bugün

Hakem faciası sebebiyle 2-1 yeniliğimiz maç.
Ceza sahasının 1.5 metre dışında olan pozisyona penaltı vermişti totoş hakem.
Rivaldo'nun da korner bayrağında yapıkları ise, 7 falda oscara aday mega bir oç'luktu.
hey gidi günler.
daha yeni baba olmuştum.
oğlum 1 yaşını doldurmamıştı henüz.
maç öğlen saatlerine denk geliyordu.
yazlıktaydık, harika bir yaz günüydü.
dünya kupası nedir, katılmak nasıl bir şeydir bilmiyorduk.
sırf biz değil bizden önceki kuşaklar, babalarımız, dayılarımız, amcalarimız da bilmiyordu.
en son 1954 yılında katılmıştık bu organizasyona, sonra da bir daha hiç katılamamıştık.

1996'da ingiltere'de düzenlenen avrupa futbol şampiyonasına katılmıştık, ama ilk maçta akp milletvekili alpay özalan, hırvat forvet vlaoviç'i düşürmeyip gol yememize sebep olunca, ardından da sırasıyla portekiz ve danimarka'ya da yenilmiş tek bir gol atamadan daha grup aşamalarında turnuvaya veda etmiştik.

milli takımımız güçlüydü, ama tecrübesizdi...

sonra 2000 senesinde galatasaray uefa kupasını aldı.
ardından süper kupa geldi.

ve milli takımımız da 48 yıl aradan sonra dünya kupası biletini almıştı.

güney kore ve japonya'ya gidiyorduk, ama 1996 sendromunu atlatamamıştık.

ama biz çılgın türklerdik...

aslanlarımızı tarkan'ın "bir oluruz yolunda" şarkısıyla uğurlamıştık...
https://www.youtube.com/watch?v=EBwjmeDoE6A

"ay yıldızım at golünü coştur yine" diyordu tarkan...

ve 2002 dünya kupası c grubu açılış maçına çıkıyorduk, rakip dünyanın 1 numarası brezilya.
yer güney kore, ulsan şehri, tribünlerde 35 bin kişi.

rakip takımda cafu, roberto carlos, ronaldo, rivaldo, ronaldinho, kaka, klaberson, juninho gibi üst düzey futbolcular var.

ama bizim içimizde de "umut" var...

eski türkiye'de zaten en büyük zenginliğimiz umuttu...
herkesin bir umudu, hayalleri vardı. şimdi umut etme, hayal kurma gibi şeyler bile elinden alındı halkımızın...

neyse, işte o hepimizde olan umut yüzünden o gün türkiye'de sabah erkenden kalkılmış, ay yıldızlı formalar giyilmişti.
biz de komşularla toplandık, çamlık denilen bir kafe var, oraya gittik.

beklendiği gibi maça brezilya hızlı başladı.
ronaldo, rivaldo kalemize geliyor, bizim de yüreğimiz ağzımıza geliyordu her seferinde.

derken biz dengeyi kurduk iyi mi?
2-3 atak yaptık peşpeşe marcos'un koruduğu kaleye.
ama bu ataklardan belliydi ki topçularımız karşısındaki rakip brezilya olduğu için bir acayip ruh halindeydiler.

sonra ronaldo bir orta yaptı, rivaldo altıpas üzerinden kafayı vurdu.
ama kalede rüştü vardı.
rüştü inanılmaz bir kurtarış yapmış, adeta fitili ateşlemişti.

ardından rivaldo ceza sahası dışından yokladı. yine rüştü çıkardı.

sonra bir frikik, bu kez roberto carlos vurdu, yine rüştü kurtardı...

türkiye kolay teslim olmayacaktı...

brezilya her yolu deniyordu gol atmak için, rüştü ise dünya devine meydan okuyordu.
tabi bizim çocuklar da rüştü'nün bu gayretini boşa çıkarmak istemiyorlardı.

ilk yarı bitmek üzereydi, dünyanın 1 numarası brezilya'dan gol yememiştik.
dakika 45 +2 bir 30 saniye daha dayansak soyunma odasına 0-0 ile gideceğiz diye düşünüyorduk.

derken brezilya juninho ile kendi yarı sahasından çıkmak üzereyken, emre bir pres yaptı ve topu tugay'a kazandırdı.
tugay tek pasla topu yıldıray baştürk'e verdi, yıldıray topu alır almaz kendisine baskı yapan juninho'yu şık bir şekilde geçti ve yarım saniyeliğine kafasını kaldırıp sola baktı, brezilya ceza sahasının sol yanında kafası pırıl pırıl parlayan hasan şaş'ı gördü ve hiç düşünmeden müthiş bir pasla topu hasan şaş ile buluşturdu.

hasan şaş çaprazda marcos ile karşı karşıya kalmıştı, yerde bir kez seken topa allah ne verdiyse yapıştırdı.
top brezilya kalesinin sağ üstüne doğru yapışmış ve fileleri havalandırmıştı.

gol olmuştu, goooolllll....

hasan şaş'ın golü;
https://streamable.com/nnfwt7

ben o güne kadar filelerin hiç bu kadar güzel havalandığını görmemiştim...

ulsan'daki munsu stadı yıkılıyordu, binlerce kilometre uzaklıkta türkiye'de yer yerinden oynuyordu.
hakkari'den edirne'ye, sinop'tan mersin'e kadar tüm türkiye çıldırmıştı adeta...

48 yıl aradan sonra dünya kupasındaydık.
rakip brezilya'ydı ve 45 +2'de 1-0 öne geçmiştik.
bu inanılmaz bir şeydi...

ve düdük çaldı devre arası oldu.
65 milyon türk olarak hayatımızın en mutlu, en keyifli 15 dakikasını geçirecektik devre arasında...

ikinci yarı başlamıştı, brezilya ölümüne geliyordu, ronaldo'nun bir şutuna bülent çanakkale geçilmez diyerek karşı koymuş, golü önlemişti.

ama sonraki dakikalarda rivaldo'nun soldan yaptığı ortaya ronaldo'nun dokunmasına mani olamadık ve golü yedik. 1-1 olmuştu...olsundu...

golü bulan brezilya daha iştahlı saldırıyordu şimdi, ronaldo'nun bir plasesini rüştü harika bir planjonla çıkarmış, derin bir nefes aldırmıştı.

yalnız bir sorun vardı, ronaldo tehlikesini savuşturuyoruz, ardından rivaldo ile geliyorlar, hadi onu atlatıyoruz roberto carlosla geliyorlardı.
adamlarda cephane boldu...

dakika 87 olmuştu...bir puan da iyiydi başlangıç için.
derken 96'da vlaoviç'i düşürmeyen akp milletvekili alpay özalan sahneye çıktı luizao'yu düşürdü, poizsyon ceza sahası içi mi dışı mı diye düşünürken, hakem alpay'a kırmızı kartı verdi ve aleyhimize penaltı çaldı.
penaltıyı kullanan rivaldo topu filelerle buluşturdu. 2-1 mağluptuk artık...

beraberliği yakalamak için bu kez biz saldırmaya başlamıştık, ilhan mansız oyuna dahil olmuştu ve 89. dakikada sağ kanatta topla buluşup roberto carlos'a öyle bir çalım attı ki, roberto carlos'un ya futbol hayatı bitecek ya da ilhan'ı faul ile durduracaktı.
https://streamable.com/8icrgj

son düdük ile birlikte yenilmiştik ama mutluyduk, gururluyduk...
o maç yaptıklarımız, sergilediğimiz mücadele, gelecek maçlar için umut olmuştu.

ve başı dik bir şekilde mağlup olarak başladığımız turnuvayı 3. olarak tamamladık.

başımız dikti, zira sahada 65 milyon için mücadele eden her bir futbolcumuz sahaya ruhunu koymuştu.

3 haziran 2002 biz eski türkiyeliler için mağlup olup gururlandığımız bir gündü.
hiç unutmadık, unutmayacağız...

eklenti: 2002 dünya kupasından dönen milli takımımızı türk hava sahasına girişlerinde karşılayan türk hava kuvvetleri (atmaca filo) ve şenol güneş'in tarihe geçen sözleri;
"önemli olan neye sahip olduğumuz değil, kiminle paylaştığımızdır..."
https://streamable.com/36a6vr

#tarih
8. Sınıfa gidiyordum devamsızlıklar almış başını gitmişti güvercin uçurmaktan.
Ama dünya kupası bu boru mu hemen okuldan kaçıp bilardo salonunda yerimi almıştım.

Hayatımda ilk ve son kez bilardo masasına ayakkabı ile çıktım çünkü hasan gol atmıştı.

Bilardocu bile fark etmedi o hengamede masa üstünde tepindiği mi yoksa kötü şeyler olabilirdi.
ne güzel maçtı ya.

üniversitede öğrenciydik o ara, yazın o sıcağında sabahın 10 unda rakı içerek izlmiştik.

eğer o koreli serefsiz hakem olmasa yenerdik de biz bunları. o maçtan sonra rivaldo türk futbolseverler için bitmiştir. çirkin orospu cocugu.
istanbuldaydım, işyerindeydim, bir televizyon bulmuş arkadaşlar nasıl bulmuşlarsa, oradan ayakta seyretmiştim.
okulda öğlenci olmam hasebiyle ilk yarısını evde, ikinci yarısını okul müdürü önüne kurulan dev ekran tv'den izlediğim maçtır.
götlek pezevenk rivaldo! 83 milyonun ahı var üzerinde.
Arkadaşımla altılı ganyancıda izlediğim maçtır. Hasan Şaşlı, ilhan Mansızlı, Ümit Davalalı efsane kadromuzun gücünün zirvesinde olduğu günlerdi. Tam 19 yıl olmuş. Zaman ne kadar çabuk geçiyor.
Bende ilk okula gidiyordum o sıralar ama izlemiştim tüm dünya kupasını. Çok iyi ve gönülden oynamıştık be. Hatırlıyorum milli takım yenmek içn çıkmıştı maça. Ama karşımızda çok iyi belkide tarihin en güçlü milli takımı olan 2002 brezilya vardı. Ronaldo rivaldo ronaldinho emerson cafu.. başaramamıştık belki ama o kupada bizim kadar zorlayanda olmamıştı brezilyayı.
heyecandan bir an nasıl atılan gole sevineceğimizi bilemediğimiz maçtı. hasan şaş arka direkte golünü atınca türkiye' de yer yerinden oynamıştı.