bugün

kendi kendinin kanına girmekten vazgeç artık. Ya da dur lan geçme geçme boşver.
gece sıcak ve bir o kadar da sıkıntılıydı.
seviyorum üsküdar'ı..sabahın köründe boğaza karşı balık tutarken, inceden ıslık çalarak huzurumu sağlayan amatör balıkçı,
onlara eşlik eden martılar..teşekkürler.

amaçsız olsaydım keşke diyorum..bana göre değil.
ne yaptım kendim için sorusuna cevap arıyorum..bulamıyorum.
dalsam şu maviliğe, bir daha çıkmasam.
derin olsam, temiz olsam, güzel olsam, hep güzel olsam..
aradığım nazım kitabını bulsam..yorulmasam.
kalkanlarım olmadan yaşasam yada hiç yaşamamış olsam..
bir fincan çayda aramasam umudu.
ve daha çok üşüse ayaklarım keşke bir üsküdar sabahı..
deli değil de akıllı olsam..o zaman da çekilmez olurdu hayat..
bu kadar seyrek yazmasam..
senden nefret ediyorum.

edit:aslında düşündüm de, o kadar da nefret etmiyorum.
oturdum bir de kendime yazı yazayım dedim. her boku iyi hallettiğini sanıyosun sen değil mi güzelim ? neden bu kadar körsün. neden hala göremiyorsun bazı şeyleri. sen hakediyosun bunları. şimdi otur da düşün biraz ben ne yapıyorum diye. hadi aklını başına almadan da gelme.
keşke... 'keşke' demişsin annene... 'yanında olmasını isterdin değil mi?' dediğinde annen, ''keşke...' demişsin... çok düşünmüşsün. aradığın neydi diye. hani bir laf vardır; ' bir ipte iki cambaz yürümez' yürüyormuş bal gibi de... yürümüştü zamanında; anlattığına göre... sen bunu istiyorsun: ayrı iplerde yürüyüp dengeyi kurduğuna inanalardan değil; aynı ipte el ele, bir birine sığınıp dengeyi kuranlardan olmak istiyorsun... bu çok zor ruhum , imkansıza yakın. böyle bir şansın insana armağan edilmesi imkansıza yakın... inkar edemem tabi zamanında bu armağana sahip olduğunu. iki dengesizdiniz ve el ele aynı ipteydiniz. düşüşünüz de beraber oldu. bir daha aynı şans geçmeyecek eline. ona asla kavuşamazsın. biliyorum sen onun gibi birini bulma umuduyla yaşadığını söylüyorsun çevrendekilere... ama bana anlatırken ağzından kaçırdın; için için onun benzerini değil, onu istiyorsun... sana bir sır vereyim ama önce derin bir nefes al, bana kenetlen, destek al ve de sakin olmaya çalış; (sessizlik) 'o öldü...' sevinmen için bir sır daha; yeni bir ad ya da sıfat benzeri birşey aldı üstüne ,öylece döndü hayata... ama o hala o olmasına rağmen ölen sendin aslında... yoo! sen de değildin; 'siz' kavramı oldu ölen... ölüler diriltilemez unutma... ve 'siz' kavramı ne cennette, ne cehennemde ne de arafta karşına çıkabilecek bir varlık değil, üzgünüm... onu ,düştükten sonra farklı bir ipteki cambazın elini tutmaya çalışırken düşünecektiniz; ikinizde... yapmanız gereken yaralarınızı sarıp yeniden el ele tutuşmaktı. artık çok geç bunu aklından çıkarma. dost acı söyler. seni piş pişlemenin - poh pohlamanın, geçer , aldırma, olmuş bitmiş, kıyamam hedelerine boğmanın anlamı yok. o yüzden gözünün yaşını sil ve tüm gücünle koş. koşarken pek iyi odaklanamazsın sen, kafan dağılır hep... o yüzden nefesinin tükendiğini hissedene kadar hayat yolunda hızlıca koş. beni de rahat bırak , yüzleşmekten sıkıldım. anla artık insan kendine söylediği yalanlara inanmıyor bir süre sonra... artık yutturamıyorum yalanları kendime. artık sadece koşuyorum. amaçsız amaçlarım(!) uğrunda...
farklı insanları tanıyıp, hayatlarına şahit oldum. dili, dini, ırkı ne olursa olsun, insanlığını koruyabilmiş herkes çekti beni kendine. acılarında hüzünlenip, sevinçlerinde neşelendim.
insan olmak zor zanaat,
o'ndan izler taşıdığının farkında olup bu mahcubiyeti kaybetmemek.
düşündüm zaman zaman, niçin diye bu farklılıklar, ayrışmalar. her yaşamın ayrı bir hikayesi, serüveni vardı. düşündükleri, konuştukları ve alışkanlıkları farklı olsada tek bir noktada buluşabilmekteler. ancak o ayrılmaz bir bütünlük sağlayarak yaşanabilir hale getiriyor dünyalarını.
bu hazzı tadamayanlar ise sadece sahte gülüşler içinde kuru kalabalıklar. çekilen acıyı unutmak için uygulanan pansuman farklı hezeyanlara sürüklüyor, yaşarken öldürüyor insanı.
insan olmak ve bu minvalde yaşamaya çalışmak güzel şey..
salaksın kızım sen! ne bu tembellik. üzerine ölü toprağı serpilmiş gibisin. artık biraz çablamaya başlasan diyorum. biliyorum çok güçsüzsün, başını yaslayabileceğin sapasağlam bir omzun da yok. ama yapabilirsin. kendi kendine ayağa kalkmalı ve her zaman yapmak istediklerin için çabalamalısın. ve evet sadece kendini düşünerek.
sevgilim beni terk etti. herşey bir anda oldu. belki geri gelecek ama belki...
biraz akıllı dur, uslu ol lan! her lafın içinde, her çarkın dişleri arasındasın. bi durul... yaş olmuş kaç, akranların çoluk-çocuğa karışmış sen hala aptallara laf anlatabileceğin sanrısı ile ahmak çabalar içindesin.

bırak amınakoyim ya. siktiret olum, illa birilerinin de seni mi silkmesi lazım? hayır. kendi kendini silk ve vazgeç artık.

(bkz: hadi eski tekel binasını cemaate okul yapıyoruz)
(bkz: hadi tv net i el cezire ye satıyoruz)
(bkz: ülkedeki birleştirici tek parti ak parti dir)
(bkz: vergi borcundan dolayı hacca gidememek)
(bkz: ak parti ile bdp nin işbirlikçiliği)

ne lan tüm bunlar? iyiden iyiye tek yönü ile sivrilen bir adam olup çıktın başımıza? nerede kaldı hayatı yaşamak amınakoyim?

usunu her nereye koyduysan çabuk bul. eğer ki yaşanacak bir yer olmaktan çıktığını düşünüyorsan da bu ülkenin iyiden iyiye... siktir olup git, imkânlarını kullanarak. işine geliyorsa, bu ülkenin gerçekleri böyle amınakoyim. işine gelmiyorsa da çoğunluk demokrasisinin kestiği parmak acımaz işte. sen yeme bok yiyenler çoğunlukta olsa da günün birinde. ama bok yiyenleri de yadırgama, telkin etme ve suçlama hakkın yok. faşist mi olacaksın lan başıma? aslan gibi yaşamayı becerememiş sirkteki aslanının aslan gibi ölme hakkı da yoktur. doğasında bu hak sunulmuş olsa da...

neyse işte amınakoyim. siktirolup gider misin başımdan kendim? rica ediyorum ve bir dahaki sefer bu kadar nazik olmayacağımı da belirtirim sana. istersen tehdit olarak alabilirsin. git şimdi...
yorgunum.

sebeplerini sıralayamayacak kadar...

muhtevasına aldırış etmiyorum hayatın, üslubum son perdesinde, nefes tık, gözlerim köy kahvesindeki bir yudum çaya hasret. suniliğinden ve gereğinden fazla medeniliğinden usandım bu kitsch yaşamın. rutin rütiellerine tırnaklarımı geçirip dizlerine kadar çizmek istiyorum statik yüzlülerin. gitmek istiyorum olduğum yerden. bağlılık mı yoksa alışkanlık mı bağlıyor idrak edecek kafa da yok ya. sadece bir şeyler istiyorum. bazen kazım koyuncu`yu özlüyorum. diyorum ki ulan ölecek ne vardı ! kızıyorum her şeye. zevk alıyorum inatçı bir ukala olmaktan. yo şikayet etmiyorum, şiyakayetim varsa o da şikayetsizlik. ha bir de çalışmak mizacıma yakışmıyor be arkadaş. hayata küsmüş değilim, ara ara parmak atık yokluyoru.
nafile işte. vakit geç oldu, şişeye gözüm takılsa da nafile. yarın iş var.

hadi uyu şimdi.
bugün senin doğum günün, sözlük bile hatırlamadı.
(bkz: ben bu soruyu kendime sordum)
(bkz: kimlik bunalimi)

ben kimim ki ?
sıçtın bari üretimi üstüne bulaştırmasaydın.
geleceğim hakkında endişeleniyorum. herkes hayatın zor olduğuni söylüyor. bununla başa çıkabilecek miyim bilmiyorum. her şey anlamsız geliyor bazen. ne için yaşıyoruz ki?
heyy ben...
başkasını üzmemek adına yıpranma artık. en sevdiğin bile kendi menfaati uğruna seni düşünmeden hareket edebiliyor, görüyorsun. görmemiş gibi yapma, bırak bilsinler her şeyi farkettiğini... onlar üzülmesin diye sen üzülme. en önemli şey menfaat çünkü. sen de yapıyorsun binlerce hata. bu bir öz eleştiri zaten. ama bu kadar açık düşüncesizlik yapmadın sevdiklerine. onlar da sana yapmasın izin verme. bu yazı sadece içini rahatlatıcak. sen aynı sensin. değişmeyecek. ama umarım bir gün akıllanırısın umarım...
merhaba ben. biliyorum; ihmal ediliyorsun. kendin için tasalanman gerekirken sen başkalarının dertlerine çare bulmak için sürekli bir arayış içindesin. denizin kıyısında yaşarsın ama denize bir o kadar uzaksın, seni güldürmek, neşelendirmek çok zor biliyorum. ama ne yapabilirim ki. memleket yangın yerine dönmüş, her gün şehit her gün başka bir ihanet. şimdi kumsala gidip güneşlenme zamanı değil. biraz sabret, herşey düzelecek. söz veriyorum.
Allah'ım senin hatırına kendime şapka çıkartıyorum.
gel ajan boşver vazgeç bu işten,
zaten hukuk okursun,
gül gibi geçinip, geçirip gidersin.
lan oğlum bir ay sonra bütünleme sınavların var, daha kitap açmadın. üç dersten gireceksin, hep aynı kelimeler "rahat ol veririz" nah verirsin. finallerde niye veremedin enayi? üç ay önce demiştin hani, bir ay kalsın çalışacam diye, bir ay kaldı ve sen hala death note'ye mi başlasam, hellsing'e mi başlasam derdindesin ak... tamam lan somurtma hemen, açıköğretim kolay değil biz de biliyoruz, ders çalışma alışkanlığın da yok zaten. bak yine kızamadım sana, değişiverdim hemencik.*

neyse bir ay var daha, death note mi? hellsing mi?
gece yatmadan önce defalarca kalkıp kapıları kontrol etme paranoyam vardı yıllar önce onu yendim, aldırmıyorum artık.yeni bir türünü geliştirmeye başladı bünyem.bundan nasıl kurtulcam bilmiyorum.dün akşam ilk kez hissettim.15 gündür tkk(tarım kredi kooperatif) ile yatar kalkar olmuştum. çünkü memur alımı yapıcak olan bu kurumun mülakatına hak kazanıp, katılmıştım. elimden gelenin daha fazlasını yaptım, yapmalıyımda. görüşme çok sıcak ve güzeldi, her sorularını yanıtladım.giyimim, duruşum, diksiyonum mükemmeldi.sakın kendimi övdüğümü sanmayın.ne olur ne olmaz diye kurumdan bir referans bile bulduk. dayın, amcan olmadan bir yerlere gelmenin mümkün olmdıgını herkez kabul eder durumda bugun malesef. neyse uzatmayayım, günlerdir heycanla beklediğim o saygıdeger liste, açıklandı dün gece. ben yedeklere bile giremeyecek kadar etkisiz bir insanmıyım, yoksa referansım mı etkisiz. işte yeni paranoyam bu.anlatmam lazımdı sözlük, yoksa ruh saglıgım yitip gidecek. hayırlısı bu değilmiş demek ki demekten bıkıp, usandım.hayırlısı olan şey ne zaman gelecek, bir bilen var mı (?)
aferin, nefret etmesini sağladın ama ilerisi için bu çok daha iyi olacak, üzme kendini.
bir senedir baktığım hiçbir yerde seni göremiyorum;sanki biri seni almış ve metal bir kutuya hapsetmiş gibi..orada sadece kendinle konuşuyor,sadece kendi sesinin ekosunu duyuyorsun.metal kutuna açtığım delikten nefes almaya dışarı bakmaya çalışıyorsun ama nafile..orası hiç senin olmayacak!şimdi sus!sessiz ol çünkü kendi sesinden rahatsız oluyorsun.sus ve biraz düşünmeyi dene..bugüne kadar yaptığın tüm hataları düşün ve her biri için bir gözyaşını serbest bırak.zaten biraz daha sakinleştikten sonra güneş doğacak ve sen uyanacaksın;ben yeniden ölücem.tekrar görüşünceye dek hoşçakal..
yayık ayranı,
haksızlık karşısında bu kadar çabuk köpürme rica ederim. şimdi bilmem kaç litrelik bidonlara koyduklarına da yayık ayranı diyolar terbiyesizce olsun... sen yoğurduğunu, suyunu ferah tut... emi canım.
hiçbir şey sen kadar değerli değil,yıkılma.

(söyleyen ben ama dinleyen yok)
sevgili kendim,

asla kırmızı başlığın olmadığı halde neden o kurtların hepsine gıda malzemesi oluyorsun? bünyeye neden derin acılar zerk ediyorsun? cevap bile veremiyorsun kendim.

Ey ki seslendiğim kendim;

Tahammülsüz insanlar ordusunu yüklenmiş, neden döndüğünü bilmeden dönen yuvarlak dünyaya ortak olma. zaten adam akıllı olsa top formunda olmazdı. ibnelere prim verme kırılgansın kendim. bırak sen dışındakiler kolektif ilişkiler geliştirsin. lütfen haddini bil kendim!
güncel Önemli Başlıklar