bugün

"insan dünyaya atılmıştır" (geworfen) sözünden yola çıkarsak burada insanın aslında dünya içinde var olması durumunda (dasein) elinden bir şey gelememektedir ve bu atılma durumunu ya kabul edecektir ya da reddedecektir. camus ise burada var olma durumunun da bunu reddetme durumununda saçma'ya (absurte) yol açacağını ve her iki durumda da saçmaya katkı sağlayacağını savunmuştur. o'na göre insan bu noktadan sonra zamanını bu var olma-yaşama halini en uygun biçimde (itinayla) geçirmelidir ancak böyle bir çeşit başkaldırı ve ironik bir "anlam" ortaya çıkacaktır (l'homme revolte). insanın elinden hiç bir şey gelmemektedir ve bir kere var olmaya başladıktan sonra bu yıkıcı süreç büyük kayıplara ya da acılara yol açabilecektir. düştüğünü gören ve insanı savunan camus önceleri şans olarak gördüğü fakat sonradan "yazgım" dediği yaşadıkları ve var olma durumunu elinden hiç bir şey gelememesiyle ve iradesinin sınırlı oluşuyla açıklamaktadır. fakat unutulmaması gereken bir nokta ise insan hayata başladıktan ve bilinçliliğe eriştikten sonra tamamiyle kendi yazgısından sorumlu olmaktadır çünkü "insan ne ise o değildir, ne olmuşsa odur" (sartre) ve öyle de kalacaktır. bunu da "insan tümüyle suçlu değil tarihi o başlatmadı fakat tümüyle masum da sayılmaz çünkü devam ettiriyor" sözüyle özetleyebiliriz.

buradaki yazgı insanın var olması karşısındaki çaresizliği ve seçimden yoksun oluşudur var olması ile bundan sonraki durum bıçakla kesilir gibi birbirinden ayrılmaktadır birisinde saçmalık-anlamsızlık hüküm sürerken diğerinde (suni de olsa ironik de olsa) bir anlam ve gerçeklik telaşı vardır. insanın bu çetrefilli durumda yapabileceği pek bişeyi olmadığını düşünen camus, her ne olursa olsun insanın var olmasındaki durumun kendi yazgısı olduğunu yaşamındaki var oluş sürecini bu yazgıdan bağımsız olduğunu düşünmektedir.

bu "yazgı" ise çaresiz ve sınırlı bilince sahip insanın yer yer altında ezildiği bir yük olarak orada durmaktadır. insan bu yazgısını her güne başladığında yaşar ve tekrarlar fakat bu yazgıyı kırabilme gibi bir durumu yoktur (le mythe de sisyphe), saçmalığı devam ettirme ya da bitirme eylemi yazgının ağırlığı karşısında eğilmekten başka bir çare bırakmamaktadır. fakat bir durum da şurada ortaya çıkmaktadır ki bu kayayı bırakma ya da taşıma durumu bir çeşit "farkında olma" halini doğurursa işte o zaman başkaldırı ortaya çıkacaktır ve kayanın bir önemi kalmayacaktır bundan sonra insan sadece "özgürlüğe tutsak bir biçimde" yaşamaya devam eedecektir. işte bu gönüllü tutsaklık insanın kendi yazgısının farkında olmasının tam olarak karşılığıdır.

belgrad-2011

ek: izinsiz sağa sola kopyalamayın sikerün!
kaybetmektir...
Yaşamak için çaba harcıyoruz, fakat aynı zamanda öleceğimizi biliyoruz. Bu da bir paradoks yaratıyor. Saçmalığa yol açıyor. Albert camus'a göre, yazgı kavramı dolayısıyla absürdizme bağlıydı.