bugün

kapatılamayacağı bile bile yapılmış eylemdir.
bilinçlidir.

haklıdır.

peşlerinin bırakılmayacağının,bu devlette hala kadrolaşmayı başamadıkları yerler olduğunun göstergesidir.

[ ülkenin yüzde 45 ini kömürle, inanç sömürüsüyle alan,

"biiiz bunu yaaaptıııık! biiiiz şuunu yaaptıııık! cumhuriyetiiin 79 yılına bakarsanız göremeyeceğiniz yatırımlar yaaptııık! durduramazsıınııııız!" diye meydanlarda naralar atıp bir yandan atatürk ün yegane hedefi tam bağımsızlık kavramının içine edip parsel parsel ülkeyi satan,

canım ülkemin canım insanlarını türbanlı türbansız diye bölüp "siiz yaptınıııııız bölemezsiniiiiiz! başörtülüüü kızlarımız daaaa okuyacaktııııırr!!" diye çemkiren, suçu başkalarında bulan ,

"askeeerliiiik, yan gelip yatma yeriiiii, değğiiildiiiiiir!" deyip gözü yaşlı asker analarını sırtından vuran, üstüne, oğullarını amerikalarda okutup askerden kaçıran,

derdini anlatan, "anamız ağladı!" diye isyan eden elleri nasırlı çiftçiye "ananı da al git!" deme gafletinde bile bulunabilen,

dinden başka sömürü aracı bulamamış partinin köklerinden doğup aynı politikayı sürdüren,

alamadığım yer benim değildir diyerek ülkenin incisi, pırıl pırıl gençler yetiştiren izmir i gavur ilan eden,

ve artık hafızamın alamadığı, almayı reddettiği yüzlerce gaflettte bulunan

akp

ve değerli başkanı recep tayyip erdoğan

bu ülkedeki yüzde 30 luk kesim hala burada.

ve gitmeye de,

atatürk ün adını ağzına almana da,

bu milleti daha fazla kandırmana da göz yummayacak bu senin gözünde minicik olan yüzdelik dilim.

%000.1 lik kalana dek...]

mesajını vermek amaçlıdır.

mesajı almış olmalarının ümidiyle...
akp' nin son seçimlerde almış olduğu yüzde kırkyedilik oy ve iktidar partisi olması bir yana bırakılıp üzerinde konuşulması gereken hadise. zira siyasi parti kapatılmasına ilişkin olarak " şu kadar oy alana dava açılabilir ama bu kadar oy aldı ise vs..." diye anayasada ve siyasi partiler kanununda bir hüküm yoktur.eğer ortada anayasa' ya aykırılık var ise burada siyasi partinin aldığı oy oranının bir önemi de kuşkusuz yoktur.
devletler halklarının varlığını korumak ve devam ettirmek için vardır ve halkı tarafından kurulur. lakin bizim ülkemizde durum tersidir, devlet kendi varlığı için halkına her türlü davranışı meşru görmektedir. sanki devlet bütün halkın değil de belirli bir kesimin devletidir. ve hatta halkın büyük bir kısmı bu diğer kesimin refahı ve huzuru için vardır ve bu uğurda her türlü fedakarlığı yapmaya mecburdur.

yönetim biraz değişmeye başlayınca da davalar, hapisler, idamlar, darbeler ile sindirip üzerine bir de güzel soğuk su iç, oh ne güzel ülke be..
dinci faşizmden kurtulabilmek için elde kalan son şans. eğer bu engelide aşarlarsa en geç 3 sene içerisinde anayasal sistemimizle ilgili çok çarpıcı devinimlerin yaşanacağını görmemek için kör olmak lazım.
olur da güç 'diğer'lerinin eline geçerse o zaman bu gün parti kapatmayı veya darbeyi destekleyenlerin kendilerini nasıl koruyacaklarını neye dayanarak koruyacaklarını merak ediyorum. çünkü o zaman bu gün meşru gördüğünüz her şey size karşı kullanılacak. bu sistem ülkenin hiçbir zaman bir adım ileriye gitmesine müsade etmeyecek, ileriye atılan her adımda hep beş adım geriye götürecek, sürekli kendini korumak için kendi bildiğini okuyacak. bu sistem için halkın filan ne istediği önemli değil çünkü, önemli olan kendi statüsünü devam ettirmek.

her on-yirmi yılda bir tekrar eden kısır döngü yine başa sarmaya başladı..
Sezer'in seçtiği üyelere bakılırsa akp nin patlayacağı muhakkaktır. bundan sonra ise yeni kurulacak olan partiye söveceğiz.
ülkenin nereye gittiğinin de nereye sürüklenmek istendiğinin de ortada olduğu davadır. biraz daha açmak gerekirse, türkiye'nin olumlu gidişatını hazmedemeyen bazı kesimlerin ülkenin kendi tekelinden çıkmasınının verdiği korkuyla yapılan son çırpınışlarıdır.
her parti kapatma davası gercekten kapatma ile sona ermış olsada bu sefer böyle olmayacak gıbı görünüyo.çünkü bu zamana kadar kapatılan hıçbir partının arkasında bu kadar yurtdışı desteği yoktu.heleki AKPnin değerli dostu BUSH varken ve türkiye ondan habersız hareket etmiyorken.ama en kötüsü bu olaylar önümüzdeki yerel seçimlerde yıne AKPnin 1.parti olmasına neden olacak cünkü onlarda mazeret hazır ''biz yapalım dedık yaptık onlar istemedı gördünüz ey sevgili %47lik secmenim''hadi bakalım
(bkz: köprüden önce son çıkış)
turk yargi tarihine adini platin harflerle kaziyan sayin yalcinkayanin hayatinda yapmis oldugu en guzel islerden birisi!

162 sayfalik iddianameyi arada 10 dakikalik cay molalariyla birlikte 3 saatte okudum.

savci bey dersine iyi calismis, basbakinin 1994'te soyledigi bir sozu bile iddianameye koyacak kadar azimli, pardon gorevsever.

iddianamenin temel dayanaklarinin cogunun kartel medyasi tarafindan uydurulan yalan haberlerden olusmasi cok manidar. amiral gemisinin kaptaniyla paslastiklari acik bir sekilde goruluyor.

kocaeli belediyesinin kuran-i kerim dagitmasinini hazmedememis sayin savci, soyleseydi ben kendisini kizilay maden sularindan bir koli gonderirdim. %99'u musluman olan bir ulkede kuran-i kerim dagitmak sucsa beklemeyin bosuna camileri kapatin, kuran kurslarina muhur vurun, sokaktan gecenleri cevirin fatiha bilenleri iceri atin. buradan sayin savciya kendimi de ihbar edeyim de tam olsun.

sonrasinda eyup belediyesinin efendimiz (s.a.s)in hayatini dagitmasina da cok icerlemesi sayin savci. ben buradan laik cumhuriyet icin mukemmel bir fikir onerisini sayin savcima bildereyim de tam olsun. adi muhammed, mehmed, ahmed, mustafa olanlari da laiklige aykiri curum islemekten iceri atalim. kendisinin adi da abdurrahmanmis ne yapacagiz simdi neyse orasini da yok sayariz ama ataturkun ilk adi mustafa degilmiydi, neyse bu bahsi gecelim...

basortulu oldugu icin 1. oldugu kompozisyon yarismasinda odulunu alamayan tevhideyi arayan basbakanin laiklig aykiri fiil isledigini one surmus sayin savcimiz. iyi de etmis, zaten %99'u musluman olan bir ulkede basortulu birisinin odul almak gibi bir hakki olabilir mi zaten? bunlarin hepsine devrim tarihini okutmak lazim gelir sayin savci bey.

silivri belediye baskaninin safahati dagitmasi da laiklige aykiri bir curummus sayin savcimiza gore. istiklal marsi sairimizin safahatinde ne gibi laiklige aykiri bir kisim var ilk basta dusununce aklima gelmiyor. lakin biraz daha dusununce asimin nesli ifadesinin laik cumhuriyet icin ne denli buyuk bir tehdit olusturdugu gozlerden kacmiyor. nacizane onerim evinde safahat bulunduranlara falih rifki atayin cankayasi zorla okutulmali ve sinav yapilmali 70 alamayanlarin ehliyetlerine el konulmali. (uzulerek soylemek durumundayim ki ben de bir adet safahat var)

sayin savcimizin icerledigi baska bir mevzu ise samsundaki bir belediye baskanini resimli namaz hocasi kitabi dagitmasiymis. itiraf etmek gerekirse en cok icimi urperten meselelerden biri de bu oldu. namaz hocasi hem de resmi. adamlar alenen halki namaza tesvik ediyorlar. hem de halkinin %99unun musluman oldugu bir ulkede. ah ismet pasa ne diye gectin su cok partili duzene. bu namaz hocasi kitaplari zaten ilk tohumu atiyorlar insanlarini beyinlerine. namaz kilan birisi olarak kucukken benim de bir namaz hocasi kitabimin oldugunu itiraf etmek durumundayim. lakin ben kucukken boyle cesur cumhuriyet savcilari yoktu bizi boyle laikliege aykiri kitaplardan koruyacak.

bir baska iddia ise akp samsun vekilinin latife hanim basortuluydu sozuymus. sayin savcimiz cok guzel bir noktadan yakalamis bu takiyyecileri. siz kimsiniz ki latife hanimin adini aniyorsunuz? utanmasalar zubeyde hanim da basortuluydu diyecekler.

162 sayfalik iddianame simdi yuce mahkemeye gidecek. sahsi kanaatim kapatma sadece akpyle kalmasin, 16.5 secmene de 5 yil boyunca oy vermeme cezasi verilsin. 16.5 milyon secmen falih rifki atayin cankaya kitabindan yazili sinava girsin, yazili sinavi gecenlere nutuk ezberden okutulsun, nutukuda ezbere okurlarsa 6 ay boyunca bbg evine alinsinlar namaz kilmaya tesebbus etmezlerse sosyal haklarini geri alabilsinler.

isimleri ahmet, mehmet, mustafa, ali, omer, abdullah olanlar inkilap tarihi dersini bir kez daha alsinlar. bu kisiler oylarini akpye vermemis iseler sadece sinavla kurtulabilsinler aksi durumda ise 16.5 milyon insana uygulanacak prosedur uygulansin.

namaz kilanlar zorunlu bale derslerine girsinler. velek ki bale dersini gecerler, fazil saydan piyano dersini alsinlar.

oruc tutanlar ramazan ayi boyunca her gun ataturkcu dusunce dernegi uyelerine mangal yapsinlar, cig kofte yogursunlar.

hacca gidenler sinirdisi edilsin. arabistana gitsinler.

zekat verenler hakkinda tutanak tutulsun.

kelime-i sehadet getirenlerin agizlarina biber surulsun.

deniz baykal artik iktidara gelsin.

kemal guruz yoke soyle sasali bir torenle geri donsun.

ilhan selcuk turk aydinlanmasinin tamamlanmasini soyle huzur icinde gorsun.

tuncay ozkan daha fazla kendini yormasin.

hayat yuzumuze gulsun....
dava sonucunda kapatılırsa; partinin internet sitesinde de "bu partiye erişim geçersiz işlem yürüttüğü için mahkeme kararıyla engellenmişitir" yazması muhtemeldir.
Ortak düşünce sahibi bireylerden oluşan yapılanmaların yönetimde yer alma ve siyasi iradeyi kullanma istekleri, bu amaca ulaşabilmek için siyasi parti denilen örgütlenmeleri ortaya çıkarmis oldugu nedenleri arasindadir.

artik kime,neye inanicagimizi sasrdigimiz bir ulkede yasiyoruz. pek de inandirici gelmiyor kapanacagi, 2009 icin simdiden hazirliklar mi yapiliyor, yine halkin duygulari suistimal ediliyormu diye dusunmeden alamiyor insan kendini.
gerekçe olarak parti başkanı ve aynı zamanda başbakan'ın şu sözleri gösterilmiştir;

Farklı bir din mensubu
- 2003'te Yargıtay Başkanının; "Sınırsız din ve vicdan özgürlüğü isteyenlerle islami devlet kurmak isteyenlerin amaçları aynı" açıklamasına karşı, "Çirkin bir yaklaşım. Siz bir dinin mensubuysanız, farklı bir dinin mensubunun olduğu alana giremezsiniz." demesi.
Sadece islam vardır
- 2004'te Oxford' da " Ilımlı (islam) denilince, ılımlı olmayanı varmış gibi oluyor. Sadece bir islam vardır. Önüne bir şey konulamaz. islam ile laikliği yan yana tanım olarak getirmek yanlış olur. Kişiler laik olmaz" demesi.
Laiklik ve Müslüman
- 1994'te RP il Başkanı olarak yaptığı konuşmanın yayınlanması üzerine, 2001'de partinin söylemleri ve disiplini gereği bu şekilde konuştuğunu söylemesi ve " Bazıları laikliği din gibi algılıyor. Laiklik din olursa aynı anda Müslüman olunamaz" demesi.
Bizde önemli din bağı var
- 2005'te Christchurch kentinde sarf ettiği, "Bizdeki etnik unsurları birbirine bağlayan önemli bir din bağı vardır." sözleri.
Ben insan olarak laik değilim
- 2005'te "Ben insan olarak laik değilim; devlet laiktir. Buna mukabil laik düzeni korumakla yükümlüyüm. Ama siz laikliği bir din gibi takdim ederseniz, bu ülkenin halkını üzersiniz." açıklaması.
Kuran kursuna sınıra karşıyım
- 2005'te Kuran kursları için yaş sınırı konulmasına karşı olduğunu söylerken, kendisinin de 7 yaşında Kuran kursuna gittiğini hatırlatarak, "Bir Müslüman'ın kendi arzusuyla, Kuran'ı öğrenmesine niçin karşı çıkıyoruz. Benim tezgâhımdan geçmiş olanların, ülkeme ne zararı var ki?" demesi.
Ben istanbul'un imamıyım
- Geçmişteki bazı beyanlarında, "Kula kul olmayacağız. Allah'a kul olmanın hazzını yaşayacağız", "Ben istanbul'un imamıyım", " Elhamdülillah şeriatçıyım" , "Yılbaşına karşıyım" , "Ataya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok , "Allah'ın izniyle yeni bir çağ, zulüm çağı kapatılacak" , "imamlar da nikâh kıysın" , "Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker" , "Ben tekkeye değil dergâha gittim" , "Biz Cezayir gibi olmayız. Biz hazmettire hazmettire geliyoruz", “Ya Müslüman olacaksın, ya laik. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bak koskoca bir yalan" , "Bu millet istedikten sonra laiklik tabi elden gidecek" ifadelerini kullanması.
Değişemem, değişmedim
- AKP iktidara geldikten sonra gelişerek değiştiğini, Milli Görüş gömleğini çıkardığını söyleyen Erdoğan'ın 2006'da TRT'de, "Siyasete girerken farklı, siyasetten sonra farklı bir yaşam tarzı mı uygulayacağım, halkımı mı aldatacağım? Dün neysem, bugün de oyum, değişemem, değişmedim" demesi.
Bizler inançlı Müslümanlarız
- 2005' te kızlarının türban takması konusunda, "Bizler inançlı Müslümanlarız. Kuran' da kadının toplum içinde türban takması gerektiği yazıyor. Kızlarım başını örttükleri için Türkiye' de okuyamadı" demesi.
Sorunu Müslümanlar çekiyor
- 2005' te azınlıkların özgürlükleri konusunda, "Sorunu Çoğunluktaki Müslüman kesim de çekiyor. Bu konu bizim için de zor. Eşim Başbakanlık' ta takıyor, karşıda (cumhurbaşkanlığı) takamıyor" sözleri.
Türbanda söz hakkı ulemanın
- 2005' te AiHM' nin türban kararı için "Söz söyleme hakkı din ulemasınındır" demesi.
Danıştay'a eleştiri
- Daha sonra verdiği karar nedeniyle saldırıya uğrayan Danıştay 2. Daire' nin türban kararı için, "Bu haksızlık ve acıları onaylamak imkânsız. Bunlar bu gidişle evin içine de karışacaklar. Bunların hedefi, 'Çamur at, tutmazsa iz bırakır.' Ölümün nerede ne zaman geleceği belli mi? Musalla taşına yatırıldığınız zaman 'Falanca cumhurbaşkanıydı, falanca başbakandı' veya 'Cumhurbaşkanı niyetine ya da başbakan niyetine' demeyecekler" demesi.
Büyükelçiye azar
- 2006'da Almanya'da türbanlı fotoğrafın pasaportta yer alması konusunda, büyükelçiye, "Türkiye Cumhuriyeti'nin Büyükelçiliği'ne benim vatandaşım bu kıyafetiyle girer, bir genelge olduğunu hiç zannetmiyorum, Çözümünü de buraya emredeceğim inşallah" demesi. Büyükelçinin bunun üzerine yuhalanması.
Velev ki siyasi simge düşünün
- Madrid'de, "Velev ki (türbanı) bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı da suç kabul edebilir misiniz? Simgelere, sembollere bir yasak getirebilir misiniz? Özgürlükler noktasında dünyanın neresinde böyle bir yasak var?" demesi.
Bu millet sizi affetmez
- irtica konusunda, "Eğer siz dindar insanları siyasetten alıkoymak için bunu konuşuyorsanız, bu millet de sizi affetmez. Bunu böyle bilin" demesi.
Uysal koyun değiliz
- Baykal'a yönelik olarak "idam sehpasının yolunu gösteriyor. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık" demesi. Aynı dönemde, "Çünkü ben zulmü alkışlayamam, zalimi de sevmem. Yumuşak başlıysak uysal koyun değiliz" açıklamasını yapması.
Beş yıl ses çıkarmadık
- 2008'de "Gerilim taraftarı olsam o meydanlara 10 katını biz toplarız. 5 yıl başörtüsü konusunda ses çıkarmadık. Hep sabır sabır dedik" demesi.
Üniversite yöneticilerine eleştiri
- 28 Şubat 2008'de bazı üniversite yöneticilerine, "ÜAK'ın bildirisine niye karşı çıkmıyorsunuz?" demesi.
Katili affetme yetkisi vârislerin
- 7 Mart 2008'de, "Katili affetme yetkisi aslında maktulün vârislerine aittir" sözleri.

kaynak : http://www.milliyet.com.tr

daha bişey demesine gerek var mı merak ediyorum. laik türkiye cumhuriyeti'nin korunması söz konusuysa yemişim demokrasiyi de %47 yi de.

(bkz: ulemaya soralım)
sosyal güvenlik yasasıyla itibarını kaybeden akp' ye itibarını geri kazandırma projesidir. şimdi herkes iki hafta gibi bir süre demokrasi teranesini köpürtenleri dinleyecek. sanki antidemokratik bir durum varmış, sanki dava gerçekten akp' nin kapatılması amaçlanılarak açılmış gibi. eğer niyet, dava ciddi olsaydı, zaten son derece sübjektif olduğunu başörtüsüne ilişkin tartışmalar sürerken öğrenmş olduğumuz laiklik kavramı üzerinden değil, ölçüsüz özelleştirmeler, gizli anlaşmalar, vakıflar yasası gibi sağlam argümanlarla gelinirdi. onlara dava açmadınız da bunlara niye açıyorsunuz. hayır benim anlamadığım buna sözlük yazarları da dahil aklı başında olduğunu ümit ettiğimiz insanların taraf olması. yani kapatılmasın, türkiye parti mezarlığı olmasın diyenlerle laisizme tapanların hala hakikaten mesele buymuş gibi tartışması.
bir deli,bir kuyu,bir tas ve kırk akıllı.
-BU KAPATMA DAVASI ÖYLEDiR... BÖYLEDiR.... ŞÖYLEDiR.... ŞUDUR.... BUDUR...
/PEKi KAPATMA DAVASI iLE iLGiLi iDDiANAMEYi OKUDUN MU?
-O NE YA?!... *
bu dava akp karşıtlarını ikiye bölmüş durumda

1. kesim: bu kesim akpnin kapatılsa bile yeni bir isimle siyaset sahnesine çıkacağını ve daha yüksek oy oranları elde edeceğini düşünüp kapatılmaya güya karşı çıkıyor. samimiyetsizler. parti kapamanın akpnin elini güçlendireceği minvalinde fikir ileri sürdüklerinden demokrasiden de bihaberler. asılnda parti kapatılsa ve akp nin yerine kurulan parti seçimde sandığa gömülse bu grup zilleri takıp çiki çiki yapacaklar.

2. kesim: bu kesim akp kapansıncılar. 1. kesime göre daha samimiler. yalnız bu akıllılar da demokrasi sadece kendileri için geliştirilmiş bir uygulama sanıyorlar. ayrıca 1.kesime göre daha küfürbaz ve daha yobazlar. atatürkün arkasına saklanıp kendi fikirleri ve kendi uydurdukları kemalizm ile 3 yaşında çocuk gibi millete nanik yapıyorlar. biraz daha olgunlaşmaları lazım. bu kısımda yer alanlar akp kapatılırsa çiki çiki yapmayıp mastürbasyon yapacaklar. aferin onlara.
dunyada benzerleri gorulmus davadir. ornegin abd baskani clinton oval ofis'te monica lewinski'ye sakso cektirdigi icin ve bu konuda kamuoyuna yanlis bilgi verdigi icin suclanmis, savci keneth star clinton'un gorevden alinmasi icin dava acmistir. fakat abd'de hic kimse "vay efendim clinton yuzde 53 oy aldi bla bla bla" dememis davanin sonucunu saygiyla beklemislerdir. sonucta clinton gorevine devam etmistir. sadece bir sakso olayi icin dava acildiginda demokrasiye aykiri olmuyor da konu anayasaya aykirilik olunca mi dava demokrasiye aykiri oluyor? demokrasilerde herkes yargilanabilir, halkin yuzde yuzunun oyunu alanlar dahil.
vay be ne ilginç,ne ikna edici!!! argümanlarla desteklenmiş dedirten dava.

gerekçelere bak çay demle!

öncelikle seçimlerde akp'ye oy vermedim ve bundan sonra da vermeyi düşünmüyorum.ama sırf ben o partiyi sevmiyorum diye yapılan haksızlıkları da görmezden gelemem veya bunlara kılıf bulmaya çalışamam.aksi takdirde akp'nin de zaman zaman büründüğü ''kendine demokrat,kendine özgürlükçü'' tiplerden ne farkım kalır??

bu dava tamamen ideolojik ve temelsiz argümanlarla açılmıştır.buyrun gerekçelre beraber bakalım;

Sadece islam vardır
- 2004'te Oxford' da " Ilımlı (islam) denilince, ılımlı olmayanı varmış gibi oluyor. Sadece bir islam vardır. Önüne bir şey konulamaz. islam ile laikliği yan yana tanım olarak getirmek yanlış olur. Kişiler laik olmaz" demesi.

bu sözlerde yanlış olan ne?? ''gerçek islam''ın ılımlı olmayanı var mı? gerçekten de tek bir islam vardır.diğerleri onun radikal yorumlarıdır.ayrıca laiklik ile islam veya herhangi bir dinin aynı şeyler olmadığı da bir gerçek değil mi? eğer ikisi aynı şey ise laik olan bir ülke islami kurallara göre yönetiliyor demektir ki evet buna sadece gülünür.

Laiklik ve Müslüman
- 1994'te RP il Başkanı olarak yaptığı konuşmanın yayınlanması üzerine, 2001'de partinin söylemleri ve disiplini gereği bu şekilde konuştuğunu söylemesi ve " Bazıları laikliği din gibi algılıyor. Laiklik din olursa aynı anda Müslüman olunamaz" demesi.

bu sözler de doğru.siz laikliği bir din olarak ya da dinsizlik olarak algılarsanız elbette ki aynı anda müslüman olmamazsınız.laikliği ''hiçbir dinin etkisine girmemek'' ve ''din karşısında nötr olmak'' diye tanımlarsak müslüman kişi bir dinin etkisine girmiştir ve bireysel hayatında nötr değil islamın tarafındadır.

Bizde önemli din bağı var
- 2005'te Christchurch kentinde sarf ettiği, "Bizdeki etnik unsurları birbirine bağlayan önemli bir din bağı vardır." sözleri.

dinin birleştirici bir rolü olduğu bir sır değil ki.bunda suç teşkil edecek ne var allah aşkına?? bunu derslerde üniversite hocaları söylüyor,sosyologlar yazıp çiziyor.

Ben insan olarak laik değilim
- 2005'te "Ben insan olarak laik değilim; devlet laiktir. Buna mukabil laik düzeni korumakla yükümlüyüm. Ama siz laikliği bir din gibi takdim ederseniz, bu ülkenin halkını üzersiniz." açıklaması.

yukardaki açıklamlarla paralel olarak laikliği dinin etkisinde olmamak şeklinde aldığımızda ben laik değilim ama devlet laiktir ve ben bu laik devleti korumakla yükümlüyüm diyor.benzer bir şekilde şunu demesi ile aynıdır;ben bir hristiyan değil müslümanım ama ülkemdeki hristiyanları korumak benim görevim.

Kuran kursuna sınıra karşıyım
- 2005'te Kuran kursları için yaş sınırı konulmasına karşı olduğunu söylerken, kendisinin de 7 yaşında Kuran kursuna gittiğini hatırlatarak, "Bir Müslüman'ın kendi arzusuyla, Kuran'ı öğrenmesine niçin karşı çıkıyoruz. Benim tezgâhımdan geçmiş olanların, ülkeme ne zararı var ki?" demesi.

bu konunun serbest din eğitimi ile ilgisi var.akp'nin bu konudaki tutumu başından beri biliniyor.ve bu tutum suç unsuru değil çünkü tüm batı dünyası serbest din eğitimini benimsemiş durumda.hem avrupada hem amerikada her yaştan kişiye çok değişik düzeylerden dini eğitim veren(her türlü din ve mezhepten) özel okullar mevcuttur.

Bizler inançlı Müslümanlarız
- 2005' te kızlarının türban takması konusunda, "Bizler inançlı Müslümanlarız. Kuran' da kadının toplum içinde türban takması gerektiği yazıyor. Kızlarım başını örttükleri için Türkiye' de okuyamadı" demesi.

burası gerçekten komedi tadında.kızları başını örttüğü için kendi ülkesinde okuyamıyıor ve kendisinin bunu(varolan bir durumu) dile getirmesi suç öyle mi? ben bir bayan olsam ve ''ben inançlı biriyim,benim inandığım din,kur'an yoluyla örtünmemi emrediyor ve ben de örtündüm ama örtündüğüm için ülkemde okuyamadım'' desem bu da mı suç olacak???

Sorunu Müslümanlar çekiyor
- 2005' te azınlıkların özgürlükleri konusunda, "Sorunu Çoğunluktaki Müslüman kesim de çekiyor. Bu konu bizim için de zor. Eşim Başbakanlık' ta takıyor, karşıda
(cumhurbaşkanlığı) takamıyor" sözleri.

2005 tarihli sieps(isveç ensitüsü) raporunda ''başörtüsü yasağı kadınlara yönelik ayrımcılık teşkil ediyor'' sözü,the washington times'da 2 ekim 2005 tarihinde yayınlanan yazıda ''Türkiye, başını örten bir bayanın hiç bir eğitim şansına sahip olmadığı dünyadaki tek ülke olarak kalmaya devam ediyor'' sözü bir şeyler ifade ediyor mu?

Velev ki siyasi simge düşünün
- Madrid'de, "Velev ki (türbanı) bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı da suç kabul edebilir misiniz? Simgelere, sembollere bir yasak getirebilir misiniz? Özgürlükler noktasında dünyanın neresinde böyle bir yasak var?" demesi.

ben söyleyeyim dünyada sadece türkiye ve tunusta türban yasağı var.diğer ülkelerde dini veya siyasi simge olsalar da simgelere yasak yok.kaldı ki türkiyede de insanlar üniversiteye che guevara tişörtleriyle(siyasi simgelerle) girebiliyor.durum buyken yapılan en masum ifadesiyle ayrımcılık.

Bu millet sizi affetmez
- irtica konusunda, "Eğer siz dindar insanları siyasetten alıkoymak için bunu konuşuyorsanız, bu millet de sizi affetmez. Bunu böyle bilin" demesi.

''dindar insanları siyasetten alıkoymak için'' yani gerçekten rejim tehlikesi gördüğü için değil bu nedenle hareket edenleri halkın affetmeyeceği doğru değil mi? 1950'den beri halkın kimi affetmediğini hala görmeyen var mı?

Uysal koyun değiliz
- Baykal'a yönelik olarak "idam sehpasının yolunu gösteriyor. Biz o beyaz çarşaflarla beraber yola çıktık" demesi. Aynı dönemde, "Çünkü ben zulmü alkışlayamam, zalimi de sevmem. Yumuşak başlıysak uysal koyun değiliz" açıklamasını yapması.

darbe şakşakçılığı yapan ve bir siyasi parti lideri olarak utanmadan orduyu göreve çağıran bir insanımsıya daha güzel cevap verilemezdi.

Beş yıl ses çıkarmadık
- 2008'de "Gerilim taraftarı olsam o meydanlara 10 katını biz toplarız. 5 yıl başörtüsü konusunda ses çıkarmadık. Hep sabır sabır dedik" demesi.

ben normalde akp'li olmamama rağmen bu konuda onları çok takdir ediyorum.gerçekten de oy oranlarıyla da görüldüğü gibi çok ciddi bir sayısal gücü var ama gerilim olmaması için bunu zırt pırt sokaklara dökmüyor.

Üniversite yöneticilerine eleştiri
- 28 Şubat 2008'de bazı üniversite yöneticilerine, "ÜAK'ın bildirisine niye karşı çıkmıyorsunuz?" demesi.

üniversitelerin yönetimine karışıldığı için yapılan tabi ki yanlıştır.ancak elbette ki parti kapatılmasına neden olacak bir durum olamaz.zira sürekli siyasete karışan,meclisi by pass eden,kanunları ihlal eden kurumlar varken ve bunlara ses çıkarılmazken bu söz üzerinden eleştiri yapılması kendine demokratlığın göstergesinden başka şey değildir.

Katili affetme yetkisi vârislerin
- 7 Mart 2008'de, "Katili affetme yetkisi aslında maktulün vârislerine aittir" sözleri.

bu kişisel bir görüştür.aslında bunun da ötesinde devletin affetme yetkisinin sınırları günümüzde birçok liberal demokraside tartışılan bir konudur.tabi savcımız dünyadan bihaber olduğu için sanırım bunlardan haberi yoktur.bununla ilgili mustafa akyol'un ''devletin affetmeye hakkı var mı'' makalesini öneririm.

edit:ne zaman okudun muhterem entrynin tamamını?? zamanın ötesine jet servis bu olsa gerek.
bu davadan hiç bir sonuç elde edemezler deyip bir yandan üç buçuk atan hükümetin arayıp da bulamadığı gündem oyalama dosyalarından biri.

millet olarak keşke herşey çözülse bu davayla diye dua edilmekte ve fakat sonuç ne olursa olsun, belli ki işsizlik, dahası açlık, rezalet sağlık, eğitim ve ulaşım sistemi, güneydoğu sorunu, sinsi ecnebi politikaları jet hızıyla iyileşme yönüne gitmeyecektir.

kuklalar değişse de kuklacı aynıdır. bu da canı sıkılan kuklacının bir başka oyunudur. çözümü çooooooooooooooook ama çok çalışmaktır.
"Başka davalar açılınca bu ülkede demokrasi devam ediyor da, siyasilere dava açılınca neden demokrasi açısından ayıp oluyor ve neden demokrasiye engel teşkil ediyor?

Yoksa siz siyasiler, demokrasinin en temel kuralı olarak bilinen;

- "Herkes kanun önünde eşittir" hükmünü de mi, tanımak istemiyorsunuz ?

-Siyasette, yönetimde, ihalelerde, ticarette uygulandığı gibi, hukuki açıdan da, kendinize imtiyazlı ayrı bir sınıf ve zümre muamelesi mi yapılmasını istiyorsunuz?"

devamı için: http://www.acikistihbarat...m/Haberler.asp?haber=7480

edit: böyle sistemede, böyle düzenede karşıyımış birileri... peh hadi oradan kerkenez, sen böyle sisteme ve düzene karşı değilsin! senin karşı olduğun şey tekerine çomak sokanlardır...
Nedense akp'lilerin iddianame'de yazanlara değil de davaya atıp tuttukları bir davadır.

Kim iddianame'yi okudu da bu iddianame yalandır diyebiliyor arkadaşım. Hangi akpli ya da akp'ye oy veren bu iddianmaede yazanlar olmamıştır diyebiliyor? Kimse bir bok diyemiyor. iddianame'nin tamamı doğru çünkü ve herkes tırsıyor ülkeyi götürdükleri noktanın tespit edilmesinden dolayı.ç

Birisi çıksın bu iddianamede yer alanlar yalandır, iftiradır desin ben de ahmet çaar'a bikini giydirmezsem sözlük yazarı değilim.
hiçbir partinin oy oranına veya iktidarda olmasına göre yasalar önünde diğerlerinden bir ayrıcalığı yoktur. suç işleme özgürlüğü de yoktur.

anayasa'nın 68/4, 69/6 ve siyasi partiler kanunu'nun 101/1-6 ve 103/2 nci maddeleri yürürlükte olduğuna göre bu maddeler iktidardaki partiye de uygulanacaktır.

yasaları yapan yasama organları, bu yasalara aykırı davrananlar hakkında, gereğinin yapılması için, yasalardaki kurallar içinde, savcılar ve avukatlar dava açarlar. açılan davaların kararını da yargıçlar verir.

hukuk açısından olay budur.
aklıma çeşitli komplo teorileri sokan davadır. ancak sakin olmalı bu kötü düşüncelere yer vermemeliyiz tabi. paranoyaklığın anlamı olmuyor bazen. işin aslı ortadaymış gibi konuşursak; öncelikle ilgililere teşekkür etmek lazımdır ülkemizdeki siyasetin ne olduğunu gösterdikleri için
ülkemizde siyaset bir çocuk. anne ve babası var. o her düştüğünde kucaklayıp kaldırıyorlar. ne güzel. ancak bu anne baba bilmiyor ki çocuklarına zarar veriyorlar.
bilmiyorlar ki çocukları onlar olmadan kalkamayacak.
çocuklarına kıyamadıklarından tabii ki anne babanın bu yanlışı. ancak düşmeli çocukları ancak öyle öğrenebilir çünkü kalkmayı. bir de şu vardır tabi çocuklar düşe kalka büyür.
anne baba sanıyor mu ki çocukları düştüğünde kaldırmak bir çözümdür? o çocuk yine düşmektedir hem de bir öncekinden daha büyük bir şiddetle. üstelik bu çocuk kalkamamaktadır da.
ülkemizdeki siyaset de kendi başına kalkamaz bir hal alacak ilerde. her düştüğünde ya asker amca koşuyor yardıma ya da parti kapatılıveriyor.
ben de kendimi alamıyorum tabi ki bu çocuğun büyüme vakti gelmedi mi artık? diye sormaktan.
ve her konunun bir aması var ya bu konunun da var, evet.
acaba akp nin demokrasi dediği şey kendi partileri de tehdit altına girince parti kapatma olayını zorlaştırıcı yasalar düzenlemeye başlamak, meclisin yetkisini artırmak da artırmak mı? ya da işçi ve memurlarımıza eylem falan yaptıran şu yeni düzenlemeler mi akp nin demokrasi dediği şey?
akp bazen doğruları söylüyor. parti kapatmada olduğu gibi. ama yaptığı yanlışlar var ya hani. işte o nedenledir ki demokrasi pek te yakışmıyor sanki akpnin ağzına.
zaten son günlerde herkes ünvanına ya da kendisine yakışmayanı yapmıyor mu? ha bir de yakışanı yapmayanlar var. hoş onlar hiçbir şey yapmıyor.
son dönemlerde akp nin yaptığı işler yüzünden ondan desteği çekmiş olan liberaller bile hatta tüsiad bile birşeyler söylüyor, haksızlığı belirtiyorken chp hani şu ana muhalefet partisi neden ağzını açmıyor? yoksa haksızlık karşı taraftan olunca haksızlık olmuyor mu? yoksa işine mi gelmiyor partililerden bazılarının.
chp de de mi yok yani özgürlükse herkese özgürlük kavramı? muhalefetin de böylesi yani denilebilir sadece onlara.
bu arada savcı akıllı olsun akıllı! demekte fayda vardır.
neyimize lazımdır. hani belki bir gazete yanlışlıkla koyar resmini. atıl kurt misali.
eger milletin yarısının oy verip hükümet yaptıgı bir parti kapatılabiliyorsa bu ülke de ne demokrasi, nede millete saygı var diyecegim hadisedir.