gazeteci halkın yanında olmaz mı sorusunu düşündürmüştür.
indirim ile çile aynı cümlede. türk halkıyla kafa yapılıyor sanırım.
bir orgazmdı indirim, geldi ve geçti.
cezamız indirimse çekmeye razıydık. ama genel af geldi cezadan kurtulduk.
2 binişlik ego 3.70 türk lirasıydı ve biz bu kartla 4 kere binebiliyorduk ulaşım aracına. gerçekten çok büyük çileydi. allah kurtardı çok şükür.
şaka gibi bir zaman gazetesi haberidir. neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalır. olması gerekenin çok çok üzerinde olan otobüs ve minibüs fiyatlarının olması gereken fiyata çekilmesiyle ankaralılar çok sevinmişti. kendimden pay biçiyorum, bi kızılaya gidip gelmem için dolmuşa 3.70 lira para vermem gerekiyordu, mahkeme kararı ile 1 liraya düşen minibüs fiyatları hırsızlar* hariç herkesi sevindirmişti. ancak tekrar dava açılmış ve ne hikmetse çok çabuk çıkan bir kararın ardından tekrar eski fiyatlara dönülmüş. peki türkiye'nin en çok apartman önünde duran gazetesi bunu nasıl haber yapıyor? "ankara'nın 'indirim çilesi' kısa sürdü" manyak mısınız lan siz? indirim çilesi ne demek?

odtü-kızılay arası çalışan bir dolmuş'u ele alalım. ankara'da dolmuşlar genelde dolmadan, ayakta yolcu almadan harekete başlamazlar bu da en az 20 kişiyle hareket ettiklerini gösteriyor. 1.85x20'den bir seferde 37 lira para alıyor yolculardan. sayın okur belki ankaralı değilsinizdir, bilmiyorsunuzdur, bu dolmuşlar öyle çok uzun mesafelere çalışmazlar. bir dolmuş bir seferine 7-8 liranın üzerinde dizel yakmaz, kazandıkları parayı siz düşünün.

şimdi bu şerefsiz gazete ve bu haberi yapan şerefsiz adamlar halkın ulaşım masrafını düşüren bir uygulamanın sona ermesini "indirim çilesi kısa sürdü" olarak haber yapıyorlar. bu nasıl mantıktır, bu nasıl insanlıktır? en önemlisi bu nasıl müslümanlıktır? 4 kişilik bir ailede günde 2 kişinin işine-okuluna dolmuşla gittiğini varsayalım. günde toplam 4 kere, ayda ise, 22 iş günü olarak düşünsek, 88 kere otobüse biniyorlar demektir. her biniş için 0.85 lira farkettiğine göre yaklaşık olarak aile bu "indirim çilesi" sayesinde 75 lira tasarruf ediyormuş.

daha söylenecek çok bişey yok, bu gazeteyi okuyanların aklından şüphe ettiğimizi belirtmekten başka.
zaman gazetesi varoldukça çile asla sona ermeyecektir. lakin bu gazeteyi köpeğimin altına, sıçsın diye bile sermeye layık görmüyorum. nasıl bir yalakalık nasıl bir işkencedir bu gazetenin varlığı.
zamanın zırvalaması, taşak yalaması (afedersiniz ama tabir-i caiz oldu artık) bir yana. işin ilginç tarafı bi davanın 6 sene sürmesi ve bozulmasının sadece 1 hafta alması.

zamanın ne yaptığı önemli değil. biz ısrarla güçler birliğine gidiyoruz, feci olan o.
plakası 500 bin tl olan dolmuşçulara zaman denen hela kağıdının şerefsizce yalakalık etmesidir.
daha dün dolmuşcunun birinin ağzından bizzat duyduğum laf:'bir buçuk lira olsun biz de fitiz.'. lan madem o kadarı yetiyor da gerisini ne yapıyorsunuz, götünüze mi sokuyorsunuz? ne oldu sonunda, zaman gazetesinin .aşak malzemesi olduk. aferin, durmak yok yola devam.
zamanın haberini falan geçin de, böyle puştluk, ibnelik görülmedi. fiyatlar eski seviyesine geri getirildiği (ki geçtiğimiz hafta olmuştu) zaman, uygulama pazartesine sarktı. adamlar itiraz etttiler, artık yetkili mercii hangi ibneler cemiyeti ise anında fiyatlar kaldırdılar.
alayı su katılmamış orospu çocuğu bunların. gazetelerini de alıp götlerine soksunlar.
"yandaş medya" lafına kızanların, bunu kabul etmeyenlerin bir yerine sokması gereken gazetenin haber başlığıdır.
1.85 olan dolmuş fiyatı 90 kuruşa inmişti, ki 1 lira alıyorlardı amenna dedik, bütün millet "vay anasını 1 liraya gittik ya" şeklindeki sevinç nidaları eşliğinde geçinip gidiyordu, fakat bu bir çileymiş biz de salak gibi iyi bir şey sanmıştık.. bak hele..

"ankara"dan kasıt, minibüsçüler, otobüs şoförleri ve i.melih gökçek oluyormuş. ankara bunlardan ibaret. halkın bindirim çilesine ne olacak onu hiç bilmiyoruz tabi.
aslında doğru bir ifadedir zira melih gökçek vatandaşın hakkı olan indirimi binbir çeşit kurnazlıkla çileye dönüştürmeyi başarmıştır. dün kızılaydaki duraklar mesai saatinde tıklım tıklım doluyken caddede sol şeritten bomboş giden ve hizmet vermeyen 4 adet ego otobüsü görülmüştür. ayrıca güya yeni otobüsler alındığında sefere çıkmayacak denilen çoğu şimdiki üniversite öğrencileri ile yaşıt olan bol sarsıntılı ikaruslar ve mezunlarla yaşıt olan nostaljik mercedes otobüsleri sefere çıkarmayı da ihmal etmemiştir kendileri. eğer yürütme kararı durdurulmasaydı melih gökçek'in bir sonraki çıldırtma politikası ise metro ile ankaray arasına makinalar koyması ve kart basmayı zorunlu tutması olacaktı. böylelikle transfer hakkını kaldırması nedeniyle hem para kazanacak hem de insanları biraz daha yıldıracaktı.