bugün

yeni albümleri heligoland için bu sene de istanbul'a uğrayacaklar. geçen sefer kaçırmıştım, bu kez kuruçeşme'de olacağım.
ülkemize şu ana kadar gelecek sanatcılar arasından bob dylan ile en heyecanlı konserdir.
ilgilenen varsa cok ucuza bılet verdiğim konserdır.

normalde 1 bilet 77 lira.

ben diyorumki, eğer tek kisi isterse 1 bilet 50 -
ıkı kısı ısterse 2 bilet 100 lira... ılgılenen bana ulasabılır.
şu an kuruçeşme'de olamayan hayranların fena canını yakan konser. yeni bir albümle, hele ki daha önce bir massive attack görülmemişse kaçırılmaz bir fırsattı. ama kaçırılıyor. oluyor böyle şeyler.
Para kazanabiliyor olduğuma ve elimin ayağımın tutuyor olduğuna binlerce kez şükrettiren konser olmuştur. Zira bu konser asla kaçırılmayacak cinstendi. Özellikle Boğaz'ın muhteşem manzarası ve havası da konsere eklenince muhteşem sıfatı bu konsere cuk oturan tek sıfat oluyor. Bilhassa Angel kopuş anıydı. Coştular, coşturdular. Tek kelimeyle helal olsun.
that was orgasmic demiş bi abla konser için ki gerçekten öyleydi. herkesin kafası güzel, herkes kendi halinde olduğu yerde sallanıyordu. ışık gösterileri ve sahnenin arkasından geçen yazılar kafayı yükseltiyor, milletin kafası yükseldikçe yazılar hızlanıyor sonunda algınızdaki seçiciliğe göre bi kaç kelimeyi seçebileceğiniz cinsten oluyordu. anlatılmıyor yaşanıyordu. çok kısa sürdü 24 saat aralıksız çalmaya da gelin bu ülkeye.
sahne önünde cem yılmazla beraber izlemek ayrı bir keyifti muhteşem bir konserdi kısa geldi biraz fakat paha piçilemez cinstendi ayrıca 2.000.000.00 $ a çanta fiyatı olduğunu da bana öğrettiler. katılamayanlar çok şey kaçırdı.
Aslında gün pek de iyi başlamamıştı tarafımdan. Sabahın köründe kalkıp saat 9'daki derse gidip, 3 saat ders gördükten sonra odaya gelip duş aldıktan sonra ODTÜ- Kızılay dolmuşuna binip Dışişleri Bakanlığı'nın orada inmeme kadar her şey kötüydü. Orada aslında en kötü şey bekliyordu, 1 hafta boyunca ablamın arabasını kullanmıştım ve 50.000 km de olan araba nedense ben kullandığımda ilk iki viteste ses çıkarmasıydı. Neyse servise bırakılan araba, karum önünden binilen diğer araba ile yola çıkıldı. Araba daha önce türkiye'de görmediğim bir araçtı*, bildiğin 7 kişilikti olm. Yol boyunca sanki kamilkoç rahat hatta gidiyormuş gibi hissettim. Yolculuğun en ilginç iki kısmı motorun depodaki son benzin damlalarını emdiği sırada bir sonraki benzin istasyonu 28 km sonra demesiyle yaşadığımız o heyecan ve köprü trafiğinde yanımızdaki gurbetçi aileye gülüyormuşuz gibi gözükmemizdi. Köprü trafiğine girdiğimizde arkadaki 3 kişi sandviç yiyorlardı * ve ekmeğin etkisiyle kahkahalarla gülüyordu ve öndeki ben ve ablam da onlara bakıp gülüyorduk bu sırada ablamın sol şerit ilerliyor lan çat diye dalayım hareketine yandaki gurbetçi aileden babanın kornaya basmasıyla hepimizin onlara bakıp gülmesi günün komik 2. olaylarından biriydi. Saat 19:45 gibi içeri girmiştik, biraların kağıt bardakta verilmesinden dolayı köpürmesinden oluşan tatsızlığından dolayı 6 lira olan 33lük bira fiyatı bana koydu ama bana mısın demeyip 6 tane de içtim, Matilda'yı dinledikten sonra onlar çıktı sahneye. Sanki hayat bitti benim için orada, her şarkılarında ayrı bir havaya girip ayrı bir şekilde dans edip, ayrı bir şekilde eşlik ediyordum. Arkadaki led ekranda yazan küçük yazıları bozuk olan gözümden dolayı göremesem de * her yazıda sanki okuyormuşcasına daha da bir zevk aldım. Sonra koca koca puntolarla türkçe cümleler geldi, her slogan ya da yazıda daha da bir sevinç duydum, şarkıya daha da bir içtenlikte bağlanıp söyledim, en güzel sloganı yazdıklarında ki kendisi youtube yasaklar krallığı idi. Bazen sahneyi izleyemedim sırf arkadaki yazılardan dolayı. Dipnot olarak da türk magazini ile taşak geçmeleri ise gülmemizi sağladı.

Konserde başka dikkat çeken bir nokta ise çok rahat izledim, itme kakma yoktu. Sadece 2-3 insan geçerken üzerime bira döktüler ama o da makul karşılanabilir bir şeydi sonuçta sonishpere gördük... Elimi kolumu sallayarak önlere kadar ilerledim. Hayal kırıklığım ise live with meyi çalmamaları idi. Konserde atlas air, angel ve mazzaine şarkıları daha da güzel gözüktü gözüme, hep bir ağızdan eşlik ettik. Diğer bir hayal kırıklığım ise kendimden kaynaklandı, 00:20 Ankara otobüsüne yetişmek için erken çıkmamız gerekiyordu ve son şarkıyı dinleyemedim.*
Çıkınca olay başladı aslında, durmayan taksiler, durduğu halde sizi almayan taksiler derken aha otobüsü kaçırıyoruz falan naralarımız arasında ablamın bir taksiciden rica etmesi ile alibeyköy'e gidebildik. Keşke daha uzun kalabilseydik, ama herşeye rağmen bu senenin en iyi konseriydi, festival olarak tabiki sonishpere.

Playlist ise;

united snakes
babel
rising son
girl i love you
psyche
futureproof
invade me
teardrop
mezzazine
angel
safe from harm
inertia creeps

splitting the atom
unfinished
atlas air
karmacoma

dipnot: Aracı fulya'da bıraktık, haftasonu faithless konseri ve boğazı geçme yarışı için, tutarsız yazı olmuş diyebilecek arkadaşlar için bu bilgi.
böyle hakkında, sayfalarcana sayfalarcana, bütün dünya duysun i love you robert tarzında şeyler yazasım var. tabi konsere gideli yaklaşık 1 yıl olmuş, daha ben yeni yazıyorum ama olsun. çok mühim değil, bana kırılmazlar diye umuyorum.