bugün

türk siyasi tarihine geçmesi gereken seçim beyannamesidir. tarihi bir belgedir. siyaset okullarında ders olarak okutulmalıdır. noktasına virgülüne dokunmadan paylaşıyorum. daha sonrada üstad necip fazıl'ın bu seçim beyannamesine vermiş olduğu cevabı paylaşacağım.

"MHP'nin lideri Alparslan Türkeş, 1977 seçimi eşiğinde nefsinin ve partisinin hesabını şöylece vermek mevkiindedir:
1 - Alparaslan Türkeş, yatalak bir idareye karşı, fikirsiz bir hareket saydığı 1960 ihtilâline, başta, sırf bir fikir yönü vermek ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ihtilâli sömürmesine mâni olmak için katılmış fakat bu gidiş önlenemeyince uzak kalmış, Türk Milleti ve tarihinin ihtilâl kadrosuna biçtiği suçluluk dairesinin dışında kalmayı ve ibrasına nail olmayı şart bilmiştir.
2 - Alparslan Türkeş ve Parti'sinin dünya görüşü, ruhî muhtevaya bağlı milliyetçilik olarak metbûluğu (bağlı olunan) ruha ve tabiiliği milliyete veren bir anlayış içinde tek kelimeyle islâm imanıdır.
3 - Alparaslan Türkeş ve Partisi, milliyetçiliği, içi kevserle dolu bir kâse şeklinde görür, ana kıymeti kâsede değil, kevserde bulur ve o kevserin nûrunu ışıldattığı nispette kâseye değer verir.
4 - Alparslan Türkeş ve Partisi, bugün en keskin bunalımını yaşayan insanlığa yol gösterici istikamet oklarını, Kâinatın Efendisi'nce getirilmiş ruh ve ahlâk ölçüleri olarak ilân eder ve tasarılarını, hasretlerini, her şeyini bu inanç mihrakında toplar.
5 - Dostluk ve düşmanlık kutuplarımızı tâyinde kıstaslarımız şudur ki: Ferd, zümre, sınıf ve makam olarak her kim ve her ne olursa olsun, Hakk'ın düşmanları düşmanımız, Hakk'ın dostları dostumuzdur.

Türk Milletinin maruz bulunduğu derin bunalımın tarihî gelişmesi bakımından yöneticilerin Türk Milletinin dert ve ızdıraplarının sebeplerini teşhis edemediklerini, tedbir ve çarelerde revizyona tabi tutamadıklarını ve taklitçi kaldıklarını görüyoruz.
Türk'ün ruh köküne inmeyen ve bağlanmayan her tedbirin temelsiz kalacağı inancındayız.

1977 seçimlerinin eşiğinde, başta milliyetçi, mukaddesatçı Türk gençliği bulunmak üzere, Alparslan Türkeş ve Partisinin hüviyeti bu satırların ifade ettiği derin mânalardan ibarettir."

ALPARSLAN TÜRKEŞ
MHP GENEL BAŞKANI
üstad necip fazıl'ın cevap verdiği seçim beyannamesidir. üstadın kaleminden onlarca kez okunmaya değer. yine noktasına virgülüne dokunmadan paylaşıyorum.

BEYANNAME

M.H.P. Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in "Türk Milletine Beyannamesi"ni okudum.
Pılı-pırtı odalarının raflarında dizili, kapağı arkasına devrik ve içi boş, hattâ süprüntü dolu teneke konserve kutuları halindeki partiler arasında, bugünden itibaren MHP, nazarımda bambaşka bir mâna ve hüviyet sahibidir. Onu, müslümanlık ve Türklüğün gerçek hakkını vermeye namzet bir topluluk olarak anıyor ve canımın içinden selâmlıyorum.
Bu beyanname, tâ Cava'daki mü'minle Amerika'daki zenci müslümana kadar bütün islâm âlemini ihtizaza getirecek ve oluş dâvasını temellendirecek kıymette tarihî bir hâdisedir. ideal yumağımızın her lifini içinde saklayan bir tohum... islâm âleminin Türkiye'den beklediği zuhur ve tecellinin tohumu...

Türkeş beyannamesinde dört ana esası, bir binanın dört direği halinde vazetmektedir:
1 - 1960 gece baskınının sorumluları arasında değildir.
2 - Posa ve kabuk milliyetçiliğinden uzak ve ruhî muhtevâya tâbi mânada milliyetçidir.
3 - Başını dayadığı tek ruhî muhtevâ, yine tek kelimeyle ve bütün ölçüleriyle iSLÂM'dır.
4 - Son 150 yıllık taklit devremizin bütün sahtekârlıklarını tezgâhlayacak ve gerçek oluşu billûrlaştıracak bir tarih (revizyon)una taliptir.

Ne Mebus, ne Senatör, ne Bakan, ne şu, ne bu !.. Allah'ın bana biçtiği manevî makam ve memuriyeti bunlardan hiçbiri tercüme edemez. Bu bakımdan en canhıraş ihlâs ve hasbîlik kürsüsünden haykırıyorum: 40 yıllık mücadele ve yepyeni bir gençlik inşası hayatımda, bugün, bu beyannameden, bu beyannamenin sahibine ve partisine taktığı şeref ve mesuliyet bâzubendinden sonra, artık, emin olmaya yakın bir ümid nefesi alabilirim.
150 yıldır hergün biraz daha artıcı bir hasretle kurtarıcısını bekleyen Türk Milletine "beklediğin geliyor!" müjdesini vermenin ilk ümid günü bu tarihî ândır.

"Emin olmaya yakın ümid" ışığının çaktığını gördüğüme ve bu ışığı nice defa hayâl edip de karanlıklara düştüğüme göre, bundan böyle yeni inkisarlara tahammülü kalmıyan yanık yüreğimi, dâva yolunda en küçük istikamet hatasına razı olmaz bir hassasiyetle bu beyannamenin halkaladığı sıcak avuçlara bırakıyor ve 40 yıllık emeğimin semeresini bu çevrenin aksiyoncu ruhundan bekliyor ve istiyorum!

içi alev alev müslüman, dışı pırıl pırıl Türk ve içi dışına hâkim, dışı içine köle, yeni Türk neslinin maya çanağı olmak ehliyeti hangi topluluktaysa ben oradayım.
Allah'ın inayeti ve Resûlünün ruhaniyeti bu yoldakilerin üzerinde olsun!..

Necip FAZIL
özü yaşasın faşizm, kürtleri asacam ermenileri kesecemdir.
Efendim okuyunca son derece şaşırıp birkaç tespit yapmak zorunda kaldığım beyannamedir.

1- Nitekim 60 ihtilaline sadece şu sebeple katılmış bir adama tutup da darbe beyannamesini okutturmazlar. Her devrim ilk önce kendi yönetim kadrosunu yer, Türkeş de bunun bir kurbanıdır. Menderes'in kanı benim ellerime de bulaştı diyerek halkın karşısına çıkamazdı sonuçta.

2- Hocam senin şu yukarıda tanımladığın nasıl bir milliyetçiliktir ben anlayamadım. Şu cümlelerin çeyreğini söylemeyen erbakan irticacı ve şeriatçı damgası yemişken, yine onun biraz daha ılıman versiyonu tayyip dinci, arapçı ve cemaatçi ilan edilmişken siz buna milliyetçilik demişsiniz. Benim okuduklarımı siz de okuduysanız, yukarıdakinin bu ülkenin gördüğü en dinci beyannamelerden biri olduğunu fark edebilirsiniz.

3- Hocam milliyetçilik dediğimiz şey bir öteki ile var olmuştur. Senin yukarıda verdiğin tanıma göre biz neye göre ayrılıyoruz ve kimi nasıl öteki olarak görüyoruz. Türk olmaya göre mi? Müslüman olmaya göre mi? yoksa türk ya da müslüman olmaya göre mi? Bunlardan birincisi ırkçılığa girer ve dinle uyuşmaz, ikincisi zaten milliyetçilik değil ümmetçilik olur ve üçüncüsü ise bugün akp'nin alenen benimsediği politikadır ki bugün çok fazla eleştirilmektedir.

4- Velhasıl bu beyanname dönemin şartlarına göre en fazla oyu nasıl alırız sorusu sonucunda ortaya çıkmış bir beyannamedir. Tutmamasının sebebi din ve milliyetçiliğin ikisinin de kolay radikalleşmeye açık kavramlar olarak birlikte yaşayamamasından kaynaklanmaktadır. Nitekim bir müddet sonra ayrılık yaşanmış, dinci ve ırkçı ekip ayrılmıştır. Zaten islama göre de bu mümkün değildir. Halkımız da bunu görmüş ve %18'den fazla oy vermemiştir.

Edit: imla
şaşılacak değil bence olması gereken milliyetçilik tanımı yapılan beyannamedir. aprincur tigin, sevgili dostum hoşgörüne sığınarak sıraladığın maddeleri cevaplamak isterim.

1- 60 ihtilali başlı başına tek bi konu olarak değerlendirmemiz lazım. lakin türkeşihtilalin amacının kötü olduğunu ve zaten türk siyasi tarihine büyük darbe vuracağını iyi bilir. kendisi gibi düşündüğünü varsaydığı arkadaşlarıyla yola çıkar. engelleyebileceğini düşünür. ve engellemekten ziyade bi fikir hareketi yapabileceğini düşünür. hesaplar bazı sebeplerden dolayı tutmaz o başka tartışma konusu inşallah bugün anlatırım.

2- değerli kardeşim. benim tanımladığım milliyetçilik tam manasıyla rahmetli başbuğumuzun tanımladığı milliyetçilik. senelerce biz ülkücülere kafatascı,imansız gibi mesnetsiz iddialar yapıştırıldı. ülkücü hareket başlangıç itibarı ile tamamen türkçü bi hareketti doğrudur. daha sonra dönemin şartları içerisinde islamıda ele alan ve yaşayan bi hareket haline girmiştir. buda doğaldır çünkü savaş ortamı vardır. müslüman bi ülkede milli bi hareket başlar ise ve buna birde savaş durumu eklenmiş ise islamdan bağımsız bi mücadele düşünülemez.

3- değerli kardeşim. senin için ötekiden kasıt nedir orasını bilemem. benim için ötekiden kasıt inanmayan (iman anlamında) ve bununla birlikte inanmayışını türk milletinin değerlerinden uzak bir şekilde yabancı kaynaklı,kendi özdeğerlerini hiçe sayan ve hakaret eder bir biçimde savunanlardır. ve ülkücülerin mücadelesi hem iman hemde türk milletinin değerleriyle örtüşmeyen,yabancı hayranlığıyla yanıp tutuşanlar ile olmuştur. o süreci düşündüğün zaman karşımızda "rus askerine selam dur,türk askerini vur"
diyenlerledir. duvarlarda mustafa kemal'ler yerine lenin'in stalin'in posterleri vardı. başbuğu'un söylemlerini birazda bu açıdan bakarak değerlendirmeliyiz. günümüz akp si ve şerbakanla bu durumlardan dolayı alakası yoktur. şerbakan dediğimiz adam ébize oy vermeyen patates dinindendir" diyerek bu ülkeden oy aldı. ama imamhatipleri kendisi kapattı. tayyip'in yaptıklarını söylemiyorum bile.

4- sevgili dostum. dediğin gibi olmamıştır. o seçimlerde mhp başarılı olamamıştır. ve bu beyanname trt ve o dönem ki görsel basın tarafından hiç yayınlanmamıştır. sadece milliyetçi yayın yapan dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır. kitlesel olamamıştır. zaten kitlesel olsaydı senin tezin doğru çıkardı ve türkeş tek başına iktidar olurdu.