bugün

adolf eichmann

1954 yılında, Nazi Avcısı Simon Wiesenthal'a, Arjantin'den bir posta kartı gönderildi. Üzerinde "Ich sah jenes schmutzige Schwein Eichmann. Er wohnt in der Nähe von Buenos Aires und arbeitet für ein Wassergeschäft", "Eichmann denen pis domuzu gördüm. Buenos Aires yakınlarında yaşıyor ve bir su fabrikasında çalışıyor".

Dachau Toplama Kampı tutuklularından Lothar Hermann da Buenos Aires'te yaşıyordu. Kızı Sylvia'nın, Klaus adlı bir gençle romantik bir ilişkisi vardı. Sylvia bir gün Klaus'un evine gittiğinde kapıyı bir adam açtı. "Siz Klaus'un babası mısınız" diye sordu. "Evet" diye yanıtlayan adam, -şimdilik- Ricardo Klement'ti.

1959 yılından itibaren MOSSAD, Ricardo Klement'i takibe aldı. Mercedes Benz fabrikasında formen olarak çalışan Klement, yirmibeşinci evlilik yıldönümünde evine elince çiçeklerle dönmüştü. 21 Mart, aynı zamanda Adolf ve Veronica Eichmann çiftinin evlilik yıldönümüydü. MOSSAD aradığını bulmuştu.

11 Mayıs 1960 günü, Ricardo Klement'i işyerinden getiren otobüs, Klement'in Buenos Aires, Garibaldi Caddesi'ndeki evine yakın bir mesafede durdu. Klement evine doğru yürürken, arızalı bir otomobili tamir etmeye çalışan bir adam, kendisinden sigara istedi. Klement cebindeki pakedi araken, iki kişi koluna girip zorla arabaya bindirmek istedi. Direnince de ense köküne yediği karakuşak karate darbesiyle bayıldı. Sigara isteyen MOSSAD ajanı Zvi Aharoni; karate darbesini vuran, aynı ekipten Peter Maklin'di. Malkin yıllar sonra, bu deneyimini "Eichmann in My Hands"; operasyondan sorumlu Isser Harel de "The House on Garibaldi Street" adlı kitaplarında anlatacaklardı.

Adolf Eichmann, bir süre Buenos Aires'te güvenli bir apartman dairesinde tutuldu. Tutulduğu süre boyunca, gerçek kimliği ile ilgili şüpheye yer bırakmayan bir çok inceleme yapıldı. 22 Mayıs 1960'da, Arjantin'in 150.Kuruluş yıldönümü törenlerine katılan, dönemin israil Dışişleri Başkanı Abba Eban'ı taşıyan Bristol Britannia yapımı El Al uçağının bir yolcusu daha vardı: Alkolü fazla kaçırmış hâli ve El Al pilotu üniforması ile Adolf Eichmann. Uçak Kudüs'e indiğinde Eichmann tutuklandı. israil'deki ilk sorgularına, bir dönem Türkiye'de israil Başkonsolosu olarak görev yapan ve THKP-C adlı sol örgüt tarafından kaçırılıp öldürülen Efraim Elrom da katıldı.

11 Nisan 1961'de, 15 ayrı suçtan yargılanmaya başladı. Eichmann yargılama boyunca "kendisine verilen emirleri yerine getirdiğini" iddia etti. 29 Mayıs 1962'de kararını açıklayan mahkeme aynı kanıda değildi.

Eichmann, 31 Mayıs 1962'de, Ramla Cezaevi'nde gece yarısından hemen önce asıldı. Asılmadan önce, son isteği sorulduğunda, yemek yemeyi reddetti. Bunun yerine istediği bir şişe Carmel marka kırmızı şarabın yarısını tüketti. Son sözleri:

"Çok yaşa Almanya, çok yaşa Avusturya, çok yaşa Arjantin. Bu ülkeler, en yakın ilişkilerimin olduğu ülkeler oldu, onları asla unutmayacağım. Savaşımın ve bayrağımın kurallarına uymak zorundaydım. Hazırım"

oldu. Adolf Eichmann'ın cenazesi yakıldı. Külleri, 1 Haziran 1962'de, Akdeniz'in uluslararası sularına döküldü. Arkasında hiç bir somut iz kalmadı. Dünya, bir pislikten daha kurtulmuş oldu.