bugün
- ahmet hamdi çamlı10
- grok'un küfür etmeye başlaması21
- günün sözü8
- judas'ın yaşı11
- yapay zekaya erişim engeli kararı alınması11
- 8 temmuz 2025 sözcü tv'nin karartılması16
- claudia s cloud10
- bu hangi oyundan11
- temmuz emekli memur çalışan maaş indirimi8
- arkadaşlar burçlara inanan biri bakabilir mi8
- özgür özel24
- arkadaşlar moderatör oluyorum10
- true nickli yazar19
- toksik yazarlar9
- ahmet hamdi çamlı'nın cumhuriyet tweeti10
- siktir orospu afedersin15
- heykeller ne işe yarıyor sorunsalı25
- türk milleti15
- türklerin medeniyete katkıları9
- haysenin1215
- mehmet boynukalın'ın belediyelere operasyon tweeti12
- akpnin elinden dini alın geriye ne kalır20
- ülkenin dingonun ahırına dönmesi12
- gocu'ya sarma sarmak15
- toprağın üzerinde yalın ayak yürümek8
- su paralarıyla togg alan yönetici8
- sözlükten bi şey olmaz11
- nihat genç8
- yazarların imza yemekleri10
- yazarların favori yazarları8
- yazarların favori sabunu9
- ak parti'nin genel müdürüne çuvalla 95 milyon tl12
- anın görüntüsü12
- yandaş medya ahlaksızlığı8
- müsiad başkanının dolar yükselmeli demesi8
- bir akpli bir chpli bir mhpli bara gitmiş9
- düşün ki o bunu okuyor9
- sözlük kapalıyken merak ettiğiniz yazarlar18
- tezsiz yüksek lisans10
- selinsu için buluşup dövüşen erkekler9
- ölümden sonrası yoksa neden yaşıyoruz sorunsalı10
- israile askeri malzeme götüren gemi mersine geldi10
- dolar 40 lira13
- bahçeli'nin duruşmalar tv den yayınlansın çağrısı10
- uzun sakal sarık cübbe12
- seni yüzde 29 ile orada oturtmam25
- akp ve mhp belediyeleri8
- bu hangi diziden8
- sokak ortasında dondurma yalayan erkek10
- en son ne içtiniz11


entry'ler (109)
" - (...) Hakikat-i Ferdiyye, Ferdin Hakikati… Allah’ın “Sen olmasan, sen olmasan âlemi yaratmazdım!" buyurduğu, tek tek bütün insanlardaki “varlık” ve “oluş”, “sebep” ve “netice”, “baş” ve “son”, “süreklilik” ve “süreksizlik” ve bütün bunları toplayan “ân –hâl” in de içinde olduğu tek “ân –hâl” in ”sırra ilişik” liğindeki mihrak O; mânâlar âleminin cevabı burada; yoksa ölçü yok… Topyekün insanlığın Allah’a giden yoldaki kemâl ufku O… işte bütün işlerin “neye göre”si, “nasıl”ı, “ölçü ne”sinin cevabı burada; yoksa ölçü yok… Zaman ölçüsü, medeniyet ölçüsü, iş ölçüsü, kurtuluş ölçüsü, hakikat ve hürriyet ölçüsü, gaye, hedef, araç, her şeyin ölçüsü… Doğruyu mu istiyorsun? Allah ile Resulünün bildirdiği… Güzeli mi istiyorsun? Allah ile Resulünün gösterdiği… iyiyi mi istiyorsun? Allah ile Resulünün öğrettiği!"
s. mirzabeyoğlu - hikemiyat
s. mirzabeyoğlu - hikemiyat
Dedi:
Allah’ı bilmek, kalbin hayatıdır; cehle karşı ilim, karanlığa karşı gözün nuru…
n.f.k - veliler ordusundan 333
Allah’ı bilmek, kalbin hayatıdır; cehle karşı ilim, karanlığa karşı gözün nuru…
n.f.k - veliler ordusundan 333
"Kimsede yasaklamaya cesaret yok. Mukaddes dâva yürüyor."
n.f.k
n.f.k
Sahiden bir borç yığını ve dev bir cüssenin esiri bir zerreden gayrı bir şey değil miyiz?
s.m / hikemiyât
s.m / hikemiyât
-(...) Efendim ahmaklıkları belirtilince de, Müslüman Müslümanı kötülemez diyorlar, bu düşmanların işine yararmış, hemen söyleyeyim, üzerine sinek konacak diye yarayı deşmemezlik edemem...
Üstelik bunların islâm'a verdikleri zarar karşısında, küfrü açık olanların hali zemzemle yıkanmış gibi kalır...
Abdülhakim Arvasi hz. ifadesiyle söyleyeyim:
"DiNi iÇTEN YIKAN KAFiR" bundan oldukça pay sahibiler..."
salih mirzabeyoğlu - hikemiyat
görsel
Üstelik bunların islâm'a verdikleri zarar karşısında, küfrü açık olanların hali zemzemle yıkanmış gibi kalır...
Abdülhakim Arvasi hz. ifadesiyle söyleyeyim:
"DiNi iÇTEN YIKAN KAFiR" bundan oldukça pay sahibiler..."
salih mirzabeyoğlu - hikemiyat
görsel
Bedîüzzaman'ı üsera kampına götürürler. Burada şu şekilde şâyan-ı takdir bir hâdise cereyan eder. Şöyle ki:
Bir gün Rus Başkumandanı esirleri teftişe gelir. Teftiş esnasında, Bedîüzzaman Kumandana selâm vermez ve yerinden kalkmaz. Kumandan kızar, belki tanımamıştır diyerek tekrar önünden geçtiği zaman yine yerinden kalkmayınca, Kumandan tercüman vasıtasıyla der:
— Beni herhalde tanımadılar?
Bedîüzzaman:
— Tanıyorum, Nikola Nikolaviç'tir.
Kumandan:
— Şu halde Rus ordusuna, dolayısıyla Rus Çarına hakaret ediyorlar.
Bedîüzzaman:
— Hakaret etmedim. Ben bir Müslüman âlimiyim. imanlı bir kimse Cenab-ı Hakk'ı tanımayan bir adamdan üstündür. Binaenaleyh ben sana kıyam etmem, der.
Bunun üzerine Bedîüzzaman divan-ı harbe verilir. Birkaç zabit arkadaşı, hemen özür dileyerek vahim neticenin önlenmesine çalışmasını istirham ederler.
Fakat Bedîüzzaman:
— Bunların idam kararı, benim ebedî âleme seyahat etmem için bir pasaport hükmündedir, deyip kemal-i izzet ve şecaatle hiç ehemmiyet vermez.
Nihayet idamına karar verilir. Hüküm infaz edileceği vakit, namaz kılmak için müsaade ister; vazife-i diniyesini ifadan sonra, atılacak kurşunlara göğsünü gereceğini beyan eder. Tam bu esnada, namazını eda ederken, Rus Kumandanı gelerek Bedîüzzaman'dan özür dileyip:
— "O hareketinizin, mukaddesatınıza olan bağlılıktan ileri geldiğine kanaat getirdim, rica ederim, beni affediniz." diyerek verilen idam hükmünü geri aldırır.
Bedîüzzaman, iki buçuk sene kadar Sibirya taraflarında esarette kalır. Bütün hayatını, fîsebilillah Kur'an'a, islâmiyet'e, sünnet-i seniyenin ihyasına hasr ve vakfeden bu fedakâr-ı islâm, buralarda da kat'iyen boş durmaz. içerisinde bulunduğu muhiti tenvir ve irşad için çalışır. Bu müddet içinde kendisiyle beraber esarette bulunan zabitlere dersler veriyordu.
Bir gün, doksan zabit arkadaşına ders verdiği sırada, bir Rus kumandanı gelir. "Siyasî ders veriyor." diye dersine mani olursa da faaliyetinin dinî, ilmî, içtimaî olduğunu öğrenince serbest bıraktırır.
(Tarihçe-i Hayat 112-113.sh - Risale-i Nur)
Bir gün Rus Başkumandanı esirleri teftişe gelir. Teftiş esnasında, Bedîüzzaman Kumandana selâm vermez ve yerinden kalkmaz. Kumandan kızar, belki tanımamıştır diyerek tekrar önünden geçtiği zaman yine yerinden kalkmayınca, Kumandan tercüman vasıtasıyla der:
— Beni herhalde tanımadılar?
Bedîüzzaman:
— Tanıyorum, Nikola Nikolaviç'tir.
Kumandan:
— Şu halde Rus ordusuna, dolayısıyla Rus Çarına hakaret ediyorlar.
Bedîüzzaman:
— Hakaret etmedim. Ben bir Müslüman âlimiyim. imanlı bir kimse Cenab-ı Hakk'ı tanımayan bir adamdan üstündür. Binaenaleyh ben sana kıyam etmem, der.
Bunun üzerine Bedîüzzaman divan-ı harbe verilir. Birkaç zabit arkadaşı, hemen özür dileyerek vahim neticenin önlenmesine çalışmasını istirham ederler.
Fakat Bedîüzzaman:
— Bunların idam kararı, benim ebedî âleme seyahat etmem için bir pasaport hükmündedir, deyip kemal-i izzet ve şecaatle hiç ehemmiyet vermez.
Nihayet idamına karar verilir. Hüküm infaz edileceği vakit, namaz kılmak için müsaade ister; vazife-i diniyesini ifadan sonra, atılacak kurşunlara göğsünü gereceğini beyan eder. Tam bu esnada, namazını eda ederken, Rus Kumandanı gelerek Bedîüzzaman'dan özür dileyip:
— "O hareketinizin, mukaddesatınıza olan bağlılıktan ileri geldiğine kanaat getirdim, rica ederim, beni affediniz." diyerek verilen idam hükmünü geri aldırır.
Bedîüzzaman, iki buçuk sene kadar Sibirya taraflarında esarette kalır. Bütün hayatını, fîsebilillah Kur'an'a, islâmiyet'e, sünnet-i seniyenin ihyasına hasr ve vakfeden bu fedakâr-ı islâm, buralarda da kat'iyen boş durmaz. içerisinde bulunduğu muhiti tenvir ve irşad için çalışır. Bu müddet içinde kendisiyle beraber esarette bulunan zabitlere dersler veriyordu.
Bir gün, doksan zabit arkadaşına ders verdiği sırada, bir Rus kumandanı gelir. "Siyasî ders veriyor." diye dersine mani olursa da faaliyetinin dinî, ilmî, içtimaî olduğunu öğrenince serbest bıraktırır.
(Tarihçe-i Hayat 112-113.sh - Risale-i Nur)
mücerret ve mukaddes emânetin padişâhı olmaktansa batının kölesi olan yeni yetme soykırımcı türklerin, atâlarına karşı attıkları bir iftirâdır.
insanı fare kafasından ayıran tek mesele mücerret fikir istidâdı ve dil meselesidir. insân, psikoloji ve duygu ile hareket-hissikablelvukû ile hareket etmez. yeni yetme türkler ise kaygı ve bilumûm zân ile hareket eden zavallılardır.
fare kafalı beyinsizler!...
insanı fare kafasından ayıran tek mesele mücerret fikir istidâdı ve dil meselesidir. insân, psikoloji ve duygu ile hareket-hissikablelvukû ile hareket etmez. yeni yetme türkler ise kaygı ve bilumûm zân ile hareket eden zavallılardır.
fare kafalı beyinsizler!...
sûretin manâ ifâde etmediği bir hâl aldı sözlük. mesele kendi gözünden görmek değil, sevgilinin gözüyle görmek derler.. o mesele.
"adam tanımak, surat tanımak değil."
evvelde insânlar hubb-u muhâbbet eşliğinde konuşur, mülahâza ederdi.. eski hâle dönmesi dileğiyle.
"adam tanımak, surat tanımak değil."
evvelde insânlar hubb-u muhâbbet eşliğinde konuşur, mülahâza ederdi.. eski hâle dönmesi dileğiyle.
aptallığın ve ahmaklığın sınırı yok..
"ilim, insanın cehlini alır, ahmaklığını değil.."
spiritüalizmmiş, büyüymüş.. peh. boku bokuna yaşıyormuş, boku bokuna ölmüş.
"şimdi fikir diyorlar bildikleri samana
yükseldik zannediyorlar, alçaldıkça tabana.."
tahsille ahmaklığın geçmediğini de tekrar görmüş olduk ama
baksa ne? gören göz olmadıktan sonra.. bizler zaten güneşe evet, ışığa hayır dediğimizden bu ışığın nimetini de güneşin kaynağından değil de güneşten biliriz... bunu böyle bilen halkta, bu tahsilsiz y*vşakların peşinde ömür çürütür.
vesselam.
"ilim, insanın cehlini alır, ahmaklığını değil.."
spiritüalizmmiş, büyüymüş.. peh. boku bokuna yaşıyormuş, boku bokuna ölmüş.
"şimdi fikir diyorlar bildikleri samana
yükseldik zannediyorlar, alçaldıkça tabana.."
tahsille ahmaklığın geçmediğini de tekrar görmüş olduk ama
baksa ne? gören göz olmadıktan sonra.. bizler zaten güneşe evet, ışığa hayır dediğimizden bu ışığın nimetini de güneşin kaynağından değil de güneşten biliriz... bunu böyle bilen halkta, bu tahsilsiz y*vşakların peşinde ömür çürütür.
vesselam.
katli islâmen vacibtir.
"işte bu hakîkat noktasında, îmâna karşı gelen kâfirlerin ve münkirlerin kesretinin ve zâhiren çokluğunun kıymeti yoktur. Ve mü’minin yakînine ve îmânına hiç tereddüd vermemek lâzım iken; bu asırda Avrupa feylesoflarının nefy ve inkârları, bir kısım bedbaht meftûnlarına tereddüd verip yakînlerini izâle ve saâdet-i ebediyelerini mahvetmiş. Ve insandan her günde otuz bin adama isâbet eden ölümü, mevt ve eceli bir terhîs mânâsından çıkarıp îdâm-ı ebedî sûretine çevirmiş. Kapısı kapanmayan kabir, dâimâ îdâmını o münkire ihtâr etmekle lezzetli hayâtını elîm elemlerle zehirliyor. işte, îmân ne kadar büyük bir ni‘met ve hayâtın hayâtı olduğunu anla!..."
şualar
"işte bu hakîkat noktasında, îmâna karşı gelen kâfirlerin ve münkirlerin kesretinin ve zâhiren çokluğunun kıymeti yoktur. Ve mü’minin yakînine ve îmânına hiç tereddüd vermemek lâzım iken; bu asırda Avrupa feylesoflarının nefy ve inkârları, bir kısım bedbaht meftûnlarına tereddüd verip yakînlerini izâle ve saâdet-i ebediyelerini mahvetmiş. Ve insandan her günde otuz bin adama isâbet eden ölümü, mevt ve eceli bir terhîs mânâsından çıkarıp îdâm-ı ebedî sûretine çevirmiş. Kapısı kapanmayan kabir, dâimâ îdâmını o münkire ihtâr etmekle lezzetli hayâtını elîm elemlerle zehirliyor. işte, îmân ne kadar büyük bir ni‘met ve hayâtın hayâtı olduğunu anla!..."
şualar
aptal bir kukla oyunundan ibaret olan siyasete kafa yormadığımızdan!...
"korsanlığı organize hale getirdiler, adına da siyaset diyorlar şimdi..."
s.m
"korsanlığı organize hale getirdiler, adına da siyaset diyorlar şimdi..."
s.m
insan yaşlandıkça beklemesini öğreniyor...
salih mirzabeyoğlu
salih mirzabeyoğlu
Marîz bir asrın, hasta bir unsurun, alîl bir uzvun reçetesi; ittiba-ı Kur'an'dır.
bediüzzaman said nursi / mektubat
bediüzzaman said nursi / mektubat
(...)
iki tip tanıyorum, bu devrin utanmazı;
Biri dinde hokkabaz, biri küfür cambazı
n.f.k
iki tip tanıyorum, bu devrin utanmazı;
Biri dinde hokkabaz, biri küfür cambazı
n.f.k
(...)
Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin!
iş Allaha geldi mi, gücün yok, sendelersin!
n.f.k
Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin!
iş Allaha geldi mi, gücün yok, sendelersin!
n.f.k
- (kalb kör olduktan sonra, gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur.)
s.m / kökler
s.m / kökler
görüyorsun ya - kendine bile mihraksız
askıdasın sen
s.m
askıdasın sen
s.m
Görünüşümüz iyi ise olduğumuzdan, göründüğümüz gibi yapsın Allah.
Olduğumuz iyi ise görünüşümüzden, imkan halk etsin Allah.
s.m / damlaya damlaya
Olduğumuz iyi ise görünüşümüzden, imkan halk etsin Allah.
s.m / damlaya damlaya
Aşka dair kelimeleri hayvan bile anlar da, hissiz insan anlamaz.
s.m / müjdelerin müjdesi
s.m / müjdelerin müjdesi
sevmek tükenmektir sevdiğinde
sevdiğinde var olmak
sevilen olmak isteriz
ya Hayy!
s.m / münşeat
sevdiğinde var olmak
sevilen olmak isteriz
ya Hayy!
s.m / münşeat