bugün

biz bilmediğimiz için.yaşayıp göreceğiz.kendi hakkımızda kendimiz şahitlık yapacağız.
tanrı katında olan biten hakkında hiçbir bilgisi olmayan insanoğlunun cahilce sorguladığı durumdur.

arkadaş,

sen kendi katındaki zamanla allah katındaki zaman veya zamansızlığı,

kendi bilginle, allah katındaki allah ın bilgisini,

kendi mekan kavramlarınla, allah katındaki mekan veya mekansızlığı,

hangi kıstaslar ile karşılaştırıp böyle bir sonucu çıkarıyorsun ki.
Zaten öleceğimiz belli neden yaşıyoruz ki?
3'e kadar sayıyorum 3 deyince atlıyoruz.
dünyada ölüp ölümsüz hayata dirilecağiz.
Mantıklı bir açıklaması olmayan sual. isminin başında prof. Ünvanı olan ilahiyatçılarda bile tatminkar bir cevap bulamazsınız.
ulan islam tarihinin en zor sorusu olan kader anlayışını
sen öğretmensin örneğinle ciddi ciddi öğrendiğini ve anlattığını zannediyor insanlar.
hocam benim sorum var o zaman.
sınav olabilmesi için hepimize aynı sorular aynı süre aynı cevap anahtarı gerekiyor ama bu sınavda adalet yok o zaman.
kimine az zaman kimine az imkan kimine az akıl verilmiş.
Allah ın her şeyi bilmesinin anlamlı olması (nesnel gerçeklik kazanması) ancak Bunu idrak edecek bir varlığın mevcudiyetiyle mümkündür.
Yoldan gelir yola gideriz pirim.
akışına bırak abi düşünme böyle kafayı yersin
akışına bırak abi düşünme böyle kafayı yersin
akışına bırak abi düşünme böyle kafayı yersin
tembel öğrencinin çalışmayacağını ve sınıfta kalacağını biliyorsun
çalışkan öğrencininde sınavı geçeceğini biliyorsun.sınavı yapıyorsun.
sonuçta tembel kalıyor
çalışkan geçiyor.
ya allah aşkına peygamber aşkına mevzu bu kadar basit olabilir mi.
mutezile maturudi cebriye 150 sene binlerce kitap binlerce alim bunun için mi yazdı okudu düşündü tartıştı.
tembel öğrenciyi tembel olarak yaratan allah
çalışkanı çalışkan olarak yaratan allah.
sınavın sonucunu da biliyor ama tembel cehenneme çalışkan cennete gidiyor.
bu adil mi.
lütfen kader gibi zor konularda lise 1 din öğretmenin anlattığı hikayeleri geçelim.
daha fazlasını bilmiyorsak susalım.
komik olunuyor.
Evreni bilgisayar gibi düşünün biz de bir çeşit oyunun içindeyiz ama burada geçmiş-şu an-gelecek aynı anda oynuyor allah da bu işin yaratıcısı olan programcı. Geçmişte yapabileceğin tüm seçeneklerdeki sınırsız farklı geleceğe allah bu şekilde hakim. Senin sadece 1 opsiyonunu değil her türlü olası geleceğini de biliyor, hatta olası her opsiyonunda gideceğin cehennem ve cenneti yaşıyorsun.

Allah ise her türlü zaman ve mekandan bağımsız olduğu için her şeye hakim ve gücü yeten pozisyonda olduğu için canı ne isterse yapıyor.

Ona inanıyor veya inanmıyor olmanız onu gram ilgilendirmiyor, sizin her seçiminizi ve anınızı bildiği için o an hangi opsiyonu seçeneğinizi de biliyor. Var olan sayısız kader sonucunu siz seçimlerinizle görüyorsunuz ama allah her salisede bile biliyor. Bu evrende belki
“a” kaderini bu seçenekleri tercih etmiş yaşayan siz yaşarken, geçmişte başka tercihleri yapan haliniz ise “x” kaderini yaşıyor.

insani kibrinizden dolayı allah’ı anlamlandıramıyorsunuz ve en değerli kendinizmiş gibi yaşıyorsunuz halbuki değeriniz bir byte ı oluşturan 1 rakamı kadar bile değil.
ben bilmiyorum. kader konusu beni aşar.
kuşatamadığım bir konuyu çok basitmiş gibi bir örnekle anlatmam.
yukarıda just millionarie en azından ufuk açıcı bir örnek vermiş.
doğru yanlış demiyorum ama bir bakış acısı veriyor.
sınav var örneği bakış açısı vermez bu konuda düşünenlere, kafasında soru işareti olanların soru işaretlerini çoğaltmaktan başka.
aslında tam öyle değildir. hemen açıklayayım efenim... Allah'ın söylemine eşit bir söylem var mıdır diye Kuran'a sorarsanız var der. o da bilimdir. Allah şunu söyler: "Biz hakikatin 2 başlı tanıklarıyız". kendi söylemine denk payeyi bir tek bilime vermiştir. Mesela imana bu paye verilmemiştir. Çünkü iman subjektiftir ama bilim objektiftir. Buradan şuraya varalım: aslında tüm fizik ve metafizik olayların sonuçları aşağı yukarı bellidir. önemli olan bu sonuca ulaşabilmektir. bir hekimin size "6 ay ömrün kaldı" demesiyle; "ne zaman öleceğimi Allah bilir" söylemi aynı kapıya çıkar. hekim de Allah da bilimin ışığında bir sonuca varır. yoksa alnıma yazılmış kader var filan hikayedir. yazıyı bitirirken tolstoy'un şu güzel sözünü bırakayım. "her insanın içinde tanrı'dan bir parça vardır o da vicdandır".

sincerely...
Allah herşeyi bildiği için ama biz insanların bilmediği için varız. Zira bu hayatı yaşamadan gözümüzü cehennemde açsaydık allah’a haklı olarak isyan ederdik.

böylesine basit bir “paradoksu” bu kadar şişirmeyin gülüm. Başka şeylerle gelin bana.
her şeyi bilmesi, her şeyi yapmamıza engel değil.
"Irmaklarından şaraplar akacak" diyorsun
Cennet-i âlâ meyhane midir?
"Her mümin’e iki huri" diyorsun
Cennet-i âlâ kerhane midir?

Tanrı bize cennette vaat ettiği şarabı
Niçin haram etsin bu dünyada, akla sığar mı?
Bir sarhoş arap, devesini vurmuş Hamza'nın
Peygamber de yasak etmiş Arap'a şarabı

Beni özene bezene yaratan kim? sen
Ne yapacağımı da yazmışsın önceden
Demek günah işleten de sensin bana
O zaman nedir o cennet cehennem?

Kim senin "yasa"nı çiğnemedi ki söyle?
Günahsız bir ömrün ne tadı kalır söyle.
Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen eğer
Seninle benim aramda ne fark kalır ki söyle

Tanrı bizi çamurdan yarattığında
Biliyordu bu dünyada ne işimiz olacak
işlediğim günahlar hep onun emriyledir
O halde cehennemde beni niçin yakacak?

isyan edip karşında duracağım, neredesin?
Karanlığı, ışığa yoracağım, neredesin?
ibadete karşılık cenneti alacaksam
"Bağış mı ticaret mi" diye soracağım, neredesin?

Kör cehalet çirkefleştirir insanları.
Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir cevabım var elbet
Lakin bir lâfa bakarım laf mı diye,
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye

Dünya, üç beş bilgisizin elinde
Sanırlar ki tüm bilgiler kendilerinde
Üzülme, eşek eşeği beğenir
Bir hayır var sana kötü demelerinde

Sen bu dünyanın sırrına eremezsin
Erenlerin dilini de sökemezsin
Öyleyse iç şarabı, cennet et dünyayı
Öteki cennete ya girer, ya giremezsin

Niceleri geldi, neler istediler
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler

için temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun kaç para
Hırka, tespih, post, seccade güzel
Ama Tanrı kanar mı bunlara

Sen sofusun hep dinden dem vurursun
Bana da sapık dinsiz der durursun
Peki, ben ne görünüyorsam o’yum
Ya sen ne görünüyorsan o musun

Sen içmiyorsan içenleri kınama bari
Bırak aldatmacayı iki yüzlülükleri
Şarap içmem diye övünüyorsun ama
Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki..

Ey kara cübbeli senin gündüzün gece
Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere
Onlar yaratanın sanatı peşindeler
Seninse aklın abdest bozan şeylerde..

Ben kadehten çekmem artık elimi;
Tutmam senin kitabını minberini.
Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık
Cehennemde sen mi daha iyi yanarsın, ben mi?

Seni kuru softaların softası seni
Seni cehenneme kömür olası seni
Sen mi haktan rahmet dileyeceksin bana?
Hakka akıl öğretmek senin haddine mi?

Yaşamın sırlarını bileydin
Ölümün de sırlarını çözerdin
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok
Yarın akılsız neyi bileceksin? Ey kör!

Bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş

Ömer Hayyam

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/%C3%96mer_Hayyam

evet. bu adam 1000'li yıllarda yaşadı. biz 2000'lerde yaşıyoruz. aramızda 1000 yıl var. dile kolay. 1000 yıl. ve inanır mısınız? hep aynı sorular, hep aynı sorunlar.
fikri yapımız hiç değişmemiş midir nedir? bazen böyle örnekleri görünce evrimin aslında avuntu olduğunu, cevaplayamadıkları soruları, böyle anlamlandırmaya çalıştıklarını düşünüyorum. tabii bu adam o dönemin alimi. önemli biri.
bizler de normal, sıradan insanlarız ve bakın birçok düşüncemiz aynı değil mi? rubaiyi okursanız sizde bu soruları sorduğunuzu anlayacaksınız zaten.
kendisine tapınmamız için fgjlrmfkdkfkdld.