bugün

istenilen bi yere gidiliyorsa keyifle hazırlanır bavul. Orada neler yapılacak ona göre bi plan yapılır ve yerleştilir. Ama istenilmeyen bi yere gidiliyorsa o bavul hazırlamak işkence gibidir.
büyük tecrübe ister. iki saat uğraşırsın yapmak için, sonra evin annesi gelir, senin yaptığını bozar ve iki dakikada daha düzenlisini yapar.
özellikle evden okulun bulunduğu şehre gidileceği zaman işkenceye dönüşen durumdur. asla sığdıramazsınız,terlersiniz,yorulursunuz.
en çok beceri gerektiren kısmı fermuarı kapamak olan eylem
(bkz: bavul)
güzeL bir şeye başLamak için * bu kadar sıkıntı çekiLir mi sorusunu akLıma getiren..akabinde her sefanın bir cefası varmış atasözünü bana hatırLatan sıkıcı oLay.

(bkz: öLüm dediğin nedir ki gülüm ben senin için bavul hazırlamışım)
kaçmak kurtulmak için yapılan en sevilen eylem.
(bkz: bavul toplama sanatı)
hep son ana bırakılan dolayısıyla hep düzgün olamayan eylemdir.
evin delikanlısı bavulunda annesinin görmesini istemeyeceği şeyleri taşıyacağı müddetçe bu iş ona kalacağından yolculuktan daha çetin bir iş olan yolculuk hazırlığıdır.
eşyalar düzenlenle katlanarak başlayan, ama akla gelen ve içine sıkıştırılacak her yeni öğeden sonra düzenin bozulmasına duyulan sinir olma durumuyla devam eden ve tıkıştırma eylemine dönüşen, son hadise olan fermuarın kapanmasını sağlamak için bavulun tepesine çıkıp bir kaç küçük zıplayıştan sonra mahfolmuş eşyalara duyulan iç sızısıyla bavulu kapamaktan ibaret olan durumdur. en can sıkıcı olan kısmı ise bavulu kapadıktan sonra akla gelen ayakkabıları nereye koyacağım şimdi düşüncesidir.
(bkz: sigara yaktıran nedenler)
bir türlü bitmeyen bir işkencedir. en sonunda bavulun üzerine oturulup zıplanarak kapatılır filan. kimseye tavsiye etmem, ayakkabıyı soksan, elbise girmez vs. kötüdür. ne gereği var canım götürmeyin sağa sola bavul.
küçükken anneme hep sitem ederdim ben kocaman kız oldum artık kendi bavulumu kendim hazırlıycam diye. şimdi ise her seferinde bişey unutuyorum. bavulumu açıpta içinde istediğimi bulamayınca önce bi bela okuyorum sonrada keşke bavulumu hala annem hazırlıyo olsa diyorum.
tatile giderken en sevdiğim, dönerken ise nefret ettiğim eylem..
esnasında sürekli olarak ''ya kesin birşey unuttum ama aklıma gelmiyor'' denilen aktivite.
mekan değiştirmeden önce yapılan en zevkli eğlem.
küçük bir çanta ile dünyayı dolaşanları kıskanırım. üç günlük yere ne olur ne olmaz diyerek ne varsa yanımda götürenlerdenim.
hani her evde vardır ya bavulları derleyen toparlayan ki bizim evde kardeşimdir bu işin ustası, koyarım yatağın üstüne götürmek istediklerimi, o bir bir yerleştirir içine özenle. hoş bu kez de gittiğim yerde bir ufak valiz satın almak zorunda kalırım ben. onun gibi yerleştiremediğimden olsa gerek. nasıl geldiyse öyle gitmez yani bavulum. sığdıramam bir türlü içine. hem meteroloji yanıltır beni. güneşli ama yağmurlu havalar şaşırtır tercihlerimi.
bavul hazırlamak yerleştirmeyi bilmekten geçer, sadece ihtiyaçları doğrultusunda yanında götüreceklerini seçmeyi bilen de pek zorlanmaz aslında. benim gibiler ise dolanacaktır omuzları çökmüş vaziyette yanında bir bavul, sırtında sırt çantası, belinde bel çantası, elinde ufak bir valizle.
üniversite öncesinde matah birşey olduğu sanılarak saatler, hatta günler öncesinden başlanan, üniversitenin ikinci sınıfından itibaren takriben yarım saat öncesinden başlanıp, elbiseleri tıkıştırma metoduyla hızlanan eylem.
oda kadar bavula 2 çamaşır 3 gömlek sığdırdıktan sonra annenin gelip eşek kadar kabanları kazakları sığdırmasıyla hayretlere düşüren eylemdir.
sevinc * ve korku * arasinda yapilan güzel eylemdir.
yola çıkacak insanın en duygusal anıdır. kimi zaman hiç kullanılmayacak eşyaları, kimi zaman da umutlarınızı koyarsınız içine.
Üniversiteye ilk başlanılan zamanlarda hazırlaması saatler alan, fakat daha sonra hayat gidip gelmelerden oluşunca gitmelerin bavul köşesine 15 dakikadan fazla zaman verilmeyen eylem.
hep son dakikaya kalan bir eylem.
hayatımın son 5-6 senesinde düzenli olarak gerçekleştirdiğim eylem. biraz önce belki yüzüncü kez bitirdim bevulumu hazırlamayı. 2.5 ayı 25 kiloya sığdırdım, her aya 10 kg, bu sefer memlekete dönüyoruz diye hiç bir şey dürülü değil, daha çok kırılacak eşyaları sarmak için kullanılmış giysiler, düzenle dizilmiş. işin sırrı ayakkabı gibi, kazak gibi şiddeti sönümleyen giyecekleri kenarlara siper edip, ortada kalan çukura tshirtlere sarılmış kırılacak eşyaları yerleştirmekte. soğuk tutulması gereken malzemeler en pisleri, onlar yüzünden bavulu akşamdan kapatamıyorsunuz, illa ki uyku sersemi önceden hazırladığınız poşetleri çıkarıp bavula dizeceksiniz sabah sabah. e o da şarap, peynir, pesto, tortellini sevmenin dezavantajları. buraya gelirken de tam tersi, rakı, ezine, sucuk sevmenin dezavantajları. insan heralde hep uzaktakini seviyor.

şimdi bitti ya bavul en son şu entry'i giriyorum, birazdan şarj aletlerini, laptop'ı, evrak döküman gibi şeyleri toparlayıp, bir de el çantamı düzenleyeceğim. peki bitecek mi, tabi ki hayır, ne zaman bitti ki, 1.5 ay sonra tekrar hazırlayacağım bavulumu. o zaman bitecek mi hayır, 1 ay sonra tekrar hazırlayacağım. açıcam, kapıcam, açıcam, kapıcam, ben bunu hep yapıcam.

iyi yolculuklar bana.

(bkz: sözlük ile dertleşmek)
Ayda ortalama 4 kere hazırlıyorsanız, hayatın bir parçasıdır.
gıcıktır.özellikle sık hazırlanıyorsa sinir bozmaya başlar.doldur, boşalt ; doldur, boşalt...