bugün

entry'ler (131)

estetik ameliyat olan kişiyi ziyaret etmek

Bu neymiş lan?

Varmış böyle bir şey. ben de bugün öğrendim. Üzerine çok kafa yordum ama şimdi ne desem boş.

2 Şubat 2018 tarihinde akşam saatlerinde istanbul Anadolu yakasında gerçekleştirme fırsatı bulacağım efsane eylem. Bu deneyimi benimle birlikte paylaşmak isteyen olursa yeşillendirebilirsiniz, seve seve konum atarım.

peugeot

Peugeot ile ilgili sağda solda bilip bilmeden ortaya atılan "fransız arabası çöptür" den başlayıp, "peugeot alınır mı abi yau?" ya varan saçma yorumlar mevcut. Ben bu konuyu epey bir araştırdım. Nereden başladığını, kimin çıkardığını, neden böyle denildiğini vs. Şuraya pisleyeceğim affınıza sığınarak.

Peugeot sözlükte de yazıldığı üzere, çok çok eski bir şirket. ilk otomobil üreticilerinden. otomobilden önce de at arabası falan üretmişler hatta. çekirdekten yetişmiştir yani bu aslan.

bir başkasının bahsettiği gibi, efsane iyi olan modelleri vardır. 505 mesela, 206 ve 406 da onlardandır. keza efsane kötü olan modelleri de vardır. 307 mesela. O hakikaten çok kötüdür ve Peugeot'nun her yerde konuşulan kötülüğünün de sebebi bu modeldir biraz. patlayanı, su alanı, götü toplayamayanı vs. her pisliği var bu modelin. Marka da o süreçleri çok kötü yönetmiş, bir türlü "taam, taam iade edin o zaman hadi, topluyorum hepsini" dememiş. Halbuki toplasa 1000 tane araçta sorun ya çıkar ya çıkmazdı. Adamlar bu arabadan milyonlarca sattılar oysa.

Neyse...

Gelelim bu dedikoduların özüne. bak kardeşim, Peugeot avrupanın en çok satılan otomobil markasıdır. Öyledir, ister inanın ister inanmayın. Arabaları Fransanın kırsalındaki bozuk yollara da dayanıklı olacak şekilde yapılmıştır. Oralardaki yollar da hani epey kötüdür, bilen bilir. Şehirlerdeki arnavut kaldırımı benzeri taş yollara göre yapılmıştır. Bunlara dayanabilen arabadır yani Peugeot. Fakat bu aslan parçası kariyerinin bir noktasında "ulan biz niye ABD'ye gitmios?" diye bir düşünmüşler ve oraya da bir el atmaya karar vermişler. Ama ABD pazarı, regülasyonları vs avrupadan çok başka olduğundan, bu adamlar orada bir türlü tutunamamışlar. Hatta o efsane 505 modeli de bu dönemde yapılmış.

Peugeot ABD'de neyi yapamamış bilio musunuz? ABD'liler büyük motorlu, büyük arabalar isterler. Aldıkları arabalar ömürlük olsun isterler, öyle 5 yıl'da bir araba değiştirme fikri onların çok benimsediği bir şey değildir keza, çok uzun yollar yaparlar. Çünkü örneğin Newyork - Los Angeles arası uçakla 6 saat gibi bir şey, düşünebiliyor musun? senin yaşadığın ülke gibi değil yani, sen uçağa bin, 1 saat sonra ülkenin öbür ucuna gidersin, ama ABD öyle değil, adam bi biniyor uçağa, dünyanın öbür ucuna gidiyor ülkenin öbür ucuna gitmesi için. -ABD'deki seri ilan sitelerine girip bakarsanız yüksek kilometreli araçları görürsünüz zaten, yol yapmayı severler.

Peugeot'dan (ve hatta Renault'dan) da bu ihtiyaçlara karşılık vermesini beklemişler. ama avrupanın yollarına, insanına göre araba yapan bu adamlar afallamışlar, ne yaptılarsa büyük motor, büyük arabayı yapamamışlar. yapabildikleri en iyi şey 505 olmuş. Mükemmel görünen, premium bir iç dizayna sahip olan, aşşırı rahat ama tam ihtiyacınız olduğu anda bozulan bir araba yapmışlar. En azından öyle nam salmış bu araba ABD'liler arasında.

E tek modelle -ve sorunlu bir model- koca ABD pazarında tutunamazsın. ABD dediğin bambaşka bir dünya, orada doğru mağaza ve yetkili servis sayısına da ulaşamazsın. Ulaşamadılar da zaten. ABD'de Ford, GM gibi büyük markalar dışında son dönemde başarıyla tutunabilen tek marka var malumunuz, Tesla. Onların da nelerle uğraştığını bilen bilir. O da ayrı bir yazının başlığı olsun.

Bu faillerin üzerine aslan ABD'den ayrılmaya karar vermiş. Ama bu sırada da küçük kardeşi Citroen'i satın almış. Citroen'in bir yarası var. 2. Dünya savaşı sırasında Fransayı işgal etmeye çalışan nazilere yardım etmiş, onları desteklemiş bu marka. Peugeot da tutmuş bunları satın almış. E almanlar durur mu? Avrupa'da kendilerine rakip olmak üzere olan bir marka geliyor. Başlamış pis PR oyunlarına. Yok efendim fransız arabaları tırttır, yok öyledir yok böyledir. Üstelik burada bel altı da vurmuş, citroen'in nazilere yardım edişini falan da kullanarak tüm fransız arabalarını kötülemiştir. Sanki nazinin kendisi, kendi değilmiş gibi...

Bu arada, Peugeot'nun ve fransız arabalarının kötü namına en büyük katkıyı da Renault yapmıştır. O kadar kötü arabalar üretmiştir ve bugün de üretir ki... NCAP testlerini falan inceleyebilirsiniz. Rezalet sonuçlar verir Renault'lar. En iyi modellerinden biri olan Talisman'ın bile kaporta boşluklarını sarı köpükle falan dolduruyor mesela bu adamlar. Neymiş, yalıtım oluyormuş. Ulan!

Peugeot dünyanın en iyi dizel motorlarını üreten markadır. Bu motorlar o kadar iyidir ki BMW - Mini ve Ford Avrupa bu adamlardan motor satın alır. Bu dizel motorlardaki emisyon oranları da başka üreticilerin hepsini solda sıfır bırakmıştır. Keza son dönemde geliştirdiği Puretech benzinli motoru da acayip bir şeydir. 4 silindirli motorun performansını ve hatta daha fazlasını 3 silindirli motordan çıkarmayı başarmıştır mesela. Üstelik bunu yaparken motor hacmini de -doğal olarak- küçültmüş, aracın daha az yakıt tüketmesini sağlamıştır.

Ama bu başarıları görünmez, bilinmez. Dedikoduları dinler bizim insanımız.

Fransız arabalarını sıralamak gerekirse Peugeot - Citroen - Renault olarak sıralamalıyız. Renault'ya zaten bulaşmayın da...

Ha bu arada Citroen'in 60'lı yıllarda ürettiği DS modeli de efsanedir. O arabada kullanılan teknolojiler bugün bile bir çok arabada yoktur mesela.

Sonuç:

Ben 3 yıldır bir peugeot 5008 kullanıyorum. Arabanın performansı çok çok iyi. O cüsseye göre o yakıt tüketimi de efsane. Yeniledikleri 5008 SUV'deki teknolojiler de oldukça iyi ve günü yakalamış durumda. Bütçemi ayarlayabilirsem elimdekini satıp onu alacağım.

Ama Peugeot Türkiye ve bayileri epey tırt. Yedek parça stoğu konusunda çok kötüler. Fiyatları da biraz yüksek. Aracın mekanik sorunlarını sanayide hallettirmenizi, yetkili servisten uzak durmanızı tavsiye ederim.

Elektronik sorunları olduğunda ise aman diyeyim yetkili servise gidin, sanayide falan kurcalatmayın arabayı. Zira bu arabaların her şeyi elektronik, ve sanayideki ustalar bir şeyi düzelteyim derken bambaşka yerleri bozabiliyorlar.

Yetkili servisler arasında istanbul'daki Nev iyidir, pahalıdır ama iyidir. Baykaralar'dan uzak durun. Dağıttıkları arabayı toplayabilmekten aciz bu adamlar ve bir aile şirketi olduğu için de baya kötü bir üst yönetimleri var. Bulaşmayın.

Peugeot'nun otomatikleştirilmiş vitesleri -diğer markalarınki kadar- sorunlu bu arada. Bu otomatikleştirilmiş şanzımanı iyi olan araba varsa beri gelsin. Bu bir ara teknolojidir ve doğal olarak sorunludur. Peugeot da bunu kullanmıştır. Yapacak bir şey yoktur. 100.000 km'de bir gidip volan, baskı balata falan değiştirmen gerekir. Mecbur. Vites geçişleri de hissedilir. Olur o kadar, manuel vites kutusu var çünkü.

Böyle... bok atmayın yani. bilenden dinleyin. 307 alanlara ve o sorunları yaşayanlara saygım sonsuz. 307'ye bulaşmayın abi. O çok kötü. Ama 8 serisi iyidir. 208-308-5008-3008 vs vs. Bunlardan korkmayın. i-kokpit'li olanlar da çok güzel bu arada. Onlara mutlaka bakın.

zengin yakışıklı 4 dil bilen ak partili erkek

zenginlik, yakışıklılık ve akplilik kesinlikle mirastır. 4 dil biraz alınteridir. zekadan şüphe duydum. emin miyiz bu adamın zeki olduğundan?

7yüz

Dizinin Black Mirror ile hiç alakası yok. Tek ortak noktaları ikisinin de her bölümde birbirinden bağımsız hikayeler anlatıyor olması.

20 Eylül'de gerçekleşen galada ilk bölümünü izledik. Dizi nefis olmuş.

Dizinin yaratıcısı Tunç Şahin. 4 bölümünü de o çekmiş. Bir kaç bölümünü de yazmış veya ortak senarist olarak yer almış. izlediğimiz ilk bölümü de o çekmişti. Hikaye sizi hakikaten içine çekiyor, tam sonunu tahmin ediyorsunuz fakat bir sürpriz yapıyor size.

BluTV'nin en kötü hamlesi yaptığı dizileri bir gün mutlaka KanalD'de yayımlayacağı olması. Kendi bacağına sıkmaktır bu. Vizyonsuzluktur. Varsa BluTV'den birileri bu yazdıklarımı okuyan, nolur yapmayın hacıt. Biliyorum karlı bir oluşuma çevirmeniz gerekiyor Blu'yu ama, uzun vadede kendi bacağınıza sıkıyorsunuz. Türkiye "dur lan 10 TL vereyim de sansürsüz halini izleyeyim" diyen insanların bulunduğu bir ülke henüz değil. Yaptığınız dizileri bir gün KanalD'de izleyebileceğimi bilmek, BluTV'ye para ödememin önündeki en büyük engel.

BluTV yapımları artarak çoğalsın.

islamdaki büyük mantık hatası

hikayeye göre...

şeytan cennetin kapısını koruyan bilmem ne meleklerinin kandırmak suretiyle yılan kılığında (o zamanlar yılan 4 ayaklı filan bir canlı imiş) girmiş ve adem ile havva'yı ayartmıştır. Sonradan da zaten yılan hayvanının lanetlenmesi ve ayaklarının yok olup sürüngen olması da bu şeytan'a yardım ve yataklık etmesinden sebepmiş.

ama bunlar babanne hikayesi gibi biraz. din insanların belli mantıklar üzerine inandıkları bir şey değil. adam inanmak istiyorsa ve inanıyorsa sebeplerini kendisi yaratabildiği gibi, sebebe ihtiyaç da duymayabiliyor.

alternatif demokrasi

bir süredir üzerinde düşündüğüm bir sistem var. benden önce birileri eminim düşünmüştür fakat henüz karşılaşmadım ben. Bu yüzden eğer bunun bir adı var ise lütfen düzeltin.

internetin hayatımızın her alanına dahil olması ve onu değiştirmesi yeni bir yönetim biçimini de mümkün kılabilir. Bu yeni biçimde demokrasinin çoğunluk/çoğulculuk tartışmalarını yok edebilir.

internet sayesinde tüm halkın katılımıyla oluşmuş bir meclis düşünün. bunun adına xyz meclisi diyelim. bu mecliste tüm oylamalar, düzenlemeler halkın kendisi tarafından yapılır. bu sistemde bireyler temsil edilmez, birey kendisi birey olarak yönetimin içindedir. her bir birey dilediği düzenlemeyi, yasa teklifini oylamaya sunabilir. Ancak sistem bu haliyle bir de denetçi olan üst meclise ihtiyaç duymaktadır. xyz meclisi halkın temsili iken bahsi geçen üst meclis xyz meclisinde en aktif olan insanlardan oluşmuştur. buradaki aktivite: en çok oy kullanma, en çok teklifte bulunma. ki bunlar olmasa dahi xyz meclisi kendi içinden uygun gördüğü kişileri üst meclise gönderebilir. üst mecliste kişi sınırlaması olabilir ya da olmayabilir. burası üzerine henüz düşünmedim.

Üst meclisin görevi xyz meclisinden geçemeyi başarmış tüm teklifleri değerlendirmek ve uygulamaya konulmasına onay vermektir. Üst meclisin manipüle edilmesi ihtimaline karşın veto yetkisi 1 ile sınırlandırılmıştır. yani xyz meclisinden gelen bir teklifi üst meclis 1 defa veto edebilir. 2. defa xyz den geçer ve üst meclise gelirse meclis bunu onaylamak zorundadır.

bu sistemde partilere ihtiyaç bulunmamakta. siyasi görüşler; sağcılık, solculuk gibi çağ dışı etiketlemeler yok olmakta. amaç tam anlamıyla iyi yaşamak/iyi yönetilmek. her bir üst meclis üyesinin bulunduğu konuma uygunluğu direkt halkın kendisi tarafından tartılır. parası olanın dahil olabildiği TBMM'nin aksine gerçekten zeki, erdemli insanlar yer alır.

marmaray ın imdat kolunu çeken gerizekalı

"ben marmaraya bınmeyecegim, siz de binmeyin!" diyenlerden olması muhtemel.

sözlükte bi kız vardı

seneler önceydi. bir kaç sene önceydi. sözlükten kız kaldırılır mı ki acep diye düşünüp dururkene bir kız ile tanıştımdı. yazar adını unuttum şimdi. çok güzel gözleri vardı. bugün hatırladım yine o gözleri. telefon numarası çıktı rehberimde. sözlüğe bi bakayım duruyor mu acaba hala dedim. baktım bulamadım. vaktiyle aşık olmuştum o gözlere. şimdi iki kelam etmek istedim ama yok. telefonu var ama aramaya da çekiniyorum. evlenmiş midir acaba filan diye.

neyse, çok güzel kızdı; adı seda'ydı.

ömer ekinci

bikafalar yakalamış bu adamı da. şöyle güzel bir röportaja imza atmışlar el ele. Ömer Abi göstermiş kendisini, sevenlerine gelsin! buradan

serdar kuzuloğlu

bahsi geçen ferrariye binenler hakkındaki vecizesi için buradan buyrun.
sözünü esirgemeyen internet ekipler amiri.

jehan barbur

gerçek hayatta da tatlı tatlı konuşan kadın

bikafalar

"hayat, evren ve her şeye dair..." video içerik(çokça) üreten yeni internet oluşumu. ben buradan kendilerine başarılar diliyorum. Yaptıkları röportajlar çok doğal, izlenesi. insanı ciddi anlamda düşündürüyor.

buyrun.
http://bikafalar.com

hiremco

türkiye distribütörlüğünü merih video'nun yaptığı uydu alıcısı markası. nedenini bilmediğim bir şekilde bozulan uydu alıcımı verdiğim teknik servisten 2 gün sonra telefon aldım ve cihazınız yenilendi 20 tl karşılığında teslim alabilirsiniz dendi. şüphelenip merih video ile görüştüm, görüşmede yetkilinin bana olan ilgisi ve memnuniyeti inanılmazdı, şu ana kadar arçelik, philips, hp, asus gibi markalarla bir çok teknik servis, garanti sorunu yaşamış biri olarak merih videodaki memnuniyetimi hiç bir firmada bulamamıştım. kendilerini kutluyorum buradan.
almayı düşünenler olursa diye de söyleyeyim kesinlikle sizi üzecek bir cihaz ve marka değildir kendileri.

p.s. merih video'nun reklamcısı değilim, ancak insanlar hep kötüleri yazar ya hani, ben de iyiyi yazayım, memnuniyetimi dile getireyim dedim..

yaran türkçe altyazı çevirileri

lor of war filminden..

a : hey, christian.
altyazı: selam hristiyan...

assassin s creed 2

pc versiyonunun çıktığını duyduğumda havalara uçmama sebep oyun. ama ubisoft un korsan mücadelesi hevesimi kursağımda bıraktı. animus sorunu beni benden aldı,*, düzeltilmesini beklicez, Razor1911 konu üzerinde çalıştığına dair bir açıklama yapmış. benzer bir koruma sistemini bir başka cracker aşabilmiş zamanında. bunu da aşarlar diolar, aşsalar da beni 75 liralık masraftan kurtarsalar.

ekmeğin aslanın kıçında olması

yazıktır aslana, o ekmek öyle ya da böyle oradan alınacaktır lakin.

türkiye de internet

yığınla iss nin bulunduğu ülkemizde fiyatların insanları deli edercesine komik olduğu, sanki amacın hizmet vermek değil de insanlarla dalha geçmek olduğunu düşündüğüm eylem. türkiyede internet kullanmak yerine dünyanın x yerinde yapılabilecek onlarca şey vardır kanımca. sadece uydunetin bir tarifesini düşünerek söyleyeyim: 20 mbps limitsiz internetin fiyatı 1848 TL imiş. efenim ben bir öğrenci olaraktan bu para ile ingilizce eğitimimi tamamlayabilirim, bilgisayar sertifika"ları" alabilirim, bir kaç adet bilgisayar kursuna ya da eğitimim için bir kaç kursa gidebilirim. efenim binlerce kitap satın alabilirim. ya da siktir et eğitimi deyip kız arkadaşlarımı toplar ve büyük bir parti veririm. bir gecede bu paranın şeyini şey ederim. efenim yaz tatilinde 1 haftalık en kralından tatil yapabilirim mesela.
1848 lira dediğin para Türkiye'deki açlık sınırının 2 katından fazladır. asgari ücretin 4 katıdır. 1848 lira dediğin para ile bugün 4 tane ev geçinebilmektedir ya da. kusura bakmayın ama küfürümü basıcam*
hadi o uç örneği bırakalım daha mümkün olanlara dönelim. TTNet'in 8 Mbit limitsiz internetinin fiyatı 99 lira asgari ücretin 1/6'sı. 7'den 77'ye internet diye yırtınan o biri'ne söylemek istiyorum kardeşim o 7' den 77'ye dediğin sınıfta biz yok muyuz? he diyebilirsiniz ki limitsiz kullanmak zorunda mısın?!
hocam 8 Mbps 15 GB limitli bir tarifesi var hasbamın 15 GB limit dolunca 512 kbps gibi yine insanlarla dalga geçen bir hıza düşürülüyor hızımız. efenim bu hız dünya üzerinde hiç bir ülkede yok. bu hızda internet kalmadı artık. hangi çağda yaşıyoruz.?! tivibu diye bir şey yapmış hasbam, IPTV nin ön ayağıymış. anacım IPTV için minimum 8 Mbit hız gerektiğini kimse söylemedi mi size? veriyoruz ya dediklerini duyar gibiyim, o zaman ben senin *
49 lira olan o 8 mbit 15 GB limitli tarifenin limiti tivibu ile 1 günde dolar. 1 gün içinde Tivibu yu çalıştır aralıksız, kesintisiz. o kota dolar. sonra hız düşer 512 Kbite... ee? hani nerde Tivibu?
millet deli gibi IPTV diye konuşuyor sağda solda. Sesleniyorum o körpe beyinlere, avucunuzu yalarsınız efenim. türkiyede internet gelecek 10 yıl içersinde en ufak bir hızlanma yaşamayacak. biz de IPTV diye, sınırsız internet diye avucumuzu yalamaktan başka bişi yapmicaz.

son olarak da superonline'a bir lafım var. verdikleri fiberinternet hizmeti için kutlarım kendilerini. 2007 yılında çukurova grubun bünyesindeki Tellcom A.Ş ile giriştikleri bu yolda direk şirket yetkilisinden duyduğum şu sözleri aktarıyorum:
"Tellcom a.ş olarak biz tamamen kendi altyapımızı kurmayı hedefliyoruz, bu aşamayı önümüzdeki 1 yıl içerisinde tamamlayacağız. pilot bölge olarak seçtiğimiz istanbul, ankara, izmir illerimizin belli bölgelerinde altyapı çalışmalarımız tamamlanmış durumda ve bu bölgelerimizde hizmet vermeye başladık, 1 yıl içerisinde bu illerimizin tamamındaki altyapı çalışmalarımızı tamamlayacağız ve aynı zaman diliminde türkiye'nin bir çok iline de bu hizmeti götüreceğiz. bu çalışmalarımızdan sonra yeni bir sabit hat operatörü olarak da çalışmaya başlayacağız, ancak bu hat bilinen tipte değil, internet üzerinden yani VOIP hizmeti ile sağlayacağız. daha kalitesi bir ses aktarımı ve ses ile birlikte görüntünün de aktarımını sağlamayı hedefliyoruz bu projemizde."
tellcom geçtiğimiz dönemlerde superonline'ı satın aldı ve fiber interneti superonline adı altında dağıtmaya devam ediyor. daha 5 dakika evvel yaptığım bir telefon görüşmesinde superonline müşteri temsilcisinin aktardığı bilgi:
"altyapı maliyetleri yüksek olduğundan fiber internet hizmetini şu anlık yalnızca büyük sitelere, iş merkezlerine verebiliyoruz." kardeşim siz bundan 1 yıl önce tüm altyapı çalışmalarınızı bitirecektiniz ve tüm türkiye'ye yayın yapacaktınız. bu mu sizin hizmetiniz? nerede kaldı sizin belediyeden aldığınız yerin altına inme hakkınız?, hasbam o sertifikasını elinde bulunduruyormuş. gerektiğinde kullanacakmış. hadi canım sen de. kabul edin işte siz de diğerlerinden farklı değilsiniz. siz de göstermeliksiniz.

şunu da belirteyim ki ABD'de google firması 1gbps internet hizmeti sunmanın peşinde. sadece bu işin mümkün olduğunu göstermek için yapacak bunu. Kanada'da hükümet 1gbps internet için kolları sıvamış durumda ve iss'lere büyük bir baskısı söz konusu. bizimkiler de anca açılsınlar ermeniye, kürte. kardeşim hizmet yapın hizmet yaptırın.*

yeşilçam sineması

bu sinemanın fragmanlarında bir şey dikkatimi çekti, tüm kamera arkası ekibin isimleri, filmin adı seyircinin kafasına kazınıyor. efektler ile derinleştirilmiş, ya da bir borunun içine konuşularak kayıt edilen ses de cabası. fragman boyunca filmin adı sanırım bir 50 defa tekrarlanmıştır. her oyuncunun adı 5 defa tekrarlanmıştır yine.*
(bkz: (vid #13933)&feature=related)

her gün ayakta 120 km seyahat etmek

yazıktır tüm harcanan o vakte, yazıktır o ayaklara, lanet olsundur özellikle genç kafalara trafikte bu kadar zaman harcatan yönetim şeysine.
ehh, metrobüsle övünen belediyeden daha ne beklenir ki zaten.*.*

2050 türkiye sinde olası haber bülteni

rte yanında 8 doktor ile meclisteki grup toplantısına giderken merdivenden düşme tehlikesi atlattı.*