bugün

entry'ler (292)

mexico city

bir kaç gündür bulunduğum şehir. haliyle hakkında yazacak belli bir miktarda bilgi sahibi oldum diyebilirim. öncelikle kısaca tanımlayacak olursak düzensizliğin ve gelir adaletsizliğinin başkenti diyebiliriz mexico city için. öyle bir hayat yaşanıyor ki her şey iç içe ve tam bir karmaşa ve kaos içinde. tabi aynı yaşam tekrarlana tekrarlana kaosta bile bir ahenk tutturmuşlar diyebiliriz. 7 haziranda bizdeki gibi onlarda da genel bir seçim var. ve ülke bizdekine nazaran daha hassas bir dönemden geçiyor diyebiliriz. günün her anında polis aracı sirenlerini duyuyorsunuz. ayrıca polis sosyal hayatın o kadar içinde ki gözünüzü her çevirdiğiniz yer devriye gezen veya sabit olarak bekleyen polislerle dolu. bir de kahrolası federaller var ki varın siz düşünün bu sayıyı. ama normal hayatın içinde çok ta olayla veya suçla karşılaşmıyorsunuz. tabi bu nerelerde dolaştığınızla da alakalı olabilir. şehre gelecek olursak en dikkat çeken noktalardan biriisi de her tarafta seyyar atıştırmalık şeyler satan fast food'çular. ancak oo meksika yemeği alırım bir dal diyemiyorsunuz. çünkü tipik bir tür insanı için kokusu dayanılacak gibi değil. sırf bu yüzden kaldırım değiştirdiğimi bilirim. ama restorantlar çok iyi. her türlü yemeği bulabilirsiniz ve gerçekten bize de uygun tadlar mevcut. ancak acı miktarı sandığınız kadar olmuyor genelde. sonra ulaşım meselesi trafik kötü ama istanbul kadar değil bence. bizdeki metrobüs fikrinin de ana vatanı mexico city. kızları/kadınları çok güzel değil. ten rengi çağla şikel tadında olan insanlar hep itici gelmiştir. tabi bu bir genelleme. istisnalar da bolca mevcut. özetle o kadar yol çekip para verilerek gelinecek yer değil. ha illa meksika'ya gitmeliyim diyorsanız önerebileceklerim; cancun, chiapas, monterrey hatta guadalajara (google a bakmadım yanlış yazmış olabilirim). ha bir de adamlarda gram ingilizce yok. öyle.

lizbon

dokusu olan ama ruhu olmayan şehir.

sözlük yazarlarının itirafları

Şu an yattığım yerden yazdığım bu yazıyı Türkiye'nin belki de dünya'nın değişik bölgelerindeki insanlarin okuyabiliyor olmasina hala şaşırıyorum. Hayat çok garip.

10 ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları

rte: %53
ekmeleddin: %39
s.demirtaş: %8

bir türkü yurt dışında nasıl tanırız

trafik ışıklarına aldırmayıp yol boş diye yola atlıyorsa türktür.

insanoğlunun aradığı aşkı bulamayacağı gerçeği

Evet pek sevgili sözlük kullanıcısı, senden bahsediyorum. Başlığı okuyunca hemen gözlerini belertip ne alakasi var ben buldum işte deme. Kendini kandiriyorsun bulmadin, bulamadin. Bulduğunu sandığın aslinda en başta aradigina hiç benzemiyor. Kendini kandiriyorsun. Senin yaptığın bulduğunu aradigin şey yapmak sadece. Önce bulup sonra, tam da bunu ariyordum demek.
Başlığı okuyunca evet öyle valla öyle biri yok gercekten diyenler, sizin için (aslinda bizim için caktirma) ne soylesem az. Insanlar sizi haketmiyor. Bu dünya için fazla temizsiniz. Şaka lan şaka ipsiz sapsiz insanlarsiniz hepiniz kalabalık yapmayin sözlükte.

futboldaki puan sisteminin değişmesi gerekliliği

evet dünya kupasıyla birlikte futbol yine hayatımızın esas gündem maddelerinden biri olmaya başladı.
öncelikle belirtmem lazım ki bu entry'i yazma fikri şunu okuduktan sonra hasıl oldu https://eksisozluk.com/fi...-degerlendirmeli--4449322 . içerik olarak alakaları yok sadece konsept olarak aynı tür olmaları nedeniyle ilham verdi.

bu girişi okuyup buraya kadar geldiyseniz gelelim g.ötümden uydurduğum sisteme:
şimdi öncelikle mevcut durumu belirtelim. normalde ne oluyor kazanan üç, beraberlik bir, kaybeden sıfır puan oluyor. bu açıdan önereceğim sistemle maçın her dakikası heyecanlı olacak hiç bir takım ümidini kesmeyecek puan eşitliği veya averaj eşitliği gibi saçmalıklar ortadan kalkacak. şimdi örnekler üzerinden anlatırsam. şimdi iki takımda maça beraberlik olduğu üzere başlıyorlar değil mi? bu beraberlik bozulana kadar örneğin 20. dk'da bozuldu diyelim golü yiyen taraf 20*1 den 20 puanı hanesine yazdırmış olsun. diğer golü atan tarafta 20*1 den 20 puan aldı. ve 60'a kadar bu sürsün 60'ta yenik olan taraf gol atsın 1-1 olsun. 20-60 dk'ları arası önde olan taraf 40*3(40 dk olduğu için 40 ve önde olduğu için 3, galibiyet puanı)'ten 120 puan alsın. diğer tarafta 40*0 dan 0 puan almış olsun. totalde altmışa kadar önde ki takım 120+20 den 140 yenik takımda 20 puan aldı. 60'tan 90'a kadar da beraberlik olsun 30*1 den ikisine de 30 puan daha ekle. maç sonunda gerideki takım toplamda 20+0+30 dan 50, önde götürüp berabere kalan takım 20+120+30 dan 170 puan aldı.
sonuç olarak ne kadar süre önde olursan o kadar çok puan alacağın ve her dk'nın önemi olan bir sistem.

sevgilim hayat

fake hesap tespit edicisidir. insana iki yil aradan sonra entri yazdırır. şaka bir yana yokluğumu farkeden ilk insan. saygılar.

türk tarihinin en büyük lideri tayyip erdoğan

başlığın zamanlamasına bakarsak aslında başlığı açan entry sinde ifade ettiği düşüncelerin tam tersini düşünüyor. insanların gelip rte ye sövmesini bekliyor. tabi arkadaşlar yardımlarını esirgemeyip kendileri pişirip kendileri yiyorlar.

aalper

(#16644198) hiç öyle nick altı girmişliğim yoktur. ince zeka ürünü görünce dayanamıyorum. takdir ettim. tabi anlamak için bir üstündeki entry ile beraber okuyun.

teoman

tarihin gördüğü en tırt şarkıcılardandır. magazin muhabirleriyle ettiği kavgalarla hatırlanır.

trt spikeri canlı yayında gözyaşlarına boğuldu

(bkz: anda ayva).

oruç 50 saat de olsa tutarım diyen insan

ya banane, sanane, onane, bunane, şunane. yazmak için yazıyosunuz. bu yazdığınız saçmalık kime hizmet ediyor.

amin maalouf

bir an düşündüm böyle bir kişi için koskoca uludağ sözlükte bugüne kadar hiç entry girilmemiş olabilir mi diye. sonra yok artık o kadar da değil dedim kendi kendime. kesinlikle yanlış isme yazılan yanlış bir entry dir olsa olsa. yanıltmadı sağolsun.

anneanneye anane demek

türkçe' deki en çakma kelimelerdendir anneanne. aynı kelimeyi yan yana getirince nasıl arada ingilizcede of, türkçede -nın, -nin ekinin anlamını versin ki. özetle ne derseniz deyin.

17 haziran 2012 heybeliada yangını

yok rixos yapılacakmış yok kime peşkeş çekilecekmiş. uydurun anasını satayım. inşallah kazara çıkan bir yangındır da siz de bu kul hakkıyla öte tarafı boylarsınız.

tayyip erdoğan dan sonraki başbakan

kendinden bahsederken ben kelimesini kullanması muhtemeldir.
(bkz: ben).

oralet

ne zaman aklıma düşse, sıcak suyun içinde ufalanan o hali gelir aklıma. bir tuhaf olurum. şimdi uzaklardaki eski bir dost gözümde.

fenerbahçe

bugün babalarına karton marlboro ve don-atlet götürmesi gereken taraftara sahip kulüp.

atatürk havalimanı

bugünkü haber bile türkiye' nin gelişimini göstermesi için yeterlidir.