bugün

benim hayallerim derin bataklık
senide çeker içine uzak dur artık.
Sen beni boşver, kendine iyi bak.
yalan, ve yaşayabilirsin bensiz.

çok sevdiği halde, ona zarar gelmesin diye kavuşamayan bir adamın yazısı.
   kesinlikle huzur degildi bu. mutluluk da degil. ozlem olarak tanimliyorum ben bunu. yillar yili unutulmus arkadasliga ozlem. tek fark ne o eski odur, ne sensindir. tum degisimler tek bir sey barindirir icinde, eski samimiyet ha dediginde gelmez. cabalamak elbet ki gerektir lakin sabir da bir okadar elzemdir.

  elle tutulur hic bir mazereti olmayan geri donusler kovalar ardi ardini. uzak ama yakin gibi, mutluyken mutsuz gibi. sevgi, ask tam olarak karsilamamakta bu hisleri. olmayana ergi gibi elinden kacip gidene duyulan tutkudan fazlasi degil midir? yoksa gercekten tutku askin kendisi midir? ayri ayri degerlendirmek ne denli sacmadir. cok mantikli oldugum soylenemez de zaten.
    
  aklimdan gecen zilyon tane dusunceye inat, susturuyorum sesleri. yalnizca ben olmak icin hice sayiyorum kesin kes cizdigim sinirlarimi. ne icin? sonrasinda pismanlik duyacaklarim icin mi? 

   karasizlik ki insani busbutun sersemleten. caresizlik keza oyle. ele gelmez gerceklik, hayaller kadar can acitici. gizlilik, umutsuzluk, tutkular. ne kadar ayri gibi gorunselerde, bu kadar tamamlayici ogeler zannetmiyorum ki coktur.
dusunme yetisi, karasizlikla kusmus misali ayni ortamda bulunmamakta israrli. karasizken, mantikli dusunmekten aciz, sancili donemlere mensup oluyorum.

  bir ucurum misali gozlerin, merak dolu; tehlikeli, korkutucu. neye, kime ne amacla yazdigim belirsiz kelime kolonilere bakiyorum. bosune denmemis karsindakinin anladigi kadarsin diye. ben kendimi anlamakta zorlanirken, baskasinin anlamasini beklemek ne denle mantiksizdir.

  cabuk parlayan sonra uzulen insan tiplemesi misali, atesim cabuk sonmez. ama ne care ki damarima basilacak gercekliklerimden uzagim. uzak birakildim adeta. kuskunum odama, kalemime, yatagima, kahveme.  en cok ama en cok kahveme. beni en cok anlayan bile anlamaz olmus. filtre kahvem aci gelmez olmus. acinasiligimla basbasa birakmis beni. sabah yatagim toplanmaz olmus. o bile kiziyor acizligime. bende kiziyorum kendime. cekmeceler agit yakiyor adeta cokusume. aldirmiyorum. ama kahve oyle degil. muftelasini yalniz birakacak kadar kizmis olamaz.

    yazimi sana mi, bana mi, terkeden kahveme mi yaziyorum emin degilim. caresizligime de olabilir. veya zulfu livanelinin kadife sesinedir, ama en cok gerceksizligime yaziyorum.
   
    derin bir nefes aliyorum. denize dalip cikamayacakmis gibi. kulaklarimda nefes aliyor. son kez duyuyormus gibi. kalkip balkona cikiyorum. huzur hala yok. ama ben aldirmiyorum. karasizlik verdigim nefesle terk eyliyor bedenimi. fazlaca egoist bulmus tavrimi. aman ne sahane. aferin diyorum kendime. aferin. egonun fendi caresizligi yendi. kararsizlikti ya o neyse, cifte galibiyet olsun.
guclu oldugumu hissediyorum tekrar. olsan ne olmasan ne diyorum. en kolayi kendini kandirmak. aptal bir gulumseyisle dolasiyorum sokaklarda. yatagim topli, cekmecelerim sessiz, kahvem beni affetmisken. sagolun diyorum. koseme cekiliyorum.
''Kim Milyoner Olmak ister?'' yarışmasını ilk çıktığı zamandan beri takip ediyordum. Hatta genel kültürüme güvendiğim bir vakit katılmak gibi bir hayalim vardı. Yarışmacıların birçoğunun üniversiteli gençlerden seçildiğini görünce bir heyecanla başvurdum. Pek şanslı biri olmadığım için beni aramayacaklarını düşündüm. Bir ya da iki ay sonra beni arayıp ön elemeye çağırdılar. Nasıl heyecanlandım sözlük yazarı dostum anlatamam. Yıllardır takip ettiğim yarışmada bilgimi herkese gösterebilme imkanı vermişlerdi bana, kazanacağım para da cabası. Sonra ön elemeye gideceğim hafta sesim kısıldı. Pek şanslı biri olmadığımı yukarıda da belirtmiştim. Birkaç gün sesimi dinlendirip Atv stüdyolarına doğru yol aldım. Anlatmak için çok şey planlamıştım ama ön elemedeki kadın her şeyi ağzıma tıktı. Sonra birden ''Saçlarınız boya mı? Biz arkadaşlarla albino olduğunuzu düşünmüştük öyle misiniz?'' diye sordu. Karşımda kamera vardı, ''Ulan cahil kadın albinoların vücudunda hiçbir renk pigmenti yoktur. Gözüm nasıl bu kadar koyu kahverengi olacaktı?'' diyemedim tabii. Beni sonraki elemeye çağırmadılar. Çünkü albino değildim. Kusurlu olduğum için çağırılmasaydım bunu anlayışla karşılardım fakat kusurum olmadığı için çağrılmamak koydu. Ve sonra yarışma programlarında albino olan veya tiki olan yarışmacılara denk geldim. insanların doğuştan gelen kusurlarını reyting malzemesi yapan bu cahil insanların bir bilgi yarışmasının elemesini yapmalarına da sadece üzüldüm. Televizyon dünyasının bizim Küçük Prens'in dünyası gibi olmadığının bilincindeydim fakat bilgi yarışması deyince insan daha farklı şeyler umuyor.
sadece sen oku başkası okumasın.
mutluluğun en büyüğünü bana sen yaşattın her ne kadar inanmasan da. eğer sen de beni sevmeseydin napardım bilmiyorum. iyi ki hayatıma girmişsin. şartlar olgunlaştığında her şey daha güzel olacak (söz daha güzeliz baharda :D). bu arada her zaman söylediğim şeye iki kelime ekliyorum: Ben seni daha çok SEViYORUM.
bana yaptığı o boktan şakadan sonra başına ne gelirse benden bil.
bu korku sana yeter.
aşığım. en başından beri. deli gibi, yer yer köpek gibi. sana.
intikam hic hos bir sey degil. Adam ol.
Napmaya çalışıyorsun ah bir anlasam.
intikam soğuk yenen yemektir ben göstericem sana intikam nasılmış hadi bakalım.
kafami toparliyorum. cok az zamanin kaldi. yol alcaksin benden. biraz daha zamani var. tiksindim.
içimden gitçeğin günü merakla beklemekteyim.
Daha cok beklersin.
ben hiç yazmaktan sıkılmam da, bazen de diyorum ki, keşke arada sen de bana biraz yazsaydın, yazabilseydin.
Gerçek şu ki; sen bana uzak, vuslat sevdama uzak, yolların bana tuzak.
sana karsi susmak en iyisi galiba.
(bkz: şu an üstünde ne var)
mavi bir doğum var gökyüzünde gecenin karanlığını uğurlayan...
saat 04.54...
dudağımda sigaram, klavyede parmaklarım, pencereden bakan sabırlı goldenım, sadık dostum zuzu...
bu aralar gönülsüz uykusuzluklarımın nöbetçisiyim.
boyle davranmana cidden cok seviniyorum. devam et. cok yardimci oluyosun bana.
nasıl yar diyeyim ben böyle yare.
Keske sende biraz bana yardimci olsan.
o zeytin karası iri gözleri,
o güneş sarısı ipek saçları,
o kar gibi bembeyaz teni,
o şiir gibi akıp giden billur sesi,
o iç titreten dokunuşu,
o, aldı ya benden,
o'na gidebilirim artık.
bak seni çok seviyorum.böyle deliler gibi ölür gibi.ama senin buna karşılık verme ihtimalinin sıfır olduğunu da biliyorum ama napayım ya aşığım belki sn de severesin benden etkilenirsin diye düşünmeden duramıyorum.seni grdüğüm her an sana bakmaktan kendimi alamıyorum ve insanlar da bunun farkındalar.ama bir tek sen görmedin.keşke başka kimse görmeyip de sen görseydin.senin yanında olan herkesi öye çok kıskanıyorum ki bilemessin.sadece bir kelime ettiğin insanları bile.ve bunu fark ettim ki 3 yıl boyunca bana tek bir kelimse bile söylememeişsin biliyor muydun.ben seni hergördüğüm an saçmalamaya dikkatini çekmeye çalışıyorum ama beni bir kez bile fark ettin mi bilmiyorum.ama sana deliler gibi aşığım bunu unutma.
önce sana küfür etmeyeceğimi belirtmek isterim çünkü güzel küfürlerimi senin gibi biri için israf etmek istemem, sana kırgınmıyım veya kızgınmıyım en başlarda evet ama artık ikiside değil sana karşı en ufak kötü veya iyi birşey hissetmiyorum. sadece kendime kızgınım biraz senin için kaybettiklerim, senin için yaptığım bütün salaklıkların hesabını kendime veremiyorum işte, umarım mutlu okursun onla diyemiyorum, çünkü olmayacağını biliyorum. sorun onda olacak veya sende onlada mutlu olamayacaksın benle olduğu gibi. aslında sana hiç bir şey yazmak gelmiyor içimden sırf can sıkıntısına sözlükte gezerken denk geldiği için yazıyorum. hala sana karşı iyi veya kötü bir şey hissettiğimi düşünme sadece seni yok sayıyorum hayatımdan okadar güzelim.