceye saygı" (jurnal, 19.11.1964)
Alev Alatlı'yı Türkiye'ye kazandırmış bir Cemil Meriç eseridir. Türkiye üzerine kafa yoran dimağların kesinlikle ve kesinlikle sindirmesi gereken kitaptır.
müslüman türk münevveri cemil meriç in ölümsüz eseri.
cemil meriç okumaya kararverdiyseniz ilk bu kitapla başlayınız.
bu ülke, hapisteki pkk'lının milletvekili olduğu, hakkında soruşturma olan generalin ise terfi bile ettirilmediği bir memleket... üstelik o terfiyi imzalayan onay makamı, kayıp trilyon davasından dokunulmazlığı sayesinde kurtuldu. yani hakkında soruşturma olan başkomutan oluyor, ama kk komutanı olamıyor. işte o ülke, bu ülke!
trt türk'te yayınlanan kültür sanat programı.
Gençlerin emeklerinin şifrelendiği, meydanlarda dövüldüğü, düşünmemeleri için yasalar hazırlandığı ,"bizden değil" diye yandaşçılığın kurbanı olduğu bir ülkedir, bu ülke!
demokrasinin palavra olduğu bir ülkedir.

oldu mu yüzeysel fazlasıyla?
ama gerçekler acıdır melis, ağlama.
bu ülke hakkında yazılmış belki de en iyi kitap.
bu kitabı okumadan bu ülkede yaşamak kesinlikle çok büyük talihsiliktir.
--spoiler--
bu ülkenin bütün ırklarını, tek ırk, tek kalp, tek insan haline getiren islâmiyet olmuş. biyolojik bir vahdet değil bu. ne kanla ilgisi var, ne kafatasıyla. vahdetlerin en büyüğü, en mukaddesi. ister siyah derili, ister sarı... inananlar kardeştir. aynı şeyleri sevmek, aynı şeyler için yaşamak ve ölmek. türk’ü, arap’ı, arnavut’u düğüne koşar gibi gazaya koşturan bir inanç; gazaya, yani irşâda. altı yüzyıl beraber ağlayıp, beraber gülmek. sonra bu muhteşem rüyayı korkunç bir kâbusa kalbeden meşûm bir salgın: maddecilik. tarihin dışına çıkan anadolu, tarihin ve hayatın. heyhat, bu çöküşte kıyametlerin ihtişamı da yok, şiirsiz ve şikayetsiz.
--spoiler--
--spoiler--
SAĞ iLE SOL

Mefhumların kâh gülünç kâh korkunç maskelerle raksa çıktığı bir karnaval balosu, fikir hayatımız.

Tanımıyoruz onları, nereden geliyorlar bilen yok. Firavunlara benziyorlar, kalabalığa çehrelerini göstermeyen Firavunlara. Ve aydınlarımız, o meçhul heyûlâlar için ehramlara taş taşıyan birer köle.

Kavga, insanla kader arasında değil artık, insanla kelime arasında. Rüyaları o bayraklaştırıyor. Yığınlar onun için yaşıyor, onun için dövüşüyor, onun için ölüyorlar. Mukaddeslerin rengine bürünen bir bukalemun kelime, semâvî kitapların şeytanı. Ve en tehlikelileri, toprağımızda doğmayanlar.

Solla sağ, bu karanlık kafilenin öncülerinden ikisi.

Sol, Latincede meşum, eski Almancada, eğri demek Cehenneme inen merdiven hep sola bükülür. Sağ, kibar ve imtiyazlı; Rabbin sevgili kulları sağında oturacaklar, diyor Tevrat.

Solla sağın yeni bir hüviyetle politikaya sıçrayışı, Fransız ihtilaliyle yaşıt.

Napolyon orduları ihtilalin ideolojisini dünyanın dört bucağına taşır; ideolojisini, yani kelimelerini.

Avrupa, Fransanın mirasını muhabbetle benimser Aynı manevi iklim, aynı içtimaî yapı. Önce burjuvazinin11 bayrağıdır sol, sonra dördüncü sınıfın Hürriyettir, terakkidir, müsavattır. Sağa türbedarlık düşer; türbedarlık, yani ezeli değerlerin bekçiliği.

Hangi ezeli değerlerin? ihtilal, istibdadın tasfiyesiydi; müjdeydi, ümitti, gelecekti. Sağ, daima çekingen, daima korkak, daima sevimsizdir. Çekingendir, çünkü maziyi temsil eder; maziyi, yani keyfiliği, kanunsuzluğu. Korkaktır, zira kanlı imtiyazların ve karanlık istismarların mirasçısıdır. Sevimsizdir, hangi mezarlığı ürpermeden seyredebiliriz? Avrupanın son iki yüzyıllık tarihi, solun zaferleri, sağ&ın hezimetleri tarihidir.

Bize gelince Hudutlarımızdan salgın bir hastalık gibi girer sol, arazı, meçhul bir hastalık. Solcu, ithamların en korkuncu olur.Büyüden meşum, bedduadan netameli bir kelime. Sağ, daha nazlı, daha utangaç bir misafir. Ne zaman gelmiş, bilen yok! Türk adaleti, kimse tarafından benimsenmeyen bu silik ve şahsiyetsiz kelimeyi pek ciddiye almaz. Ve çeyrek asır nebatî bir hayat yaşar sağ.

Sol, demokrasilerin zaferinden sonra yeni bir bekâret kazanır Avrupada, günahlarından arınır. Bizde de kasideler döşenilir, nazenine. Avrupa, bütün cinayetlerini sağa yükler. Sağ, yakın tarihin günahkâr tekesidir: kilisedir, cehalettir, faşizmdir. Batının en gerici partileri bu menfur vasıftan kurtulmağa çalışırken, bizde mukaddesatçıların21 bayrağı olur. sağ: Türkün âlicenaplığı Filhakika bu kirli ve karanlık kelimenin dünyada bizden başka şefaatçısı, bizden başka elinden tutanı kalmamıştır.

Sol-sağ... Çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit. Toplum yapımızla herhangi bir ilgisi olmayan iki yabancı. Solun halk vicdanında yarattığı tedailer: casusluk, darağaçları, Moskova: sağın, müphem, sevimsiz, sinsi bir iki hayal. Hıristiyan Avrupanın bu habis kelimelerinden bize ne? Bu maskeli haydutları hafızalarımızdan kovmak ve kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.
--spoiler--
cumhuriyetin ilk yıllarının bonapartlığına kıyısından köşesinden değinmiş büyük düşünürün kitabıdır.

(bkz: cemil meriç)
atarlanma sözüdür.

içinde vatan sevgisi olunca 'vatanım' 'cennet vatanım' , hoşnut olmadığın birşey olunca 'bu ülke' derler. Anadolu türk vatanıdır. bu cennet vatan bizimdir. ama bu ülkede 14 yaşındaki kıza tecavüz eden bilmem kaç kişi serbest.*
herkesin kütüphanesinde bulunması gereken baş yapıttır.