bugün

90lı yılların çocukluk fenomeni ataride tenis oyununu saatlerce oynamaktır. hayatında hiç tenis topu ve raketine dokunmamış bizlere çocukluğumuzda tenisi sevdiren oyundur. ilk olarak 1. seviyede başlanır, sonra ustalaştıkça 5. seviyeye kadar çıkılır. hele bir de evde kardeşiniz falan varsa saatlerce çiftler şampiyonası oynarsınız. 5. seviyede servis karşılamak ise büyük maharet ister ve şöyle diyaloglar gelişir;

-lan aq, düzgün vursana niye net yapıyon?
+tamam, şimdi vurcam bak!
-bi sktir git ya! al işte adamlarda avantaj!

(bkz: hey gidi çocukluk hey)
bizlerin yıllar sonra roger federer, rafael nadal gibi tenisçileri izlemesek de takip etmemize vesile olan durumdur.
(bkz: deuce)

nedense deuce olduğundaki ses geldi aklıma.. çok komik lan.*
eline ilk kez raketi alan birinin baya iyi seviyede tenis oynamasını sağlayan çocukluğumuzun oyunudur.
nostaljiktir, top kağnı hızında gelir ve tırık tırık diye ses çıkarırdı vaybe.
arkadaşlarla toplanıp rekor kırma turnuvaları gerçekleştirdiğimiz dönemlerdi.
iki kişi oynanınca kavga çıkma olasılığı yüksek olan küçüklüğümün oyunlarından ahhh ahh ne günlerdi. (bkz: ya niye vurmuyosun sana geldi top)
özlediğim eylemdir.
çocukluğumun sinir bozucu anılarındandır. yenemezdim bir türlü 1. rakipten sonrasını. ışık hızıyla geliyordu top napayım. hala da yenemiyorum.