bugün

o kadar el olduğuna ve savrulduğuna işaret. hani kalp bir çeşit kasmış ya zamanla erirmiş, tükenirmiş. işte bugünlerde geldiğim son nokta üşenmelerin efendisi, sevmekmiş. lan birinden hoşlanıyorum, duygusala bağlayım diyorum yapamıyorum. içimde bir üşengeçlik, bir güvensizlik, umursamazlık beni bıçak gibi kesip atıyor. sevmeye tahammülüm kalmamış, bırakmamışlar heves meves sikip atmışlar. yolda gördüğüm kızların gözlerinin içine bakıyorum saniyede "kim çekiçek lan bu kızın tafrasını" diyip rüzgarın hırpaladığı pet şişeye plaseler vurarak eve geliyorum arkama bakmadan.
(bkz: Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı)
kötü tecrübelerin göz önüne gelmesi neticesinde ortaya çıkan ruh hali.
ev hali olsa toparlarsın iki dakikada. ruh hali düzelmiyor aga.
her şeye rağmen yara bere içinde seviyosun lan, öyle deme.
sevgi önüne set çekilecek bir eylem değil, seversin öylece mal gibi.
iyisimi biz bunu seviyorum ama çaktırmaya üşeniyorum diyelim.
bu da çok sağlıklı olmadı amk.
tamam lan uyuruz.
Çok severim ama kim uğraşacak. havasında olan kişiye denir.
o kadar yorgunum o kadar usengeclik var ki ne birini sevecek ne de biriyle uğraşacak halim yok..useniym valla
- beni sevmiyosun sen necati.
+ sevmiyor değilim, üşeniyorum sadece...
- deli misin sen ya..
+Necla bi ayağa kalksana.
- KALKTIM NE VAR?
- hazır ayaktayken bi su ver be hayrına. DiLiM DAMAĞIM KURUDU.
Aynı şeyleri tekrar tekrar yapmaktan sıkılınca ortaya çıkan durum. Birisiyle tanışırsın, çok hoştur, gülüşü kışı yaza çevirir, konuşması başka diyarlara kapı açar adeta, yumuşacık bir sesi de vardır, ninni gibi gelir ağzından Çıkanlar, kıskanır şebeklik yapar, senin de hoşuna gider. Kendinden bahsetmeye başlarsın, neleri sevdiğinden, sevmediğinden konuşursunuz. Sevmediğin arkadaşının akrabanın dedikodusunu yaparsınız. Yaşadığın güzel anılardan bahsedersin, acılarından bahsedersin. Güzel anılarda seninle birlikte eğlenir, acılarında seninle birlikte üzülü. Sonra bbir şeyler olur, ayrılırsınız. Zaman geçer yeni biriyle tanışırsın ve aynı şeyleri baştan bir daha yaşarsın. Belki, belki o da gider üzerinden yine zaman geçer yine başka birisiyle tanışıryine aynı şeyleri yaşarsın. Böyle böyle gider işte ve sonra bir gün sürekli aynı şeyleri yaptığını, yaşadığını hissedersin, sıkılırsın. Üşenmeye başlarsın. Şimdi kim o iki çift göz için bu yollardan geçecek bir daha diye sorarken bulursun kendini. Karşı tarafı etkilemeye çalışmak, buluşmalar şunlar bunlar, tekrar başından geçen şeyleri anlatmak vs vs. Üşeniyor insan işte. O üşenme noktasına gelene kadar tadını çıkarın.
ciddi ciddi yaptığım eylemdir, pardon yapmadığım.
üşenmeden buraya nasıl yazdıgıma bile hayret ediyorum. tabi ki birini sevmekle ugraşamam hic halim yok yatar uyurum dedirten başlıktır.
sevmek için gerekli olan yüksek duygu donanımlarını devreye sokmaya üşenmektir. halbuki beyni daha yararlı işlerde kullanabiliriz.
Üşenmekte son noktadır.
belli bir yaştan sonra yeni birini tanımaya, anlamaya, sevmeye üşenme hali.

''burada sevilmişi var'' diyerek eski sevgiliye dönme sebebi.
Yeni bir insanla tanışıp onunla konuşup en baştan. Neyi sever sevmez tanımak vs. Işte bu kötü. Bu insanı yoruyor.
halihazırda birini sevdiğin ama duygularına cevapsız kaldığın için olabilir. sevdiğin insanı bile zaman zaman sevmeye üşeniyorsun çünkü onunla konuşamıyorsun ve ona dair milyonlarca kelimeyi tek başına taşımak zorundasın aklında. unutmamaya çalıştığın her kelime ve muhabbet iştiyakı seni inanılmaz yoruyor. köşene çekiliyorsun yağmurlu gecelerde. işsizlikten değil vallahi. unutamadım. bir tek unutamayışıma yardımcı oluyor. geriye kalan ne varsa tek başıma yüklendim. gidiyorum gecelerde ve hecelerde yalnızlığa durdurabilene aşk olmasın. çok yıprandım. uyandığımda aç karna bir bardak mutsuz su içmeye de alıştım. istasyon yolunda karşıma çıkan plastik pet şişelere plase vura vura sürüklemek, rüzgar terse yatırdığında onları parçalamak istiyorum tüm hıncımla. fakat vazgeçiyorum çocukluk heveslerimden. yürümek iyi geliyor ya da geceleri çatıya vuran yağmurun ritmini dinliyorum odamda. bazen düşünüyorum da "aşk felan olmasaydı işimize gücümüze baksaydık buralarda;
çok mu düz, sıradan, yavan bir adam olurduk acaba?" namından cümleler donup kalıyor aklımda..
Üşenmekten çok 'ne gerek var' düşüncesi. Ne gerek var ki? Ne fark eder?