bugün

-ışık....... Aman tanrım... Neredeyim ben?.... Ne.... Ne oldu bana...? Hayır.. motorsikletim, ters yön, kamyon, kaza.. Neredeyim ben!!!? Birisi cevap versin bana! Hatırlıyorum! Tanrım, Herşeyi hatırlıyorum!!! Boynumdan çıkan kırılma sesini bile hatırlıyorum.. Bitti değil mi? Öldüm ve bitti? birisi konuşsun benimle, yalvarırım!

+Sakin ol ölümlü... Aslında bedensel bir varlığın çok ötesindesin artık, dünyadaki misyonunu tamamladın, o düzlemden buraya çekildin, ölümsüzsün artık, beden denilen kabuğu terkettin.. Siz insanlar için büyük bir şok olduğunu tahmin edebiliyorum. Herşeyi sorgulayan benliklerinizle sürekli mantıklı nedenler arayıp, bulamayınca da depresyon ve ruhsal çöküntü yaşayan siz insanlar hep ilgimi çekmiştir zaten...

-Karım! Karım arkamda oturuyordu, iyi mi o? Yalvarırım cevap ver!

+Bahsettiğin kişinin zamanı gelmedi, fiziksel düzlemde işi bitmedi, sizin değiminizle.. "yaşayacak", misyonunu tamamlayana kadar "dünya" dediğiniz düzlemde varlığını sürdürmeye devam edecek. Ama gün gelecek, onun da bedensel varlığı sona erecek, tıpkı senin, ve senden öncekilerin gibi. Irkınıza bahsedilen zeka, beyin, bilim ne onu ölümsüz yapmaya yetecek, ne de insan denilen beden-ruh karışımı mucizelerin sonsuza kadar yaşamasına. Bir saat gibi, insan. Tıpkı bir çalar saat gibi..

Daha önce de belirttiğim gibi siz, asla misyonu tamamlamayı, bu boyuta geçmeyi kabullenemediniz, ikinci varoluşunuza "ölüm" ismini taktınız, yokoluş kavramı ile özdeşleştirdiniz, yanınızda olana bağlandınız, değişiklikten ve sahip olduklarınızı kaybetmekten hep korktunuz, nedenler yerine sonuçları irdelediniz. Var olanı korumak için öldürmekten, kan dökmekten kaçınmadınız. Bu bilincinizin bir sonucu olabilir, ama asla barış olamadı, olmayacak. ırkın ne kadar iyi niyetli olsa da, sorgulamasının sonucunda asla mutlak iyi kavramına ulaşamayacak. Bu bir lanet ruhsal varlık. ilk cinayet işlendiği anda ruhunuza düşen bir lanet..

-Dediklerini anlamaya çalışıyorum, ama kavrayışımın çok ötesinde... Bana bahsedilen bu zeka, nasıl bu kadar inanılmaz bir sistemi kaldırabilir ki? Mesela sen... Ki..kimsin sen? Neden karşımda ışıktan bedeninle durup kafamın içinde konuşup anlatmaya, açıklamaya çalışıyorsun? Nesin sen?

+Aslında gelecekten bahsetmemiz kesinlikle yasaklanmıştır, ama ben buraya tek yaratıcı tarafından sorularını cevaplamaya gönderildim. Bedensel yaşamını geçirdiğin düzlemde biz hep sorgulanırız ölümlü. her zaman yüce yaratıcının kararları sorgulanır, ama bu asla onu kızdırmaz, sizden karşılıksız olarak hiçbirşey beklemez, mantığını anlamanızı istemeseydi size "zeka" dediğiniz sanat eserini bahşeder miydi? o asla adaletsiz değildir. Beni sana gönderdi, çünkü bilmen gerektiğini düşünüyor. Bu boyuta geçen tüm ruhların şüphelerini gidermek benim nihai görevim. Benim belli bir kimliğim ya da ismim yok. Ama herşeye isim takmaya meraklı, belirsizlikten nefret eden türünüz bana ve benim gibilere çağlar boyu milyonlarca isim taktılar. Sanırım anlaman için, senin toplumunda geliştirilen melek kavramı yeterli olacaktır. işte burada ortaya çıkan şey, ırkınızın "sınır çizme isteği", Gördüğün gibi değil kanatlarım, belirli bir şeklim bile yok. Ben enerjiyim insan, bilinçli bir enerji. Tıpkı senin de şu anda et ve kemikten oluşan bedeninden kurtulmuş bu halin gibi.

-Yüce yaratıcı dediğin varlığa, Tanrı dediğimiz varlığa her zaman inandım, hep inanıp, belirttiği şekilde, doğru olduğuna inandığım şekilde davranmaya çalıştım. Madem sorularımı cevaplamak için buradasın, nasıl bir hayat yaşadığımı söyle bana.. Lütfen..

+Korku... Hissettiğin şeyi o kadar net farkedebiliyorum ki insan.. Bu korku ilk düzlemdeki hayatı boşa geçirmiş olma korkusu. Tıpkı sınav zamanı gelen bir öğrencinin yaşadığı sıkıntı gibi. Korku size verilen en güzel ödüllerden biri insan, bunu asla anlayamayacaksınız ama, korku, sizin mantıklı davranmanızı ve riskleri düşünerek hareket etmenizi sağlayan bir çeşit fren. Size verilen en büyük ödüllerden biri. Yaşamınızdan sonra.

Ama korku hissetmene gerek yok insan, ödüllendirileceksin.. Şansını iyi kullanıp güzel bir hayat yaşadın, ilgiye değer bulundun, ceza ve acı senden uzak olacak.

-Seninle konuşmak istiyorum, lütfen zamansızca gitme, soracağım o kadar çok soru var ki...

Mesela yüce yaratıcı, Tanrı... Bu kadar mükemmel bir sistem, bu kadar büyük bir döngü... Sonsuzluk, ama bir bakıma da yokoluş.. Nasıl...?

+Bu noktada seni çok iyi anlıyorum insan. Bedensel düzlemde işi biten her varlık bu tür meraklara yenik düşüyor.

Yüce yaratıcının varoluş tarihi yoktur insan. Akıl ve bakış ölçülerinin ötesinden beri var, hep olacak. Siz insanların "kıskanmak" dediği kavramın anlamını biliyorum, ama yine de anlayamıyorum, çünkü bize duygu ismini taktığınız hislerden bahşedilmedi, ama Yüce Yaratıcı duygulara sahip. Sizi, yarattıklarını seviyor ve hep iyi olanı tercih etmenizi istiyor..

Asla yapması gerekeni karıştırmıyor duygularına, adaleti ile yoğuruyor, ama kötülük yapıp iyi yaşamayanları görünce derin bir üzüntü ile doluyor, çünkü cezalandırması gerektiğini biliyor. fiziksel düzlemde iyi sınav verenler için mutlu oluyor insan. Tıpkı çocuğunu güzel yetiştirmiş bir baba gibi gurur duyuyor o zaman. O cömert, insan. Çok cömert. Derin üzüntüsünün en büyük nedenlerinden biri, altın tabak içinde sunduğu imkanları elinin tersi ile iten yaratıkları.

-Peki hep kötülük simgesi olarak addettiğimiz, nefret edip, lanetler yağdırdığımız, taşladığımız, kin kustuğumuz şeytan?

+Bilgin olmadığı için mazur görülüyorsun insan, ama bir daha o ismi ağzına almaman için sana bir uyarı yapmak zorundayım.. Bahsetmen gerektiği zaman, "yasak olan" ya da "isyan eden" olarak bahsetmelisin ondan..

Bizimle beraber yaratılmıştır yasak olan. Bizimle beraber yaratılmıştır ama asla bizim gibi olamamıştır. isyan edip sırt çevirmesinin nedeni kesinlikle "duygu" denilen hislerden kaynaklanmadı, çünkü ona da duygu bahşedilmemişti, tıpkı bizim gibi. Onun isyan etmesini sağlayan tek şey, çarpık mantığı idi. Yanlış olduğuna inarak, bu mükkemmel düzeni, cömert varoluşu kavrayamayarak gitmiştir "isyan eden". Ona cennette ya da cehennemde yer yoktur. O sadece Yüce Varlığın yarattıklarını baştan çıkararak kendi mantığının doğru kanıtlamaya çalışıp durur. Ego. işte dünyanızın kavramlarından birinin en iyi tanımı bu. Bu, "ego".

-O zaman... Tanrı onu neden yok etmedi isyan ettiği anda... Yüce Varlık neden sonlandırmadı isyan eden'in sefil varlığını?

+"Yasak olan" isyan edip sırt çevirdiğinde Yüce varlık çok kızdı insan. Çok derin bir üzüntü yaşadı, Yaratılışına bakması bile mucizeyi kavramasına yetecekken, isyan eden'in bu şekilde düşünmesi onu derinden üzdü. Ama sana söylediğim gibi, Yüce Varlık, asla duygusunu adaletine karıştırmaz.

Yasak olanı o anda acılar içinde yok etmesi, yokoluşunda bile haklı olduğunu, sağlıklı mantık kurduğunu düşündürecekti ona. verilecek en iyi ceza, bedensel düzlemin mutlak yokoluşuna kadar onun çabalamasına izin verip, hastalıklı mantığını ona göstermek, en büyük acının da büyüğünü göstererek elinden her inancını alıp, haksızlığı içinde yok olmasını sağlamak. Yüce yaratıcı adildir insan. Cezasında bile adalet aramalısın. Sorgulamak asla yadırganmadı, ama sorgulamayı doğru yapacak donanıma sahipken habis çıkarımlarda bulunmak neden?

- Dediklerini çok iyi anlıyorum enerji. Ve sonsuz ödülümü almadan sana tek bir soru daha sormak istiyorum. Neden? Neden bu düzen, anlamı ne var olmamın, senin var olmanın.. Neden? Anlamı ne?

+Yüce yaratıcı sizin türünüzün ve bilmediğin milyarlarca başka bilinçli türün varolmasına karar verdi, çünkü ışığı o kadar kuvvetli, o kadar sonsuzdu ki yaşam vermek istedi. Yaşam verip, mutluluk görmek onun en büyük mucizesi oldu. Sizin "iyi" dediğiniz kavramın en saf, en temiz halini kendinde barındırır Yüce yaratıcı, mutluluk vererek, "sevgi" dediğiniz kavramı bahşederek mutlu oldu. iyilik yapmaktan, yardım etmekten daha güzel birşey olabilir mi insan?

-Şimdi anlıyorum. Kafamdaki taşları birer birer yerine oturttuğun için sana çok teşekkür ederim enerji... Şimdi anlıyorum, ve bu kadarını kavramışken bile düştüğüm inanılmaz ruh hali, hepsini anlayamayacağımı net bir şekilde kavramamı sağlıyor...

+Şimdi git insan.. Git ve kavuş sonsuz ödülüne..

Çünkü sen,

bunu hakedenlerdensin.