bugün

duyumsama anlamındaki klasik yunanca bir kelimedir. aisthesis aslında "farkında olmak"tır. Estetik kelimesi de bu kelimeden türetilmiştir; yani ötekiler arasında farkedilen.
duyumsananı algılamak anlamına gelen yunanca kelimedir. kelime antik yunan'da -çoğunlukla ve ilk olarak platon'da- varolanlar arasından birisinin farkındalığına varabilmek anlamındadır. heidegger varlık ve zaman'da bu kelimeyi şu şekilde tanımlar:
bir şeyin salt duyusal müşahede edilişidir.

bu kelime üzerinde biraz daha duracak olursak "salt duyusal müşahede"den tam olarak neyin kastedildiğini anlarız.

bir aisthesis (bir algılama, salt duyusal fark etme) ancak ve ancak odaklandığı varolanda odaklı kaldığı sürece hakiki bir işlev görür. yalnızca varolanın tümüne değil, duyusal olmak bakımından "ses, koku, ışık" gibi idelerine odaklandığında hakiki olur. bu örnekle şu demektir: algılama eylemi olarak aisthesis, bir varolanın sesine odakladığı sürece onun sesi onun için hakiki olabilir.

burada hakikat ve gerçek tanımları nesnenin salt hali ve fenomen durumu ile ilişkilidir.