bugün

dereler ve bitkiler gibi ruhlarda bir başka yağmura gerek duyarlar, umut, inanç, yaşama amacı. bunlar olmazsa beden yaşamayı sürdürse bile ruh ölür.

O zaman insanlar şunu söyleyebilir; 'burada bu bedenin içinde vaktiyle bir insan vardı.'
*
paulo coelho nun simyacı kadar kaliteli kitabı. kitap ilyas peygamberin hayatını anlatıyor.
yazar, başımıza gelen felaketlerin birer ceza olmadığını anlatmaya çalışıyor. özellikle son sayfasındaki hz ilyas ile hz. isa arasındaki kıyaslaması çok çarpıcı.
bir paulo coelho romanı. çok güzel bir roman ve diğer romanlarıyla karşılaştırmaya bile gerek yok; çünkü her romanında farklı bir savaşım var.*
--spoiler--

"acı, yorgun bir bedeni öldürecek kadar güçlü değildir."

--spoiler--

--spoiler--

"Sana karşı geldim tanrım, ve bundan utanç duymuyorum. böylelikle kendi yolumda olduğumu keşfettim ve bunu bana büyüklerim, ülkemin gelenekleri ya da sen dayatmadın.
Sana, tanrım, şimdi sana dönmek istiyorum. sana irademin tüm gücünü sunmak istiyorum, farklı bir yol seçmesini bilememiş birinin korkaklığını değil. Bununla birlikte, bu önemli misyonu bana emanet etmen için, bu savaşımı, sen beni kutsayıncaya kadar sana karşı sürdürmek zorundayım."

--spoiler--

ayrıca, 122. ve 123. sayfalarda kanımca kitabın en can alıcı bölümü yer almaktadır.

--spoiler--

bu, aşk sözcüğü

--spoiler--
--spoiler--
rahip insanların icat ettiği imha silahları arasında en korkunç ve en güçlü olanının ''söz'' olduğunu biliyordu.hançerler ve mızraklar kan izleri bırakıyordu, oklar uzaktan fark ediliyordu, zehirlere gelince sonunda onlar da ayırt ediliyor, etkileri ortadan kaldırılabiliyordu.ne var ki söz iz bırakmadan yok ediyordu.

***
yaşamı biçimlendiren bizim onun karşısında aldığımız tutumlardır ve öyle şeyler vardır ki; tanrılar bizi onları yaşamaya zorunlu kılar.tanrıların ne düşündüğünün pek önemi yoktur, o zorunluluklardan kaçmak için gösterdiğimiz çabalar da hiç bir işe yaramaz.

***
hüzünler sonsuza dek sürmez, özellikle olmasını istediğimiz şeye doğru sürekli yol almaktaysak.

***
düşman kendi gücümüzü ortaya koyabilmek için bir araçtan başka bir şey değildir.

***
korku, kaçınılmaz olanın başladığı yere kadar gidiyor; başladığı noktada da artık bir anlamı kalmıyor ve bize, doğru karar almayı umut etmekten başka bir şey kalmıyor.

***
bir çocuğun bir erişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır.nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir meşgale bulmak ve elde etmek istediği şeyi -var gücüyle- dayatmak.

***
acı, yorgun bir bedeni öldürmeye yetecek kadar güçlü değildir.

***
ben yalnızca kendimden korkuyorum dedi ilyas.bana hiç bir şey yapamazlar, çünkü artık kalbim yok.

***
rab, nefretini unutmak için yakaran kişilerin dualarını dinler.oysa sevgiden kaçmak isteyenlerin dualarına kulakları tıkalıdır.

***
onlarla barış pazarlığı yapacak bir aracı gönder diye önerdi ilyas.en iyi savaşçı, düşmanı dosta dönüştüren savaşçıdır.
***
dereler ve bitkiler gibi ruhlar da bir başka yağmura gerek duyuyordu; umut, inanç, yaşam amacı.bunlar olmazsa, beden yaşamayı sürdürse bile ruh ölüyordu.o zaman insanlar şunu söyleyebilirdi.burada bu bedenin içinde, vaktiyle bir insan varmış.
***

tanrının yeryüzünde hepimiz için çizdiği yaşam çizgisini bir yana bırakmayı deneyen ilk insan o değildi.insan yazgısına ihanet etmek için doğar.tanrı yüreklerimize gerçekleştirilmesi olanaksız istekler koyar.
-neden?
geleneğin sürmesi gerekiyordu, belki de bu yüzdendir.
***

her zaman gitmek mi gerekir?
-insanın yaşamının bir aşamasının ne zaman bittiğini her zaman bilmesi gerekir.bir yerde, gerekli olan zamandan daha uzun kalmakta diretirsen sevincini ve huzurunu yitirirsin ve doğru yola tanrı tarafından döndürülme tehlikesiyle karşı karşıya kalırsın.
***

öyle de olsa onu sevmeyi sürdürecekti.çünkü yaşamında ilk kez özgürlüğün ne olduğunun bilincine varmıştı.onu sevebilirdi.o bunu hiç bir zaman bilmeyecek olsa da.onu ne kadar özlediğini,gün boyu aklından çıkmadığını, akşam yemeğine beklediğini,yabancı olduğu için insanların ona karşı komplo kurmalarından kaygılandığını düşünmek, bu duyguları yaşamak için ondan izin alacak değildi ya.özgürlük işte buydu.kalbinin istediği şeyi hissetmek ve bunu başkalarının düşüncelerine bağlı olmadan yapmak.evinde bir yabancıyı barındırdığı için sitem eden dostlarına, komşularına karşı çıkmıştı.ama kendi varlığına karşı çıkmasına gerek yoktu.özgürdü, çünkü aşk insanı özgür kılıyordu.
***
paulo coelho - beşinci dağ

--spoiler--