bugün

Sabah gazetesi büyük bir nostaljinin üzerine giderek yeniden kuponla ansiklopedi dağıtmaya başlamış

Kaynak : https://www.sabah.com.tr/...lopedi-heyecani-yasanacak
kırmızı kaplı temel britannica ların arasında kaybolurdum.

frida kahlo yu ilk orada tanımış "çok çirkinmiş lan bu" demiştim.

braille alfabesini de ilk burada öğrenmiştim.

fener balığı ile ilk burada yüzleşmiş, sayfayı kaçarcasına çevirmiştim ahahhaha.
genel kültürde çok faydasını görürsünüz. (bkz: temel britannica) (bkz: ana britannica)
Eskiden gazetelerin bu uğurda mücadele verdiği bir ansiklopedi savaşları vardı. 90ların başlarında gazeteler sayesinde ansiklopedi girmeyen ev kalmamıştı. Hiçbir şey yoksa bile açar ansiklopedi okurdun bir merakın olurdu. Sonra ansiklopedinin yerini çanak çömlek furyası aldı gitti. Şimdi ansiklopedisi olan ev neredeyse kalmadı.
Küçükken amcamın ansiklopedileri vardı, hep karıştırmak anlamak isterdim. Elimde üç tane onun hediyesi ansiklopedi var. Bir de şimdi sabah gazetesi kupon karşılığında ansiklopedi veriyormuş. Anılarım yeşillendi.
Böceklerle ilgili olanlar çok zevkli. Çocukken hep bakardım.
bir de meydan larus vardı(yazilisini unuttum) diğerlerine ek. çok eğlenceli okuması benim için.
A ile başlayıp inat edip z'ye kadar tüm maddeleri okuma inadı buralara kadar getirdi. Üstüne bir de sözlük okuma eklendi. Her bir kelime, madde içinde bir evren barındırıyordu. Beynin hava almasına neden olabilecek şeylerden biridir. Son zamanlarda her kitap, dergi, gazete, yazı da eklenince ama ben tüm bunlara vakit bulamıyorum serzenişine neden olur.
Mazide kalmış eylemdir, o zamanlar bilgi sadece ansiklopedilerde bulunuyordu. Google amca çıktı, kendileri tarihin dibine gömüldü.
çocukken ve bir pc'ye de akıllı telefona da sahip değilken kesinlikle sevdiğim bir eylemdi. alfabetik sıraya göre dolaşırken ilgimi çekenleri okur, çekmeyenleri atlardım ve özellikle resimler falan hoşuma giderdi.
benimki temel britanica'ydı, eski, kırmızı kapaklı olanından. zaten yıpranmış olan ciltleri biraz daha kullanıldıkça iyice dökülmeye başlamıştı. ben de çıkan yerlerini evdeki artık kumaşları kesip kaplayarak onarımdan geçirmeye çalışmıştım, * biraz daha kullanılabilir hale gelmişti ve biraz daha kullanmıştım.
sonrasında da attık hepsini, mal gibi.
şayet bir gün büyük kütüphaneye yolum düşerse, kesinlikle temel britanica' nın eski tasarım
kırmızısından olup olmadığını soracağım. ve de göz göze gelmek istediğim birkaç başlık var hatırımda kalan..
Biraz şov değil mi.
ufku açar, vay anasını sayın seyirciler dedirtir. junior larousse vardı, milliyet vermişti kuponla. özellikle dinazorlu olan cildi pek hoşuma giderdi.
zorunluluğun dışında okumak insana keyf veriyor.Daha önce duyduğunuz bir sözcüğün anlamını öğrendiğinizde ki haz çok hoş.
(bkz: gelişim hachette)
Çocukken çok severdim. Koca koca ansiklopedilerle doluydu ev. Açar canım sıkıldıkça okurdum.
ilkokuldayken yaz tatillerinde abimin -o zamanlar için- zorla yaptırdığı, şimdilerde ise iyi ki yaptırmış dediğim eylemdir.
insanın ufkunu açan olaydır.
benim için bir roman okumaktan daha zevklidir.
baştan sona okuyabilmek için sağlam bir irade ve aynı sağlamlıkta sabır gerekir.
bilgi hamallığına giriş 101 manasındadır. şayet, zamanı gelince o bilgiyi kullanabilecek derecede fil hafızası varsa tadından yenmez. kalabalık ortamda dikkat çeker. göt kaldırır.
sözlük okumakla kanka olan iş.
a harfini yeni bitirdim.
zor.
bir çok kişinin isteyerek yapmamasından dolayı, o bir çok kişiye, anlamsız gelen oldukça yararlı aktivite. aslında şunu da anlamak gerek en baştan, istemeden yapılan bir şey kişiye ne kazandırır?

benim ansiklopediyle tanışmam biraz kaderin cilveleri sayesinde oldu. ilkokul 3. sınıf'a gittiğim senenin yarıyıl tatilinde, karnemdeki notlar, aile standartlarının biraz altındaydı. bizim ailede nedense, 4'ün altında notun olunca başarısızlık abidesi sayılıyordu. bu olayın üstüne giden yakın akrabalar, zeki ama çalışmıyor rütbesini omuzuma işlemişlerdi. ben de çocuk olmanın vermiş olduğu gazla "hepinizin yüzünü kara çıkaracağım" diye ant içmiştim.

babamın zamanında kıraathane işletmesinden dolayı evimizde bir sürü ansiklopedi bulunuyordu. meydan larousse, gelişim hachette, gelişim ansiklopedisi, peygamberler tarihi ansiklopedisi, dini terimler sözlüğü, temel britanica, genç larousse, islam fıkhı ansiklopedisi, hadis ansiklopedisi, islam alimleri ansiklopedisi'ydi bunlar. ama hiçbiri okunmuyordu gerçekten kimse tarafından. gelişim hachette'den başlayarak a harfinden okumaya giriştim. derslerimle hiç bir alakası olmayan bir çok başlık, konu okudum. bu şartlanmayla belgesellere karşı kısa sürede yakınlığım oluştu. çizgi filmleri bırakıp belgesel izler olmuştum. belgeselde anlatılan konuyu ansiklopedide bulup karşılaştırmaya başlamıştım. daha sonra baktım bu böyle olmuyor, ansiklopediyi kullanmasını öğrendim. kısaltmaların anlamı, alfabetik sıra kullanımı gibi. okudum, okudum, okudum... yarıyıl tatili bitti, ben hala okumaya devam ediyordum. gezegenler, yıldızlar, uzay, evren, sonsuzluk, mekanizma, elektronik, bitkiler, böcekler, icatlar, coğrafya, tarih, hangi ülke nerede, nereden gelmiştir, metoorolojik olaylar, savaşlar, dinler, ırklar, soğuk savaş, darbeler artık bir çoğunan haberdardım bu konuların. benden habersiz gelişen bir çok meselenin farkındaydım artık.

sene sonunda notlarım daha iyi olmuştu ama ansiklopedinin pek yardımı olduğunu söyleyemem bu konuda. zira, ansiklopediden aldığım bilgilerin meyvelerini şimdi topluyorum, ve her sorumun cevabını ansiklopedilerde detaylı bir şekilde bulabileceğimi de biliyorum.
beşinci dk'dan sonra çekilmeyen işlem.*
saclarini yana tarayip limonla sertlestirmis, gozluk kullanip cebinde sumuk mendilieksik olmayan ogrencinin yaptigi istir.
Cocuklukta yapilirsa eger faideleri zamani geldiginde daha iyi anlasilacak olan aktivitedir. O taze kafa ile edinilen her bilgi ne kadar zaman gecerse gecsin unutulmuyor ve hic umulmadik zamanlarda ise yariyor.