bugün

heheh benim derdim başka. söz onu sakınmadan söyleyeninse ki öyle, sözünün de sözlüğünün de amınakoyim güzel kardeşim. oldu mu?

ulan bari bir,
"ibrâhîm!
gönlümü put sanıp da kıran kim?"

beklerdim.

sen ikinci yeni'yi cebinden çıkaran adama bunca senedir tek kelâm etme fakat asaf, uyar, cansever dendi mi kepçe kepçe melankoli, kamyon kamyon destan dök. şevkim gevredi acılarınızdan. ha saygı duyuyor muyum: illâki duymuyorum. ulan 00.00'da akrep yelkovana saksoya yattı mı, yağmur olup yağıyorsunuz be. yalnızlık'ınızdan aşk'ınızdan, unutamayıp çok kederlenmelerinizden ve dahi 'çok sarhoşum'larınızdan adım atılmıyor. bileklerine kadar balçıkta, aksesuar niyetine hibrit kültür dolması yiyen paşazede, dökülüyor da ben bu yazıyı sana yazdım diye (kızılmasın ama), his nedir, nedendir desen şaşıfelek çıkmazı mendilci çocuğu psikozunda ühühühleyecek. iveği kemiğini sikeyim heheh çok sinirliyim.

asaf halet, vazolu şair diye de bilinen; şair. letrist değil. budizm hayranı. böyle bıyıklı, ceberrut dış görünümünün altında inceden bir taverna tabağı psikolojisi taşır hallerde, efendime söyleyeyim, işte tanımadığınız bir adammış nihayetinde. kunâla der, mara der, o zamanlar daha bakınız fasilitesi ve moderasyon yok ya, üfürür işte kendince.

beklemiyorum.
(bkz: he)
uzattım ellerimi,çok uzaklara gitmiş,yıldızlar düşürmüş gelirken...yıldızsız kalınca gece, uyunur...tavanı yok siyah gök...sırtüstü yere yattım...tavansız göğe düşüyorum...

Asaf Halet Çelebi
sözcüğü durulaştıran şair. ikinci yeni'nin asaf halet'in paltosundan çıktığı söylenir. yaşadığı döneme bakılırsa devrinin çok ilerisinde bir şairmiş. saygı duruşunda bulunulacak üstad.

'kendi göklerimden indim
kendi duvarlarıma
konduğum duvarlar yıkılsın
bahtiyaaar

havuzlarımda birkaç damla su içip
ağaçlarımın çiçekli dallarına uçtum
konduğum dallar kurusun
bahtiyaaar

seni bahçelerimde uyuttum
seni duvarlarımda sakladım
havuzlarıma güneşler vurduğu zaman
gözlerini açıp bana gülerdin
bahtiyaaar

yazık sana verdiğim emeklere'
çok naif ve kendine özgü bir tarzda şiir okurmuş, küllük'te zamanın edipleri ondan şiir dinlemeye teşne imiş.
"bu can benden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir tek seni sevmek çok değil"
mizah sever, gülen, eğlenen bir şairdir. şiire çok farklı bir bakış açısı kazandırmıştır. kimileri onu garip akımının öncülerinden sayar fakat o hiç bir akıma ait olmamıştır. şiirlerini anlamak için ciddi bir kültür birikimine ihtiyaç vardır. genel itibariyle şiirlerinde yahya kemal in etkileri görülür. şiirlerinde çokca yabancı kökenli terim kullanmıştır. fiziki açıdan ise kısa boylu çekik gözlü birisidir. arkadaşları onu çinlilere benzetir. şiirlerinin mistik bir havası vardır. bu mistizm genellikle islam ve budizm kökenlidir. hayatı boyunca çocukluğuna özlem duymuştur. dolayısıyla yaşamı boyunca şiirlerinde hep farklı yerlere kaçış vardır. bazen 50 milyon yıl öncesine gider, bazen ilk insanlar dönemine kaçar, bazen hz.ibrahim e, bazende hz.muhammed e sığınır. iki evlilik yapmış, hayatı boyunca mütevazi işlerde çalışmış, az ama öz şiir yazmıştır. maddi açıdan çok sıkıntı çekmeselerde müreffeh bir hayatta sürmemiştir. om mani padme hum şairi olarak da tanınır kendisi.
"görenler beni gövdemi görürler ben başka yerdeyim,
gömenler beni gövdemi gömerler ben başka yerdeyim."

dizelerini yazmıştır kendisi.
soyut şiir tanımlamalarıyla bilinir. hint ve fars edebiyatıyla ilgili yaptığı çalışmalar dergilerde yayınlandı. Bu konuda yazdığı makalelerden biri 1949'da Şadırvan Dergisi'nde bulunabilir.
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim? diyerek resmen ana avrat küfür etmiştir rahmetli.
kedi
Tavan arasına kaçan çocuk
erik ağacından görünen göğü düşünür
akşamın acısı içine çökünce uyur

benim küçük bir kedim vardı
ahmak bir ayak ezdi
benim en güzel çocukluğumu
ahmak bir ayak ezdi

ağaçların arasında unutulan çocuk
yapraklarda güneşi görür
ve hareli denizlerde gezdiği günü düşünür

küçük kedim bana sürün
kediler ağlamaz
çöp tenekelerinde ölür
sıska kediler
damlardan çok mezbelelerde görünür

küçük kedim
molozlu sokakların ağır uykusundan gerin
bilirim ki sen
bu çöplükten değilsin
benim gibi garipsin
ikimizin de unuttuğumuz
kuşları bol
ağaçları bol bahçelerdensin
koca duvarlı sokaklarda sıkılmışsın
ve canından bıkmışsın

Asaf Halet ÇELEBi.
kendi imgesel dili ile türk şiirinde mistizmi öne çıkaran bi anlayışla kaleme aldığı şiirleri ile bilinen şair. velev ki asaf halet bu dünyadan geçmemiş olsun, türk şiirinin bi parçası eksik kalacaktı. evet.

şekiller bir yerden geldiler
şekiller bir yere gittiler
şekiller görünmez oldular
büyük köse vur
bütün sesler bir seste boğuldu
mansur mansuuur
en beğendiğim şiiri "hırsız" şiiridir.

pencereden giren mehtap
bu evde hırsız var
mehtapta
pencerede oturmuş
beni görüyorum

kapıyı çalsam
içerden ben çıkacağım
içerden çıkacak beni
ne kadar görmek istiyorum

penceredeki beni uyandırmalıyım
içerde hırsız var
içerdeki hırsızın
ben olacağımdan korkuyorum.
ibrahim şiirinin ayrı bir yeri vardır.
o nasıl bir sondur.
titretir.
"ibrahim
kalbimi put sanıp kıran kim."
sözcüğü durulaştıran şair. ikinci yeni'nin asaf halet'in paltosundan çıktığı söylenir. yaşadığı döneme bakılırsa devrinin çok ilerisinde bir şairmiş. saygı duruşunda bulunulacak üstad.

'kendi göklerimden indim
kendi duvarlarıma
konduğum duvarlar yıkılsın
bahtiyaaar

havuzlarımda birkaç damla su içip
ağaçlarımın çiçekli dallarına uçtum
konduğum dallar kurusun
bahtiyaaar

seni bahçelerimde uyuttum
seni duvarlarımda sakladım
havuzlarıma güneşler vurduğu zaman
gözlerini açıp bana gülerdin
bahtiyaaar

yazık sana verdiğim emeklere'
Çok farklı bir anlatım tarzı ve kurgusu vardır. Bir Yahya Kemal farkındalığı olan şairdir. Özellikle ibrahim şiirindeki, "ibrahim içimdeki putların yerine yenisini koyan kim" dizesiyle, tavan yapmıştır;ama ben kunâla şiirini daha çok severim.

simsiyah saçların var kunâla
kemiklerine yapışık etlerin var
birgün dökülecek
kunâla kuşu gibi gözlerin var
birgün sönecek
kunâla
bu etlerin arkasında güzelliklerin var
benden başka kimse bilmeyecek

bu can içimde kuştur kunâla
seni görünce titrer
bu can gözümde mahabbettir kunâla
seni görünce yanar
bu can burnumda soluk olur kunâla
uçar gider

bu can benden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir tek seni sevmek çok değil

Asaf Halet Çelebi
"Bakanlar bana
gövdemi görürler
ben başka yerdeyim

Gömenler beni
gövdemi gömerler

ben başka yerdeyim

Aç cübbeni cüneyd
ne görüyorsun
görünmeyeni

cüneyd nerede
cüneyd ne oldu

sana bana olan
ona da oldu

kendi cübbesi altında
cüneyd yok oldu"
kafayı budizmle antin kuntin işlerle bozmuş adam. kendince kelime türetmeler falan , abicim noluyoruz ya ? ne yapmaya çalışıyosun sen ? şimdi yazıcam eserlerini allaşkına bi bakın şuna , mistikmiş falan, sokarım öyle mistiğe ben.

şiir: he , lamelif, on mani padme hum , munhoni cudda za ( bunu ben uydurdum la asldjkfsgadkjf )
tüm "asaf"ların felsefeye ilgisi mi var diye sordurtan şairdir. Bugünlerde dilimde bir şiiri geziniyor ve sesim kayıp...

Odalarda oturdum
Odaları kapladım
Sokaklara çıktım
Sokakları doldurdum
Görünen her şey ben oldum
Ve her şey beni gören göz oldu
Ve ben görünmez oldum
ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim.

Asaf Halet ÇELEBi
asıl "garip" olarak nitelendirilmesi gereken, nev-i şahsına münhasır şair. çok severim, ama çok üzülürüm ben asaf halet bey'e, sanki varlığı bilinçli olarak görülmezmiş gibi hissederim. bir köşede durur o öyle, sesini çıkarmaz. gidip put sanıp da kırarlar onu, sesini çıkarmaz. pek naif bir adammış gibi hayal ederim hep, ondan böylesine unutulmuş, tozlanmış.
Kendisi şiire divan edebiyatıyla başlamış olup, gazel ve kasideler yazmıştır. 1940'tan sonra ise serbest şiire yönelip, şiirde modern ve gelenekçi unsurları birleştirmiştir.
şiirleri güzel değil, korkunç. ne zaman bir şiirini okusam ürperiyor, dizelerinde kayboluyorum.
canımı en çok sıkan ne biliyor musunuz?

gidin cumhuriyet edebiyatı görmüş bütün öğrencilere sorun asaf halet çelebiyi hepsi eserlerini bir bir sayar.

lakin bir tanesi bile açıp okumamıştır bu olağan üstü yeteneği. (eğitim sisteminin bokluğuna sokuyum)

saygıyla anıyorum büyük ustayı.
Âsaf Hâlet Çelebi, (1907 - 1958) çevresinden toplananlara evliliğin aşamalarından bahsediyordu:

-Evlenmeden evvel ben konuşurdum karım dinlerdi.
Evliliğimizin ilk senelerinde karım konuştu ben dinledim. Şimdi de...

Dostları heyecanla nefeslerini tutmuş dinliyorlardı. Sordular:

- Şimdi de...

ikimiz birden konuşuyoruz, komşular dinliyorlar.