bugün

düşünüyorum ve seni çok özlediğimi hissediyorum. yanımda olsaydın daha farklı olurduk keşke burda olsaydın. ama artık çok geç her zamanki gibi. kendine iyi bak benim yüzümden oldu biliyorum gelmek istedğin halde izin vermedim farkındayım... umarım hep mutlu olursun. bir anı olarak hep aklımdasın daha öteye gidemiyorum. ama özlüyorum. o olgun sözleri sahiplenmiş bakışları.....
(bkz: neden)
gelen gideni aratıyor ve sen uzaktan gülümsüyorsun eminim...
(bkz: gerizekalı)
canım benim , iyiki olmuşsun hayatımda , iyi ki tanımışım seni.
daha ne diyebilirim ki sana bunca zaman söylediklerimden başka...eklenecek ne var bilmiyorum. sen sevdiğine dalgalı duygular yaşatan bir adamsın. bu gün bulutlara çıkarırsın, yarın dünyanın merkezinde magmalarla yakarsın. sana karşı kendimi hep iyi ifade ettiğimi düşündüm, aklında soru işareti bırakacak tek bir cümle kurmadım sana karşı. ama nedense ayrı bir dilde konuşuyormuşum gibi davrandın bana. en basit beklentilerimi bile kulak arkası yaptın. bir şeyden emindin; her ne yaparsan yap bana döndüğünde sana kapılarımı açacaktım. bir kaç kez de böyle davrandım sana olan zaafımdan dolayı. çevremdeki herkes senden kopmamı beklerken ben inatla sana tutundum. aşk gurur tanımaz dedim. kendi kendime hayret ederek kimseye göstermediğim hoşgörüyü sana karşı gösterdim. ama gördüm ki değişen hiçbir şey yok. beni bir başkasıyla görmek bile seni rahatsız etmeyecek, yüreğin hiç ezilmeyecek...sen sadece elini şıklattığında sana koşacak, kucağına atlayacak bir varlık istiyorsun, ihtiyacın olduğunda sığınabileceğin bir liman arıyorsun, dünyanın merkezinde oturup onun senin çevrende dönmesini bekliyorsun. işlerin yolundayken aklına bile gelmiyorum, benim yokluğum sende boşluklar yaratmıyor. yokluğum senin için bir şeyi değiştirmiyorsa varlığımın da bir anlamı kalmadı. hoşçakal.
bundan 6 yıl önceydi dershanede 190lık boyunla gördüğümde seni, güzel gülümsüyordun, gülümsüyor muydun?

benden tamıtamına 3.5 yaş küçüktün sen 17 yaşındaydın ben 21. 6 ayı sana direnerek geçirdim, küçüktün benden elalem ne derdi? sen gözlerimin önünde defalarca ağladın ben evde gizlice ağladım. hergün görmek zorunda olduğum yerdeydin, kaçamıyordum. pes ettim.

erkek ağlamaz denirdi sen ağladın, ben gözyaşına aşık oldum. önceleri sünebilen bir kaşar diye gördüğün kadının önünde ağlıyordun bebektin. hani diyordum ya sana " sen yemek yiyordun ben doyuyordum" zaman geçiyordu birlikte büyüyorduk seni ben büyütüyordum. ilk aşk kontenjanımı doldurmanı izliyordum.

"6 yıl" yazılışı nasıl da kısa di mi? ama yaşaması böyle değildi.

birgün baban bana küfür ettiği için sinirlendin kolunda kocaman ve hiç geçmeyecek bir yara açtın o benim izimdi...

bir ağrı yüzünden gecenin bi yarısı ertesi gün ki sınavını umursamayıp hastaneye götürmüştün hemen eve döneriz sanırken sabaha kadar yanımdaydın ayaktaydın, sana "ben ameliyattan çıkınca ne his ettin?" demiştim. sen terslemiştin. sonradan duydum yüzüme bile bakamamışsın. o günden vücudumda kalan iz de senin izindi.

soluğumdun, morarana kadar nefesimi tuttum defalarca beceremedim.

sen ikinci el hayatımın ilk sahibiydin. beni kim ne kadar sevebilirse sen o kadar sevmiştin. ama büyüdün gitmen gerekiyordu.

eğriti gelinindim, gittin.
canım benim, balım benim, bal böcüğüm benim... eskiyemediğin için bişey yazamıyorum, öle salak salak bakma, ağzını da kapat.
(bkz: o eskiden)

edit. bir gün sonra okuduğumda ne demek isteğimi ben de anlayamadım.
olum bunu hangi ruh haliyle artıladın, öpücem lan çekilin.
(bkz: yeter artık yazmayın)
(bkz: kıyamam diyen kişinin ilk kıyan olması)
allahın ayısı. hala okumam için face duvarını kapatmıyorsun. yeni sevgiline ithafen yazdığını sanıyor fakat beni unutamadığını farketmeden belli ediyorsun. hareketlerini bile kontrol edemiyosun daha ne. git setbaşı köprüsünden atla sen, bi b.ka da yaramazsın zaten bundan sonra. *
allahın belası, şu an ne yapıyorsun? gerçekten senin sevgilin var mı, yoksa blöf mü? seviyor musun diye defalarca sordum, yanıt alamadım. lan allahsız, seviyorsan sev. çocuklarınız sakat olsun, bak bakalım o zaman gözlerinin içi gülecek mi? yoksa canın çok mu yanacak? neyse, bıktım senden. artık fazla uzun bile yazamıyorum ve zaten anlamsız bir kişiliksin. anlamlı hiçbir kelime bulamıyorum sana. **
yazı falan yazmıyorum sana.
zaten bilmezsin sen buraları. yalnız şunu hala anlayamıyorum,
aldattın, kabul ettim hatadır dedim. sonra terk ettin beni. sana en ihtiyacım olduğu zamanda. keşke filmler gerçek olsa silip atsam beynimden. 1 dk bile düşünmem bunu.
yıllar önceydi çok da güzeldi şimdi düşününce...
öff ne kadar da sıkıcıydın. gözlerini açar açmaz bana gelir, bütün gün bende durur, gecenin köründe dönerdin evine. hatta bazen dönmezdin bile, bende kalırdın. başta güzeldi her şey ama sonradan inanılmaz sıkıcı ve bunaltıcı olmaya başladın. iyi kızdın, buna diyecek bir şeyim yok ama benden bu kadar.
sende kurduğum hayallerimi başkaları yaşayacak. hoş değil lan.
eski sevgili...

bu sarhoş, mayhoş, bilinçsiz ve yorulmuş bedenle döküyorum içimi ey sözlük, dinle dediklerimi. şimdiden verdiğim tüm rahatsızlık için özür dilemiyorum, nasılsa okumayacaksınız boşuna yormayın beni.

insanların sabah diye bahsettiği benimse 9 aydır sadece uyumak için kullandığım dakikalarda belkide içimi dökebileceğim tek yer, dost olmayan dost olduğu için şimdi sözlükteyim. ben yazıyorum da, siz okumasanız da okumuş gibi yapın ulan. yalvarırım!

4 saat kadar sonra uzun zamandır direndiğim ama artık katlanması zor acılarıma belki bir destek belki bir çözüm olur diye son umudum olarak tutunduğum seansım var bir doktor bozması insanla. anlatsam dinler mi, yoksa lustral'i verir elimi gönderir mi bilmem. bilmek de istemiyorum sanırım, o sebeple gitmekten vazgeçtim. cümlelerimin ve genel olarak yazının dağınıklığına lütfen aldırış etmeyin. sarhoşken anlatmaya kalkarsanız yuvarlarsınız cümleleri, saçmalarsınız sık sık.

9 ay, zaman algınıza göre kısa ya da uzun gelebilir bu süre. ama bu 9 ay bir yığın işkenceden, acıdan, kederden fazlasını vermediyse bugüne kadar yaşadığınız tüm zamanların toplamından daha uzun, daha yorucu geliyor insana. sözcüklerle ifade etmek zor yaşanılan acıları, çekilen çileyi. anlatamıyorum da zaten, sadece lütfen anlayın diyorum. hak verin. tıkanır ya, öyle işte boğazımda bi düğüm haykırsam da kısık sesim, bükük boynum.

ben pisliğin dibine koşar adımlarla ilerlerken o vicdansızlığının ve bencilliğinin bir ödülü gibi hızlı hızlı çıkıyor merdivenleri, yükseliyor göğe. alıyor arzuladıklarını, istediğini elde ediyor. ve acı olansa, bugün yaşadıkları onun değil benim eserim. şu an yaşadıkları benim hayallerim, benim kurduklarım. yolda bulduğu bozuk para gibi koydu cebine, uzaklaştı mekandan; sahibini umursamadan. ben güçlü kıldım onu böyle, ben sağladım farkına varmasını gücünün. şimdi, ben onun için vazgeçtim hayallerimden; o benim vazgeçtiğim hayalleri aldı, gitti yaşıyor keyfini sürüyor. yerimde başka bir adam yaşıyor. benim evimde başka biri yaşıyor, benim kanepemde başka biri izliyor maçları elinde birasıyla, benim yatağımda başka biri yatıyor, benim sevgilimle başka biri sevişiyor. benim ulan o ruh o beden! benim ulan! her hücresini ben yetiştirdim onun, her an ayrı ve aynı önemle besledim büyüttüm, sevdim. dokunma ulan sevdiğime!

ah be kadın, sen neden vicdansızlık ettin böyle? ağzımızdan düşürmezdik birlikteyken ilişkimize verdiğimiz o kutsal 'emeğimizi'. ah be kadın! birlikte büyütmedik mi onu yıllarca. bir elinden sen bir elinden ben tutup da sokaklarda gezdirmedik mi, koynumuzda beslemedik mi sevgimizi çocuğumuz gibi. ah be kadın, ah be kadınım.

çok sarhoşum yine! eskiden sana sarhoştum, şimdi alkole. sana sarhoşken de gözüm görmezdi önümü, ne dediğimi bilemez saçmalardım; şimdi göremiyorum önümü yine yalpalıyorum sokaklarda, bak yine saçmalıyorum.

üşüyorum be sevgilim. sokaklar soğuk, bu oda sensiz kutup. üşüyorum be sevgilim, sevişgen battaniyem benim. üşümekti en şeytani bahanemiz sevişmek için. üşütüktük sevgilim.

her şey bombok. hiçbir şey yolunda gitmiyor sensiz. her şeyi yolunda kılan sen olduğun için değil, sen olduğun için şevke geldiğimdendi zamanında her şeyin yolunda gitmesi. şimdi sensiz ne şevkim var ne zevkim. zevksiz be sevgilim! sensiz her şey çok zevksiz.

sıktım biliyor musun insanları senin yüzünden. o kadar sık dert yanar oldum ki, o kadar sık sarhoşum ki vazgeçti herkes benden. uğraşmaktan yoruldular benimle, ben yorulmadım seni özlemekten. öyle mi dostlarım dedim, öyleyse düş sezar bugün! ben de vazgeçtim hepsinden. zaten her şey zevksiz sensiz, zevk alıyormuş gibi davranmak zorunda kalmıyorum artık. yok kimse, kalmadı tükettim hepsini. sen tükenmezsin halbuki, tüketemedim seni sevgilim. acı bana; üzülme ama, acı. birine acımak en aşağılık duygudur sevgilim, tam ağzına layık. sen böyle olmana rağmen sevdim seni, acı; üzülme lakin. üzülmene katlanamam yine de, sen üzülme diye vazgeçmedim mi her şeyden. şimdi de vazgeçtim egomdan, üzülme bana sevinemem buna. ama acı, acı tam sana layık!

az kaldı uyanmana, nasıl da güzel oluyordun sabaha karşı. seni uyandırmak için sabırsızlanıyordum şimdi. gözlerinin en kocaman olduğu an ilk uyandığın an oluyor biliyor musun? herkes bir gözü kapalı uyanırken, senin ilk bakışın kocaman oluyor. bunu biliyor mu şimdiki adam? biliyor. değerini bilsin o gözlerin, iyi baksın onlara. şuna bak! kıskanıyorum onu. oysa hep ben kıskandırmaz mıydım insanları sana sahibim diye! kıskanıyorum sevgilim.

özlüyorum sevgilim. sana eski demeye kıyamıyorum, eskir mi ulan benim sevgilim kırarım bunu diyenin ağzını. senden sonra şiddet meraklısı bir adam oldum biliyor musun. öyle vurdulu kırdılı değil. duygulara şiddet uyguluyorum, kendi bedenime şiddetliyim.

bak döküyorum içimi, üzüntümü. sana dökerdim eskiden, sana anlatırdım. nerde ki omzun? nerde ki gözyaşlarımın süzüldüğü gerdanın? nerde miss kokulu huzur dolu saçların? derman yok mudur bunlardan başka bana? yok sevgilim.

bir intihar mektubu tadında olur bekliyordum bu yazıyı, bir özlem mektubundan öteye gidemedi. özlemimden öte duygum da yok zaten. intihar edebilecek kadar cesur olsaydım, seni unutmaya gücüm olurdu sevgilim. seni unutamayan koca bir korkağım ben geçmişinde yaşayan. keşke bir şey olsa, bir şans olsa da son buluverse nefes almalarım. canım yanıyor yahu, bitecekse bu çile ölmeye razıyım dersin ya hani; razıyım sevgilim.

yılbaşından hemen sonra doğum günün. ne alsam ki sana? neler değişmiştir benden sonra, şimdi neyi seversin neyle mutlu olursun bilmem. birtek o adamı seviyormuşsun, onu biliyorum. senden bihaber olmak öyle koyuyor ki bana. en iyisi sen ölsen ya, sen öl ben buna üzüleyim; bilirim ki o daha az acıtır canımı. sen yaşarken kaybım olman her şeyden acı bana. ne alayım sana, ne istersin? bencillik edip, über seksi iç çamaşırlarından alayım mı sana yine? almayayım sevgilim, sen onları kesin o adam için giyersin!

kara kara düşünürdüm hep; yılbaşı, doğum günün, yıl dönümümüz. hepsine birden nasıl para yetiştireceğim ulan ben! tüm paramı bitirirdim. yine bitiriyorum. alkole, alkolü hediye ettim kendime.

yıldönümümüz ya sevgilim, ne sandın. yine geldi çattı işte. yaşlı çınarlar gibi bir çift olabilecek miyiz bizde? 6. yılımız bitiyor bu sene, pek bir şey kalmamış 50'ye. ama artık neyse, sen o adamla tamamlarsın. üstüne mi ekliyeceksin yılları sevgilim yoksa ayrı bir sayfa açtın mı o adama? ben bu yıl dönümümüzü sensiz kutlayacağım. rakım ve ben! mezemiz de sen. ben içer, ben anlatır, ben ağlar, ben kutlarım. yorulma sen!

eski değilsin sen, ben seni hala içimde yaşatıyorken. aynı yatakta uyuyorken, aynı odada kalıyorken, aynı sokakları aynı mekanları geziyorken ben; eski olamazsın sen. gideyim mi dersin buralardan? vazgeçemem ki senden. sen beni bırakıp gittin başka şehirlere sevgilim, olsun. izmir ve ben yaşıyoruz öyle, takılma sen!

dökemedim içimi ya, yoruldum ama. sarhoş adamım en nihayetinde, var benim de dilimin gücünde bir nihayet. gitmiyorum ruh doktoruna falan, sikerim lan istemiyorum lustral'ini ve adını hatırlamadığım bir yığın sikimsonik antidepresanını, ilacını. ilaç mı kaldı içecek, içiyor o orospu çocuğu işte her gece seni.

günün en ıssız saatlerindesin sözlük. okumasan bile okumuş gibi yap lütfen. dinlemesen bile dinlemiş gibi anlamasan da anlamış gibi yap. sevmiyorsun beni ama sevmiş gibi görün.

ne intihar için cesaretim ne haykıracak gücüm ne seni geri kazanacak kudretim ne de seni yeniden kabullenecek onursuzluğum var benim. sen bak keyfine, ben acını çeksem de istemem seni. yaşarım öyle.

ben özledim sevgilim. ama sen beni boşver; bak keyfine!
eski olduğu için mektup yazmak zaman kaybıdır.
eski sevgilim.. 3 sene oldu hatırladığım kadarıyla ve sadece senin ismini ve parfümünün kokusunu hatırlıyorum..
aman bee sana mektup yazcağıma gurbetteki amcaoğluma yazarım..
öyle derin yaralar açtın ki bende, bir bilsen. klişe cümleler giyindim senin yüzünden, şiirlerim çok bana aitti, artık senin sebep olduğun saçma duyguları yansıtmak istiyorlar, ben, saçma sapan her şeye ağlayabilen ben, gerektiğinde yanaklarımın ıslanmasını bir nimet bilen ben, ağlayıp, içimi döküp, rüyasız, kabussuz uykulara dalan ben, ağlayamıyorum sayende, o kadar çok ağladım ki sanırım artık ihtiyacım olduğunda bile göz yaşlarım beni bulamayacak, en sevdiğim şarkılar hep seni söylüyormuş, belki ben onları bu yüzden bu kadar seviyormuşum, bilmiyorum, sayende onları da dinleyemiyorum, bir dinlesem diyorum, belki ağlarım diyorum, ama göz yaşlarımı bile çaldığından bahsettim zaten, içimde bembeyaz bir yer vardı, verdiğin acılar yüzünden içtiğim sigaralar simsiyah yaptı oraları hep, hayır aslında sigara değil beni kirleten, şanslıyım ki buldum ne olduğunu çabucak; senin ikiyüzlülüğün, senin çekip gitmen, hem de iki kere, senin bambaşka bir insan olman, senin kirlenmiş olmandı beni de kirleten, insanlara nasıl güvenirim ben şimdi? en olmaz dediğim şeyleri oldurtan, en güvendiğim insanlardan biri, en gitmez dediğim, en bitmez dediğim sen bitmişken, kim kalıcı olacak artık hayatımda? hiçbir şey için beni suçlama, sen kendini bana sevdirdin, sen sana bu kadar güvenmemi sağladın, sen yüzüme güldün, sen elimi tuttun, sen sözler verdin, sen bitmez dedin.
ben yine de güvenimi yitirmedim. sana olan güvenim çoktan öldü, en son onu toprağa verirken ağladım, hiç istemedim gitmesini. onu da sen öldürdün.
ben insanlara olan güvenimi yitirmedim, sevme, sevilme, mutlu olma fikrini yitirmedim.
eğer dünyada birazcık adalet varsa sen aynen benim yaşadıklarımı yaşayacaksın.
seveceksin, sevilmeyeceksin.
sevdiğin tarafından iki kere öldürüleceksin.
“keşke” kelimesi ağzından düşmeyecek.
çok kısa bile olsa, bir anlığına dünyanın durduğunu hissedeceksin, hayatın devam ettiğini anlayınca, keşke dursa, diyeceksin.
odana sığamayacaksın, ağlayacak gücün bile olmayacak, ama kalkıp haykırmak, duvarları yumruklamak, pencereleri kırmak, her şeyi yırtıp atmak, herkesi boş verip, defolup gitmek isteyeceksin.
bir boşluktan diğerine düşmek nasıl bir şey göreceksin, hissedeceksin, öyle canın yanacak ki, nefes aldığında kaburgaların patlayacakmış hissi verecek.
aynı anda hem dünyanın en büyük nefretini, hem de en büyük sevgisini hissedeceksin.
sonra nefret ağır basacak. kalbin parça parça olacak.
ben hepsiyle başa çıktım, ama sen çıkamayacaksın, çünkü senin “ruhun nasırlaşmış.”
sen bambaşka bir insan olmuşsun, bıkmışsın, usanmışsın, bencilleşmişsin, insanları üzmekte zorlanmıyorsun, bunu nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama, bunların hepsi senin başına geldiğinde bu ruhsuzluğun yüzünden eriyip gideceksin, çünkü insanları kendinden uzaklaştırdın, sen çoktan onlara olan güvenini yitirdin, değil mi?
şimdi tek dileğim, sen pişmanlık içinde kıvranırken, bunların hepsinden haberim olsun isterdim, bir kerecik bile olsa “keşke” dediğini duyabilmek isterdim, uzaktan bile olsa acı çeken surat ifadeni görmek isterdim.
ben asla bencil bir insan değilim, kindar bir insan hiç değilim, ama insan dünya üzerinde en güvendiği insan tarafından iki kere hayal kırıklığına uğratıldığı zaman, en azından bu konuda zalim olma hakkını kendinde buluyor ister istemez, bu insanın vahşi tarafı olsa gerek.
benden nefret etmenin tek sebebi ayrıldıktan sonra bir kez olsun arayıp sormamam bunu biliyorum. ama ayrılırken sen değil miydin bana bir daha karşıma çıkma ne yaparsan yap diye soyleyen. ben de aynen söylediğini yapıyorum. benden nefret ediyor olabilmen bile bana karşı bir takım duygular beslediğini ve unutamadığını gösterir ama ben senden nefret bile etmiyorum artık. nolcak şimdi?
Aferim.
aklıma geldi bak, sen olsan şimdi sevişirdik
ne kadar uzaktasın.
tam sigarayı bırakacak zamanmış
çay demleyeyim bari..
o gideli tam 24 saat olmuş bakıyorum da. aslında 24 saat falan değil 22 saat ama karizmatik olsun diye.

elim telefona gidiyor. belki ondan mesaj gelir diye. sadece gittiğimle kalıyor. tuş kilidini açıp kapatıyorum. bütün gün titremedi bir kez olsun telefonum.

aklıma o güzel günlerimiz geliyor, eğlendiğimiz zamanlar. beraber yemek yiyip sarıldığımız, el ele tutuşup tunalı da yürüdüğümüz zamanlar.

sonra yaptığım hata geliyor aklıma. ona yalan söylemem. yapmamam gerekirdi belki de ama yaptığım zayıflığımdı o kızı listemden atamadım lanet olsun.

ama her şeye rağmen güzel günlerdi. acısıyla,tatlısıyla, kavgasıyla ...

şimdi boşluktayım ne yapacağımı bilmiyorum... bu cumartesi onsuz ne yapacağımı bilmiyorum.

sanırım hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. hoşçakal sevgilim.

kendine iyi bak.

04.01.2010