bugün

aşk'ın gerektirdiği bir şey resim çizmek... istemek.. istemek başarmanın yarısı derler. ama ortada henüz bir şey yoksa? o olmamışlığın getirdiği hayal kırıklığı; hala resim çizememek... çok istemek ama yapamamak. şimdiye kadar hiçbir aşk bana bunu yaptırmadı. en azından yapmam için ısrar etmedi. ama kalemi her elime alışımda onu çizmek istedim. çizemedim, çok zordu. aşk'ı çizmek istedim.. yine çizemedim. kalbimdekinin tarifi yoktu. kalp çizmek istedim belki en masumca ve çocukça... onu da ellerime yakıştıramadım. zorlandım. yine çizmek istedim...sonra içini boyamak istedim pastel tonlarla. ama bu kez somutlaşacağını düşündüm. içimdeki aşk'ın somut hali henüz yoktu aklımda, kalbimde, bedenimde.. duyamadım bir kez olsun o nefesi, o huzuru, o sıcaklığı..

yazmayı bile beceremem ben aslında. ne resim bilirim ne yazmak.. gelişigüzel dökülüverir ağzıma gelen sözler ellerimden satırlara... baktım ki çizemiyorum; yazayım dedim... seni yazmak, sana dokunmak gibidir herhalde dedim. her yazışımda sana bir adım daha yaklaşıyorum. ya da seni her kelimelere döküşümde bir nebze daha somutlaşıyorsun bana... seni böyle uzaktan takip ediyorum. uzaktan sesini duyup içimi aşk'la dolduruyorum. ben kim aşk kim halbuki... o'nu bile beceremem ki ben. peki ya öyleyse bu ne? bu aşk değildir de nedir?.. bitti.
onun adı aşk. onun resmi aşkın resmi. aşk bir çerçevede rafımda bana bakıyor. aşk her gece ve her sabah bana o çerçeveden "merhaba" diyor.