bugün

insanoğlunun inanma ihtiyacı

inanmak kavramını iyi idrak edebilmek gereklidir. inanmak kavramı anlaşıldıktan sonra ancak belki akıl yoluyla birşeyler tartışılabilir hale gelir.

inanmak sözlük anlamının ötesinde matematiksel bir dille aksiyomu ifade eder aslında. inkar etsede her insanın mayasında inanmak vardır, çünkü insanın doğumuyla birlikte insana verilen, sahip olduğu birşeydir "inanmak". kişi inanma yoluyla bazı şeylerin doğruluğuna ulaşır ve o doğrular ışığında gelen önermeleri akıl fonksiyonundan geçirerek yeni doğrular üretir ve akıl fonksiyonu besler durur. fakat akıl fonksiyonun kapsayan daha üst bir fonksiyon da vardır ki bu da kalp (vicdan) fonksiyonudur. belki akıl fonksiyonu ile çıkan doğru, kalp fonksiyonundan geçince yanlışa dönebilir. o yüzden sebebini açıklayamasak da bazen yaptığımız ya da yapacağımız şeyler bize yanlış gelir.

peki inanç, iman nedir? işte bu noktada hem kalp hem de akıl bileşke fonksiyonuna sokulan "varoluş düşüncesi" neticesinde bir sonuç ve geri besleyen olarak inanç, iman, ortaya çıkar. geri besleyen diyorum çünkü çıkan bu sonuç artık bileşke fonksiyonun da bir parçası haline gelir. hz. ibrahimin olayında olduğu gibi, bu bileşke fonksiyon içerisinde akıl fonksiyonu hem bir put dikicidir hem de bir baltadır, bir yandan putları dikerken bir yandan bu putları baltayla yıkar. ne zamanki yeni putlar dikilmez işte o an kalp fonksiyonu devreye girer ve hakiki inanç ortaya çıkar... yalnız o putlardan birini yıkamazsa işte o an kişinin inandığı da put olmaya başlar, kim bilir belki o put bir fosil bile olabilir...

ben allah a inanıyorum çünkü akıl ve kalp bileşke fonksiyonumdan "ben nasıl ve neden varoldum" düşüncesini geçirdiğimde "bir", "tek", "o (cc)", "müsebbib ül esbab" a ulaşıyorum
güncel Önemli Başlıklar