bugün

80 lerin sonları 90 ların başlarında çocuk olmuş olup başına gelmeyenin nadiren rastlanacağı olaydır. o dağ bisikletlerinin revaçta olduğu yıllar işte markalar tam aklıma gelmiyor şu anda ama bayağı afilli piskiletler vardı heyecanlı şekilde yarışlar düzenlenir ön kaldırma turnuvaları yapılırdı. tabi heyecan ile sağ taraftaki arka fren yerine bazen soldaki ön frene asılırdık. sonucu da hüsran işte rezil olduğuna mı yanarsın ağzının yüzünün yer değiştirdiğine mi..
Bak bir anım aklıma geldi hala gülerim. Bizim yurtta selami abimiz vardı servis şoförü idi. Evine bisikletle gelip giderdi.

Bir akşam sahilde içtim yurda dönüyorum ama hafif iyi kafam. Neyse karşıya bir baktım üzerime hızla bir bisikletli geliyor. Selami abi olduğunu çıkaramadım tabi. Hızla gelen bisikletli gözlerimin önünde ani bir firen yaptı. Tam duracak gibi olduğu anda bir anda arka taraf havalandı be hızlanan bir şekilde takla attı.

Asıl komik olan takla atması değildi. Bisikletin firenleri zaten yokmuş, bu abi ayağını tekerle demir arasına sıkıştırıp duruyordu. Abi naptın niye boyle oldu dedim, "yeeaa sorma hkk aq yanlışlıkla ayağımı ön tekere koydum" dedi. Aklıma gelsikçe gülerim.
motorda ön frene basıp takla atmaktan hallicedir.
çok güzel uçma figürleri sergilerdim. Daha sonra bu uçma yeteneğimi fark edince kader beni kaleci olmaya itti. Hala uçuyorum ama kalede.
tabi ki benim de başıma gelmişti.
bunun yanında kum tepelerinden yere çakılmışlığım ve düz yolda duvara girmişliğim var.
küçükken yokuş aşağı kendimi salmışken aşırı hızdan panikleyip birden yaptığım eylemdir. sonuç; dirsek kemiklerimi canlı canlı görmem , diz kapağımın halay çekmesi, üzerine anneden yenen dayak.
Bir kaygan zeminde hayvanca yere çakılmak değildir. Ha bir de bisikletle birine çarpmak gibi değildir.
dikkatlı fren yapmazsan olabilen birşeydir. arka frene öyle asılırsan da göt atar, öyle düşersin. konu frende diil asılmakta.
Genelde yokuş aşağı kaptırıp o hızın verdiği heyecanla sağ yerine soldaki fren sıkılmasıyla başa gelen feci olay. Benim de başıma gelmişti. Hem de bir kere de değil. (bkz: Malım)
Ama sağlam takla atmıştım be. Bildiğin uçtum. El diz ağız burun göz Allah ne verdiyse birbirine girmişti. Asfaltta olanıyla toprak yolda olanı arasında tat farkı vardır. Birini diğerine değişmem tabi. ikisinin de yeri ayrı şimdi. Toprak yolda yaralarının içinden taş parçaları çıkarma gibi bi zevke de nail olabiliyorsunuz mesela.
(bkz: Uçtuğumu görenler var)
sene 93 çekmişim altıma castello guardian ı.- castello dediysek yanlış anlaşılmasın o zamanlar bisikletin mercedesiydi-. tam yokuş aşağı yardırıyorum refleks arka diye on frene bir asıldım -ki bilenler bilir o bisikletteki ön frendeki kitleme mekanizması boeing 787 de yok öyle böyle değil zank diye durur- en son son erik ağacını tersten görmüştüm.
Kaç kez yaşadım saymadım, diz kapaklarımda iki küçük hatıra duruyor.

Burnum kırıldı bir keresinde ama proydum ben. Elleri bırakır öyle sürerdik ayağa kalkar önümüze birini oturturduk.

Hey gidi hey
Bisiklet sürmeyi yeni yeni ögrendigim zamamlar yokus assaği inme cesaretini bulmusum kendimde. Mal kafam ya, sonra cok hizlandim diye korkup frene basmisim. Tabi bastigim fren on frenmis(hala hangisi sol hangisi sag bilmiyorum.. ) ben yerlerde..
kafa göz patlatır karantina sebebi dikkat.
çocukluğuma dönsem de yapsam. 1 hafta rapor alır okulu asardım.
Ön freni olmayan kontrapedal bisiklette söz konusu olmayan eylem. Gerçi hepsi cırcır şimdi. Fakat biz yinede önlem olarak ön fren telini gevşetirdik. Olurda yanlışlama fren yaparsak uçmayalım diye.
Daha kötüsü ise ön tekerlekle ayak fireni yapmaya çalışmaktır.