bugün

çok isteyip başaramamak gibidir. söylemen gereken çok önemli bir şey vardır, ama bir türlü cesaret edemezsin. bu konu hayati derecede önemli olsa bile yapamazsın bir türlü. dil ve beyin hazırdır ama kalbin hazır değildir. ayaklar geriye gider.
korkaklıktır.
hiç yapamadığımdır.

söylememek istesem bile bazen dökülüp gidiyor dilimden,

kalbimde tutmaya çalıştıklarım.
Söylenmemesi gereken ama söylediğin şeylerden daha iyidir. Sonunda pişmanlıkların olduğu bir ilişkin olursa bunları çok düşünürsün.
tırsaklıktır. böyle insanlar benden uzak dursunlar.
+ aşkım şey.
- ney aşkım?
+ şey işte aşkım.
- işte ney aşkım?
+ aşkım.
- evet aşkım?
+ ya, annen nasıl?
- o iyi de ne ne oldu?
+ unuttum..
hele şu ygs bir geçsin de öyle söylerim denilendir.
bir nevi iç savaştır. ya zaman doğru değildir, ya söyleyeceklerinizi anlayacak durumda değillerdir, ya da o kişi artık gitmiştir falan filan. düşünceler, konuşmalar aklınızda dolanır durur da ses çıkaramazsınız. akşamlar uykusuz, gündüzler geçmek bilmez olur. bir yerlerde yarım kaldığınızı düşünürsünüz. bazen cesaret gelir, hadi şimdi söyleyeyim dersiniz ama kırılıverir o cesaret hemen. bazen de yüz yüze gelirsiniz, tam yeri tam zamanıdır her şeyi açıklamak için. o zaman da söylenecekler listesi o kadar uzun gelir ki, nereden başlayacağınızı bilemez, karşınızdaki için de şu saatten sonra anlasa kaç yazar diye düşünerek, eehhh boş veeer dersiniz. kısaç, bir şeyi söylemek isteyip de söyleyememenin acısı da zamanla geçer.
çok istersin söylemeyi. ama o cesareti bulamazsın bi türlü. sonra o cesareti bulursun söylersin; ancak daha kötü bi sonuç çıkar ortaya.
belki de söylememek en iyisidir. kısacası boktan bir durumdur.
gereken katalizörü hala bulamamış insanın yaşadığı buhrandır ; ya da konjonktürel bir durumdur.
insanın kalbine öküz gibi oturur. söylemeye çalıştığın şeyin hayalini kurarsın tüm gün. tüm ihtimaller geçer gözünün önünden. bir az da gaz verirsin kendi-kendine. görürsün uzaktan geldiğini. "bu sefer tamam bu iş" dersin kendi-kendine. gözlerine bakarsın. önce bir-iki giriş cümlesi kurarsın. "nasılsın?-ne yaptın bu gün?". nabzını yoklarsın. uygun an olduğunu anlarsın. tam o anda gözünün önünden tüm iyi ihtimaller silinir. en kötü şeyleri düşünmeyi başlarsın. tüm bedeninizi esir alır korkular. korkarsın. "hayır" demesinden korkarsın. yüzünü asıp gideceğinden, bir daha sesini duyamayacağından, sana selam vermeyeceğinden korkarsın. dilinin ucuna getirirsin. "ne olursa, olsun" dersin. "yaa, sanan bir şey diyeceğim" dersin. göz-göze gelirsin. gözlerine bakarsın büyük bir aşkla. bu gözlere bir daha bakamamaktan korkarsın. susarsın. merak dolu bakışlarına bakarsın. anın tadını yaşarsın. sabah söylerim dersin. söyleyemezsin...
kendine güvenmemektan çok, karşı taraftan emin olamama ile alakalıdır. oysaki gerçekten kendinize güvendiyseniz endişe yersizdir.
(#sendeanlat).
pişmanlığı beraberinde getirir.
tabu vb. oyunları oynarken karşı takımın anlattığı kelimeyi tahmin edip susmak zorunda kalmak en güzel örneğidir kanımca.
kişinin yaşayabileceği en büyük ikilemlerden biridir. çeşitli sebeplere bağlı olarak susmayı gerektiren ancak insanın içini kemiren durumlar bütünü.
söylesen tesiri yok, sussan gönül razı değil.