bugün

ya yok ya çok boyutunda yaşanan duygu durumu. özen, dikkat, sabır gerektirir. çocuklukluğa inip orada bir müddet birlikte oynamak gerekebilir.
(bkz: duygusal terminatörler yetiştirmek)
sevgi ve şefkat bekler hep. hayatına giren her karşı cinsi sığınılacak bir liman, omzunda ağlanılacak bir sevdicek olarak görür.
güvenmektir en büyük beklentisi.
annesinden/babasından göremediği sevginin, şefkatin eksikliğini sevdiceğiyle gidermeye çalışır.
hayatının merkezi yapar onu. herşeyi yapar. tek isteği yalansız dolansız gerçek sevgiyi yaşayabilmek, o duyguyu ailesinde tadamadığı için aşklarında tadabilmektir.
sevgiyi tam olarak anlayabilmek, yaşayabilmek için sevdiceğini hem sevgilisi hem abisi/ablası hem annesi/babası hem de dostu olarak görmek ister.

dedim ya o sevgiyi muhtemelen sevdiceğini herşeyi yaparak anlamaya çalışır.
benim öyle bir arkadaşım var bu kişinin sevgi anlayışı yalnız sözde oluyor çok seviyorum der ama sadece lafta aslında bencil yetişmiştir kimseye güvenmek istemez
kimseyle tatmin edemeyeceği sevgidir.
önüne çıkan herkese güvenmek isteyip, güvenemediği halde güvenmiş gibi davranıp kendinden ödün verdiğinde daha fazla sevgi görecekmiş gibi gelişen anlayıştır.

sonsuz sevgi beklemek, sonra bundan boğulup başka yerlerde aramaktır sevgiyi...

hakta verilmelidir, küçükken bulamadıkları sevgiyi nasıl teyze hala dayıdan bekledilerse her kucağa gittilerse, büyüdüklerindede sığınacakları yer farklı kucaklardır.
karşı insana sevgisini belli etmeyen bir sevgi tarzı vardır.
sevgiye açtır ama çekingendir. kimseye gösteremez sevgisini. kalpsiz gibi ifade eder kendini.
genleri ve yıldız haritası da bu anlayışı çok etkiler.
sevgilisi için sevgi anlayışı çok zaman sonra oluşur. çünkü açtır, sevgi verebilmesi içinde önce doyması gerekir.
bir süre sonra sevgili kavramı anne- baba sevgisi kavramı ile karışır.
dayanacağı güvenebileceği kimse olmamıştırki hayatında bu zamana kadar, haklıdır kendince.
ee sevgilidir sonuçta o da gidecektir günü geldiğinde.
zaten ne kadar doldurabilirki anne- babanın verebileceği sonsuz sevgiyi.
ve o boşluk hiç bir zaman dolmayacaktır.
belki bir gün kendisi anne- baba olana dek.
belki o boşluk çocuğunun sevgisi ile dolar...
sevgiye açtır. hayatta karşı hep güçlü durmak zorunda kaldığı için, dışardan bakıldığında duygusuz, sevgisiz, ilgisiz gibi görünmesi doğaldır.
çünkü sevgiye alışmak istememektedir. hep tek başına olacağını terk edileceğini falan düşünürler. sevgiyle tanışıp alıştıkları zaman fazlasını daha fazlasını isterler. her an ilgi beklerler. buda karşıdaki kişiyi zorlar bunaltır. hatta ayrılmaya sebebiyet bile verebilir. yine terk edildiklerindeyse birdaha birinden sevgi beklemeleri çok zordur. kolay kolay güvenemez sevemezler. hatta bunun için kendilerini sıkarlar, zorlarlar. istedikleri karşısındakini üzmek değildir. sadece bir daha buna dayanamayacaklarını düşündüklerindendir.
güven problemi yaşar bu insanlar çokça. sevgiyi anlayabilmek ve yaşayabilmek için önce karşısındaki insana güvenebileceğini bilmesi gereklidir.
yetimhanede büyümüş biri olarak diyebilirim ki, sevginin değerini iyi bilirler.
"seviyorum lan seni! senin için ölürüm!" seviyesindedir.
--spoiler--
seven de kazanmıyor, velakin siken de...
--spoiler--
ya hep sevilmek isteyen duygusal birisi olurlar.
birilerine tutunmak, sevmek, sevilmek isterler.
Bunlar gözlemlediğim kadarıyla genellikle kız çocuklarında olur.

ya da duygusuz, sert mizaçlı olurlar.
çocuklarına da kendi ailesinden nasıl gördüyse öyle davranır, çevresine karşıda aynı tutumu gösterirler.