bugün

bu kadar cok stress, dert, hapis ve oldurulme korkusu. insan merak ediyor, polat alemdar bunlara ne maas veriyor diye.
(bkz: dolarla ödenir)
abdülhey ve memati'nin hiç dert etmedikleri şey olsa gerek. sigortaları tam ödensin yeter.

(bkz: maaşını düşünen kahraman olamaz)
polat milyar dolarlarla oynarken bu iki gariban uyduruk evlerinde hayatlarini surdururler. ustunede polat'in terslemelerine maruz kalirlar.

benim sahsi dusuncem bunlarin maaslari cok dusuk. karin tokluguna calisiyorlar. greve gitsinler.
(bkz: iki kişinin bildiği sır sır değildir)
(bkz: 2 kişinin aldığı maaş değildir)
(bkz: onlar kim lan)*
prim usulu çalışırlar, öldürdükleri her adam için 1000 yaraladıkları her adam için 500 dolar, artı sigorta artı yemek artı servis.
abdulhey hem devletten hem polat abisinden maaş almaktadır bu yüzden durumu iyidir, memati prim ile çalışmakta olup kelle başına para almaktadır, çalışma grafiğinde ki başarı polatı başka çözümler bulmaya itmiş ve mematiyi armatörlerin üstüne salmıştır.

önemli olan ne kadar aldıkları değil, vergisini verip vermedikleridir. burdan unakıtan abiye sesleniyorum, bu işin peşini bırakmasın.

(bkz: vergilendirilmiş kazanç kutsaldır)
(bkz: memati ordan benim kasanın anahtarı getir)
bindikleri arabalara, kullandıkları telefonlara, giydikleri takımlara bakınca pek de maddi sıkıntı çekmiyorlarmış gibi geliyor.
(bkz: muro çeto yıldırım)
memati: kac para kazanıyorsun ayda?
manitası: 15 bin ytl civarı
memati: tamam bırak işi ben sana veririm o parayı her ay.

bu diyaloga bakarsak ayda 15 bin ytl den cok daha fazladır.

bu arada memati nin oturduğu evi göz önünde bulundurmak lazım tabi.
ne maaşı lan! cemaat ağbileri nasıl allah rızası için çekiyollarsa sümüklü veletlerin sıkıntılarını bu ağabeylerimizde vatan için, millet için, sakarya için beleşine çalışıyollar. karın tokluğuna. geçen abdülhey'le bizzat temaslarda bulundum. inan ol üç gündür kursağımızdan sıcak lokma geçmedi, aç bırakıyollar susuz yatırıyollar bizi. bi sendikamız olsaydı... bütün kapılar yüzümüze kapandı. memati ağbim dayanıklıdır gene. ya ben?... ben avurtları çökük adamım. nolur su, bi avuç su!" dedi. ben de baktım ki durum bu kadar vahim hemen yüzyılın iyilik hareketi deniz feneri derneğinin yöneticileriynen müzakere ettim durumu. dedim böyle böyle "çocuklar üç otuz paraya, insanlık dışı şartlar altında çalıştılor be more! set mi tuzla tersaneler bölgesi belli değil! bunnara iki kişilik yemek getirin. kurda da geyik etiyle yulaf ezmesi."