bugün

güçlü bir edebiyattır.

fas'tan tutun lübnan, filistin gibi ülkelerden çıkan yazarların ortaya koyduğu oryantalist fikirlerle okunmasında insana çokça bilgi birikimi katacak dünya'daki seçkin edebiyatlardandır.

(bkz: amin maalouf)
(bkz: halil cibran)
(bkz: georges schehade)
(bkz: kateb yacine)
(bkz: seher halife)
(bkz: andree chedid)
(bkz: hasan sabbah)
(bkz: mohsen namjoo)
(bkz: driss chraibi)
(bkz: emile habibi)
(bkz: youakim moubarac)
(bkz: alexandre najjar)
(bkz: nadia tueni)
(bkz: laurice schehade)
yeryüzünün en etkili dilinin edebiyatıdır.
araplar edebiyat geleneği ve dilleriyle meşhur.çok zengin bir edebiyattır.
islam öncesi dönemde arap şiirini ele alacak olursak, kökeninden bu yana gayet zengin olduğu tartışmasız olan edebiyat türüdür. islam sonrası dönem için ilk entryde yeterli bilgiler verilmiş.
islam öncesi döneme bir göz atalım, mesela şiirleri ele alalım. islam öncesi dönemi şiirleri genelde mitolojik karakterlidir. genelde allah'ın kızları hubel, lat menat'a methiyeler okunurdu ya da güçlü kabilelerin eski liderlerine, hatta onları kutsarlardı. mesela Muallekat-ı Seba grubu vardır islam öncesi dönemde, enfes beyitlere sahiptirler ve başta da söylediğim gibi sami toplumların özelliklerini yansıtır, ibrahim'in getirdiği şeriatın izlerini taşır. hatta hac zamanları o dönemin en ünlü şairi imruü'l-Kays'ın beyitleri kabe duvarlarına asılırdı. araplar için bu şiirler bir övünç kaynağıydı denebilir. mesela şiirlerden bazı örnekler;

--spoiler--
Kefa vinek zikra min ulumin tav eseru kaluben ayetül heva ve tezekkuru
Ve tezekkuruha uden ilel vedae lilvara veluk yank zatullahe yum tab aseru
Ve ehluleha ezahu ermiman mahadev o menazel ilamuddine minhum ve seyattaru
Ve sahabi kiyem feem kamil hinde yovmen ve yakilun lete hazan feynnak tevajharu .
Meyasseyare akhalekan hasenen kullahum naimun azaed summ gebul Hindu.
--spoiler--

türkçesi,

--spoiler--
Bir adam ki, tüm yaşamını günah ve erdemsizlikle geçirip tutku ve öfke ile harcasa,
Bir yol var mıdır kurtuluşu için, sonunda pişman olup erdemliliğe dönüşü istese?
Dürüstlük yolunda en yüksek konuma ulaşabilir, bir kez bile içtenlikle Mahadeva’ya (hint tanrılarından biri) ibadet etse,
Ah tanrım! Tüm yaşamımı al, yeter ki ruhumun özgür olacağı Hint’deki kutsal topraklarda bir günlük kalış ihsan eyle; Soylu davranışların mükemmelliğini kazanır insan ve ideal Hindu hocalarla dindarlığın ayrıcalığını elde eder, Hint’e bir hac sayesinde.
--spoiler--

bundan başka erotik temalı şiirler de mevcuttur arap edebiyatında. tabi bazı örnekler var ki, onları okuduğunuzda kur'an'ı haşa şiir kitabı addetmek gibi bir yanılgıya düşersiniz, ancak dediğim gibi islam öncesi arap şiirinin teolojik boyutu ağır basar ve ibrahimi ekolün izlerini taşır, belki de hanif dinine mensup olmalarından da ileri geliyor olabilir; çünkü imruü'l-Kays'ın şiirlerinde kur'an'da olduğu gibi gök cisimlerine ve kozmolojik enstantenelere yeminler mevcuttur.
Dünyanın en önemli edebiyatlarından biridir.
Gerçekten üst düzeylerde olan edebiyattır.

iran edebiyatı ile yarışır.
Arapça, ilk çağdan itibaren Arap yarımadasını kapsayan kavimlerin ve sonraki yüz­yıllarda devletlerin iletişimde ve edebiyatta kullandığı bir dildir. islamiyet’in yeryüzüne in­mesi, Arapçanın dinî alanda kullanılan dil olması, bu dinin tebliğinde değişik coğrafyalara gitmesi ve bu coğrafyalarda islam kültürüne bağlı kurulan devletler ile birlikte, kullanım alanı genişlemiş ve birçok kültürü etkilemiştir. 6. yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanan çeşitli Krallıklar, yarımadadaki Arapça hâkimiyetini pekiştirmiştir.

Arapların Cahiliye Dönemi
Edebiyat tarihine ait bulunan ilk yazılı metinler, manzum değil mensur yapıda verilmiştir. 8, yüzyılda derlenen raviyeler tarih yazıcılarının vermiş olduğu ilk eserlerden olup bazıları gerçek olayları bazıları da uydurulmuş meseleleri ihtiva etmektedir.

Cahiliye Dönemi’nde şairlerin sosyal hayattaki fonksiyonu, bugün idrak ettiğimizden daha farklı bir boyuttaydı. Öncelikle şair, içinde bulunduğu kabileye tam anlamıyla bağlıydı. Şairin hikmetli söz söylediğine inanılır, bu sözleri ile manevi dünyaya dair kötülükleri def ettiği düşünülürdü. Kaside türü şiirler önemli ürünlerdi. Bu özellikleri ile söz konusu kabilelerinde, güçleri ve soyları neticesinde idare pozisyonunda bulunanlar her kimse onların maddi ve manevi desteğini görür, mahiyetlerinde bulunurlardı. Ayrıca, mensup oldukları ve eserlerini verdikleri inanç dünyası bazen paganizm bazen de Hrlstiyanlık idi. Tüm bu unsurları üst üste koyduğumuzda islam dini yayılmaya başladığında, şairlik ve şiir türü ile olan münasebet pek de sıcak değildi. Çünkü dönemin şiiri, Cahiliye devrinin inanç dünyasını tümüyle yansıtan, islâmiyet’te yeri olamayacak manevi unsurları şair vası­lı tasıyla maddeleştiren bir inanışa ve ritüeller yekûnüne sahipti. Zaten Kur’an-ı Kerim’in edebî bir dil, üslup ve yapıya da sahip olması, eskiye ait bu kültür dünyasını tamamıyla yıkmak ve Hak yol’un göstericiliğini yapabilmek içindi.

Arap Edebiyatı Şiirleri ve Şairleri
Şairlerin ve şiirin Arap toplumu üzerindeki etkisi, islamiyet’in kabulünden sonra fonksiyon değiştirse de devam etmiştir. Halifelik mücadeleleri sırasında edipler de yerel idarelerin görüşleri doğrultusunda iki gruba ayrılmıştır. Cerir ve el-Ahtal’ın bulunduğu grup kasideciliği, El-Arci ve Ömer bin Ebi Rebia’nın da aralarında bulunduğu diğer gurupta saray çevrelerinde gelişen lirik yapıdaki şiir anlayışını benimserler.

9. ve 11. Yüzyıl Arap Edebiyatı
9-11. yüzyıllar arasında, Abbasi Devleti’nin de kurulmasıyla, Arap halkı büyükşehirlerde daha yoğun yaşamaya başlamıştır. Devletin gelişimine bağlı olarak kültür hayatında da ilerleme meydana gelmiştir. Klasik şiir zevki de bu dönemde ortaya çıkar. Çeşitli topluluklar olarak bir araya gelen ve edebiyat ortamı oluşturan şairler, estetik ve incelmiş zevkin oluşmasına katkı sağlamıştır. Kuralların da belirlendiği bu klasik devirde, gelişen üst düzey edebiyat anlayışının dışında kalan ve halk kesiminin sürdürdüğü edebiyat an­layışı rağbet görmemeye başlamıştır. Yine bu dönemde tefsir ve hadis çalışmalarının neticesinde, yeni bir mensur eser anlayışı ortaya çıkmıştır, iranlı ediplerin, müfessirlerin ve ilim adamlarının da dâhil olduğu bu süreçte, ansiklopedicilik de rağbet görmeye başlamış ve bilgiye dayalı mensur eserler kültür hayatındaki yerini almıştır.

Arap Şiirinde hayal dünyasına bağlı ve gerçek dünyaya ait hususiyetleri yansıtmayan anla­yış 10. yüzyılda devam ederken Arap yarımadasındaki siyasi karışıklıklar ve Anadolu ile çevre coğrafyalar üzerinden gelen batı kültürüne dair hümanizm gibi çeşitli dünya görüş­leri, Arap dünyasında kültür hayatının sorgulanmasını beraberinde getirmiştir.

12. ve 18. Yüzyıl Arap Edebiyatı
12-18. yüzyıllar arasında Arap halkı devlet yapılarında değişimleri ve hesaplaşmaları yaşamıştır. Bu dönemde Selçuklu Devleti, kavmiyetçi yapıyı dağıtmış ve egemenliğini kurmuştur. Şiilik gerilemiş ve özellikle Mısır’da Sünnilik güç kazanmıştır. Haçlı birliklerinin seferleri de bunlara eklenmelidir. Tüm bu faktörler neticesinde edebiyat dünyasında bir içe kapanma görülür. Klasik yapıya dönme, aşırı şekilcilik ve kendi kendini tekrarlama bu dönem edebiyat anlayışını gösterebilecek ifadelerdir. Ancak, ilerleyen süreçte ansiklope­di alanında yapılmaya başlanan çalışmalar, ibn Batuta gibi seyyahların gezi yazıları ile ortaya konan bazı eğitim amaçlı eserler, kültür hayatındaki durgunluğu ve kendini tekrarı bir nebze dağıtır. Napolyon Bonaparte’ın askerî seferi, bu sefer ile gelen batı medeniyetine ait ilim ve teknik alanındaki bilgiler, bu medeniyetin sınırlı da olsa tanınmaya başlanması, Arap dünyasında Uyanış (el-Nahda) hareketinin başlamasını sağlamıştır. Bilhassa Mısır’da yönetimin de önderliğinde kitaplıklar ve batılı sistemde okullar kurulmuş, teknik konudaki eserlerin tercümesine başlanmıştır. Arapçada dil anlamında öz yapının savunulması ile batıya göç eden bazı Arapların burayı tanıyarak eserler yayımlaması, bu hareketin güçlü bir şekilde devam etmesini sağlamıştır.

19. Yüzyılda Arap Edebiyatı
19. yüzyılda batı karşısında, teknik alandaki gelişmeler neticesinde, geriye düş­meye başlayan Arap dünyası, Cemalettin Afgani ve Muhammet Abduh gibi islami yaşam tarzından uzaklaşmadan yenileşmeyi savunan düşünürleri yetiştirmiş ve kültür hayatının şekillenmesi neticesini doğurmuştur. Bu dönemde Arap aydınları, laik ve maddeciliğe önem veren batı kültürü ile gelenekten gelen ve güçlü bir dinî yaşama tarzının etkisinde şekillenen hayat tarzının arasında kalmış, bu çatışmayı tüm derinliğiyle hissetmişlerdir.

20. Yüzyılda Arap Edebiyatı
Dünya Savaşı’nın ardından bağımsızlık hareketlerini tatmış ve liberalizm ile dincilik arasındaki çatışmayı yaşayan Arap edebiyatı da bu alandaki sorunları ele almaya başlamıştır. Bu yıllardan itibaren natüralizm ve realizm gibi edebi akımların edebiyat dünyasındaki etkilen de görülmeye başlanmıştır. Düşünsel alandaki tartışmalar da dene­me türünün gelişmesine fırsat tanımıştır.

Dünya Savaşı’nın ardından batılı edebiyat anlayışını benimseyen, bilhassa, Mı­sırlı birçok sanatkâr ortaya çıkmıştır. Yeni tekniklerin eserde kullanılmasını savunan bu dönem aydınları, klasik kültüründe hâlâ kuvvetle hissedildiği bir ortamı yaşamışlardır. Roman, geleneksel edebiyat anlayışından gelen zevk dünyasının tesiriyle, yeterli bir edebî tür olarak görülmemiş ve kısa hikaye daha çok rağbet edilen bir edebî tür hâline gelmiştir.