bugün

eyyafyallayöküll ün anlamı

belgesellere konu olması gereken tarihin tozlu raflarında göz ardı edilmiş bir öyküdür efendim bu eyyafyallayöküll adlı dağın ismi ve anlamı...
yine bir tarihi gerçek, yine üstü örtülmeye çalışılan değinilmeyen bir öyküdür bu.
eyyafyallayöküll...

çaka bey 11. yüzyılda izmir ve çevresinde bir devlet kurmuş, bilinen ilk türk denizcisi ve amiralidir,

--spoiler--
Çaka Bey'in Kılıçarslan'la müttefikliği Bizans'ı tedirgin etmiştir ve Bizans Kılıçarslan'ı Çaka Bey'e karşı kışkırtmıştır. Çaka Bey Kılıçarslan'ın damadı olduğu için Kılıçarslan'ın tahtında gözü olduğu yalanı söylenir.
Bunun üzerine Kılıçarslan'ın Çaka Bey'i öldürttüğü Bizans kaynaklarında iddia edilse de, bu konuda görüş birliğine varılmamıştır.
--spoiler--

görüldüğü üzre bir komploya kurban giden çaka bey aslında bunu daha evvelden sezmiş ve himayesindeki tebaasıyla birlikte yeni ufuklara yelken açmak, yeni diyarlarda kalıcı bir devlet tesis edebilmek amacıyla yeni ve uzak diyarlar keşfetmek için yeğeni şahbaz murtaza'yı memur etmiştir.

şahbaz murtaza dayısının verdiği görev için yanına aldığı 60 kadar türk denizcisi ile birlikte ve o dönem için oldukça ileri teknoloji ürünü kabul edilebilecek "dandanakan" adlı yelkenlisi ile kendilerini rüzgarın rolantisine bırakmışlardı...

22 gün süren çetin seyahatin ardından cebelitarık boğazını geçmişler ve atlantik'e açılmışlardı.
atlantik o dönem için dünyanın sonu olarak kabul edilse de dayısının anlattığı hikayeler ile büyüyen ve yılmaz bir denizci olan şahbaz murtaza bunun aksi görüşündeydi...

atlantiğin engin ufukları ve boşluğu tam 30 gün 30 gece süren yolculuk artık hem murtaza'nın hem diğer denizcilerin canını sıkmaya başlamıştı. ne bir kara ne de bir yaşam belirtisi vardı. artık murtaza da dünyanın sonuna geldiğinin farkındaydı belki de... lakin dönüş yolunu kaybedecek kadar rotalarından çıkmış, bilinmeze doğru sürüklenmekteydiler...
tüm bu ümitsizliklerle birlikte patlayan fırtına sinirleri allak bullak etmişti. dandanakan'ın yelkenleri tahrip olmuş, denizciler hayatta kalabilmek için sadece dua etmeye, tek umutları olarak inandıkları allah'a dua etmeye başlamışlardı.

tam 15 gün azgın fırtına ve boranla mücadelenin ardından fırtına dinmiş. dandanakan artık yelkenli olmaktan çıkmış, enginde sürüklenen b,r tahta parçası haline gelmişti.

denizciler çiftelerin başına geçerek küreklerle yolunu bulmaya çalıştıysa da atlantik onlara bu fırsatı vermemiş 2 gün sonra eskisinden daha kuvvetli bir fırtınaya tutulmuşlardı.
artık gıda maddeleri ve suları da tükenmişti.
yağmur suyunu biriktirip susuzluklarını giderdiler günlerce, gecelerce...

ümitler bitmiş, koca enginliğin boşluğunda ölümü bekliyorlardı sürüklenerek...

takip eden bir ay boyunca fırtına ve yokluk ile boğuşan türk denizcileri nihayet şimalde görünen karaltının sevinci ile kurtuluşun verdiği şükürle allah'a dua etmeye başladılar.
derhal çiftelere geçildi ve ufuktaki karaltıya, yeni hayatlarına doğru yol almaya başladılar...

karaya ayak bastıklarında sayıları 42 idi...
aylar süren çetin mücadele karşısında takatlerinin sona erdiği anda, geniş ummanın ortasında rastladıkları bu ada onların kurtuluşu olmuştu.

42 türk denizcisi adada derhal kamp kurdu ve öncelikle yaşama tutunmaya çalıştılar.
şahbaz murtaza yanına aldığı 5 denizci ile birlikte adayı keşfe çıktı.
ada ıssız ve bomboştu görünürde.

keşif yapan şahbaz murtaza diğer denizcileri de alarak adanın içlerine doğru yollandı ve "eyyafyallayöküll" dağının eteklerinde yurtlanmaya koyuldular.
gel zaman git zaman adanın asıl sahipleri olan vikinglerle temas kurmaları uzun sürmedi.
o dönem adanın hakimi olan viking kralı ollmar gudjonsen, şahbaz murtaza'dan hikayelerini dinledikten sonra;

"ada büyük hacı, hepimize yeter, gül gibi yaşar gideriz" dedi...

şahbaz murtaza kral gudjonsen'in uzattığı bu barış elini kavradı ve ona anadolu'dan ayrılırken yanlarında getirdikleri malzemelerden hediyeler sundu.
kral bu jest karşılığında şahbaz murtaza'ya kızkardeşini verdi.
o dönemki ada adetlerine göre soyadı kız tarafından erkeğe geçtiğinden şahbaz murtaza'nın da soyadı gudjonsen oldu ve murtaza bundan sonra "sahbaz gudjonsen" olarak anılmaya başlandı...

uzun ve mutlu seneler ve adada sürülen müreffeh bir hayat şahbaz gudjonsen ve diğer türk denizciler için kifayetsiz kalıyor, sıla hasretiyle yanıp tutuşan türk denizciler seneden bir gün eşlerini ve onlardan olma sarı saçlı mavi gözlü çocuklarını alıp memleketleri olan izmir'e atfen adını "sabuncubeli" koydukları eyyafyallayöküll dağına çıkarak hem memleketlerine olan hasretlerini ağıtlandırıyor, hem de kurtuldukları için allah'a dua ediyorlardı...

yine böyle bir tören esnasında birden büyük bir gürültü ile kurdukları çadırlardan fırladılar.
dağ adeta üzerlerine geliyordu. bu seneki törenlere ollmar gudjonsen de katılmış o da olanlara bir anlam verememişti. bu olsa olsa tanrı'nın bir gazabı olmalıydı.
patlayan sabuncubeli dağından alevler ve büyük taş kütleleri yağıyordu insanların üzerine.
şahbaz murtaza bir yandan yaralılarla ilgileniyor bir yandan da milleti acele kaçmaları için "eyvah patladı yallah küllere dikkat" diye bağırarak uyarıyordu.
bu sırada kocaman bir kaya ollmar gudjonsen ve ailesinin üzerine doğru geliyordu hızla.
şahbaz murtaza "eyvah patladı yallah küllere dikkat" şeklinde avazı çıktığı kadar bağırmaya devam ederken bir yandan da krala doğru koşmaya başlamıştı.
tam kaya kral ve ailesini ezecekken şahbaz murtaza kayanın önüne geçmiş, kaya ona çarparak yön değiştirmiş, kral ve ailesi kurtulmuş şahbaz murtaza ise şehit olmuştu.

bu elim olayın ardından yıllar geçti.
ada halkı şahbaz murtaza'nın kahramanlığına atfen dağa "eyvah patladı yallah küllere dikkat" dağı adını verdi.
yıllar yüzyıllar içerisinde "eyvah patladı yallah küllere dikkat dağı" izlanda dilinde devşirilerek "eyyafyallayöküll" adını aldı.

bugün izlanda'da murtaza'nın soyundan geldiğine inanılan martinsson sülalesi ve gudjonsen sülaleleri hala varlıklarını sürdürmekte olup fertlerinin birçoğu esmer, karayağız anatomik yapılara sahiptir.

yine geçtiğimiz günlerde patlayan eyyafyallayöküll dağının etekleri şahbaz murtaza gudjonsen'in anısını yaşatmak adına kral ollmar gudjonsen tarafından bina ettirilen sabuncubeli türbesine ev sahipliği yapmaktadır. gerçi bu son patlamanın ardından türbenin de yok olduğu yönünde bilgiler aldım, artık hava şartları müsade ederse gidip kendim inceleyeceğim durumu.

işte böyle,
dünyada türk'ün izinin olmadığı, türk'ün ayak basmadığı bir diyar olmadığını böylece bir kez daha idrak ettik.

şanlı tarihimizin şanlı konularından birini daha bu başlık sayesinde ifşa ettik.
bu da böyle bir anımdır...

hayırlı pazarlar...