bugün

Derslerle pek de alakası olmayan Trabzonlu bir arkadaşım üniversiteye hazırlık için aldığı Türkçe soru bankasında anlatım bozukluğu testine bir göz atar. ilk soru: "aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır."dır. şıkları okuduktan sonra bana döner ve der ki "ha bunların hepsi birbirinden güzel cümlelerdur, nasıi iştur bu yaa??". anlatım bozukluğu dendiğinde direkt kendisi gelir aklıma.
hayretle ve sevinçle dinlediğim konudur. hayret ederim, doğru gibi gelen yanlışlara...
türkçe'yi bu kadar yanlış kullanıp, doğru anlamamız, saadetimdir.
- kamil açılma fazla boğulursan öldürürüm seni.
Sıkça yapılan anlatım hatalarıdır. oldukça kaliteli soruların da çıkabildiği sınav sorularıdır. günlük yaşamdan yanıt bulmaya çalışılınca ikileme düşülen dikkat isteyen konudur.
aynı anlama gelen kelimelerin aynı cümlede kullanılması.

şahsen ben öyle birşey yapmazdım gibi.
"severek ayrılalım, aşka hasret kalalım, eğer mutlu olursak yeniden barışalım" cümlesinde mantık hatasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır mesela.
(bkz: tepetaklak cümleler kurmak)
günlük hayatta kesinlikle uyulmayan kuralların ihlal edilmesi olayı. bok varmış gibi her öss'de de çıkar. zaten zayıf nokta burasıdır. çoğu kimse cümleleri anlatım bozukluğu ile beraber kullandığı için cümle garip gelmez.

(bkz: ilk defa bursa da tanıştık)
(bkz: meyveler çok dolapta kaldığından çürümüş) cümlelerinde hep anlatım bozukluğu vardır.
şahin k filmlerindeki repliklerin neredeyse tamamı anlatım bozukluğuna örnektir. ben üniversiteyi şahin k eğitim cd leri ile kazandım. bizzat kendim. şahsen.. (dikkat ediniz,entry de anlatımı sonlara doğru güçlendiriyorum!)
sadece türkçe dersine konu olmuş bir tamlama...
en çok da resim-fotoğraf ikilisi anlatım bozukluğuna en fazla sebebiyet veren sözcüklerden imiş.
bu konuda anlamadığım bir örnek var.

o, kitabını aldı.
o kitabını aldı.

şimdi örnekler bunlar. birincisinde, bir "o" var ve kitabını almış. ikincisinde "o" işaret sıfatı kullanımında. buraya kadar bi şey yok. ama ikincisini anlatım bozukluğu diye veriyorlar. neden? çünkü virgül eksikliği varmış. iki anlam çıkıyormuş bu ifadeden. bence bir anlam çıkıyor. o da, "o kitabını" aldı. yani işaret sıfatıyla kullanıldığı biçim. yani virgül eksikliği diye düşündüğümüz olay, saçma bir şey çıkarmıyor ki meydana. bizim ikinci anlamı, yani "o, kitabını aldı" cümlesinin anlattığını anlamamız için, kendimizi zorlamamız gerekiyor. niye zorla anlam çıkaralım ki? ortada bi anlam var ve bunu anlamamız gerekiyor. bu cümleyi yazan kişi ikinci anlamı anlatmak isteseydi oraya virgül koyardı. bunu dediğim zaman, konuşarak örneklendiriyorlar bunu. e tama konuşarak örneklendirince bi sakatlık var ama noktalama işareti dediğimiz şey, yani 'yazı dili' dediğimiz şey boşuna mı var? o işaret varsa, kullanılacak. e bu kullanılmadığı zaman, bi de kullanıldığı halini bize düşündürtmeleri saçma değil mi?

neyse, hoca çok kızmıştı.
odtü üniversitesi.
(bkz: entry girmek)
22.12.2010 tarihinde milliyet.com.tr nin anasayfasındaki "kiminle evlendiyse öldü" başlığı, anlatım bozukluğuna çok güzel bir örnektir. bu cümleden evlenen kişinin ölüp ölüp dirilen bir necromancer olduğu sonucu da çıkartılabildiğinden anlatım bozukluğu vardır. doğrusu "evlendiği herkes öldü" şeklinde olmalıdır.
-Adam çok düşünceliydi.
-Onun sana çocuk gibi davranmasından hoşlanmıyorum.
-18 yıl önce yaşanan olayları yazmış,
gibi sağlam örnekleri pek çözülemeyen gramer konusudur.
çözmesi zevkli ötesi olduğu kadar öss'de eleyici soru bakımından en tehlikeli olan konudur.
(bkz: öss ye öss sınavı diyen insan)
başa bela soruları olan konudur.
dışarıda kar yağışı yağıyor.

(bkz: var bu)
televizyonumun bozuk olduğunu düşünmeme neden olan kuraldır.
"hava yarın sıfırın altında eksi beş derece olacakmış." gibi gereksiz kelime kullanımı sebebiyle de oluşabilen bozukluklardır.
Şu sıralar sözlükte sıkça rastladığım şu kelime buna örnektir; " lys sınavı nda x yapmak" yani, " lisans yerleştirme sınavı sınavı nda x yapmak" .
konuşmada aranmaması gereken bir özellik.
bizim millete sınavlarda sorulan en saçma konudur. biz zaten türkçeyi kullanış olarak anlatım bozukluğundan oluşuyoruz, sen tutup da bize şurdaki anlatım bozukluğunu bulun derseniz bu konuda türkiye ortalamasının eksi çıkması kadar doğal bir şey yoktur. tek kafamı karıştıran nokta bu soruları hazırlayanlar bu milletten oldukları halde nasıl anlatım bozukluğu yapmıyorlar.
üniversiteye hazırlanan, hayatlarının baharındaki gençlerimizin türkçe dersi için görüp görebilecekleri zirve konudur. tabii bu işin edebiyat fakültesine girildiği takdirde olası muhabbetler doğuracağı da malumdur.

üniversite sınavına hazırlanan hayatının baharını aşağıdakilerin hangisinin yukarıda olduğunu bulmaya harcayan lise son sınıf öğrencisi:

-olum üniversiteyi bi kazanayım gorum anlatım bozukluğuna ders çalışırsam totom size açık istediğinizi yapın bak o kadar açık söylüyom bak. * *
daha birinci sınıftaki çiçeği burnunda edebiyat öğrencisi:

-soktuğumun aruzuna bak olum getirsinler akşama kadar anlatım bozukluğu çözeyim, şikayet edersem zikin beni. *
ikinci sınıfta çiçeği göbeğine kadar inmiş bir edebiyat öğrencisi:

-goyacam eat'sine * ne güzel geçen sene üç failatün bir failün götürüyorduk. *
üçüncü sınıfta çiçek götüne girmiş bir edebiyat öğrencisi:

-kiril alfabesi de neymiş bilader getirsinler arap alfabesini öttürelim eat'yi ama alın gözümün önünden şu rus tohumunun icadını.

son sınıfta yaymış taşağı uzanmış aşağı, enseye tokat göte parmak edebiyat öğrencisi:

-geçen gün bizimkilerle oturuyoz lan baktım hoca geldi selam gençler dedi, napıyonuz dedi, çok şükür dedim hoca geç otur bi çayımızı iç dedim. artık aştık öyle hoca gelince ayağa kalkmaları anlıyon mu? * * * bi de artık aramızda not meselesi de olmuyo müdür. hocam aa lazım diyon tak bi bakmışsın senin not aa olmuş. *
güncel Önemli Başlıklar