bugün

her şeyi bırakıp köye yerleşmek

gidiyorum bütün aşklar yüreğimde. gidiyorum kokun... çok duygusal bir başlangıç oldu. her şeyi bırakmak falan derken duygusal moda girdim birden, tabi anlık bir şey geçti gitti. yoksa gideceksem güle oynaya giderim. bazen düşünüyorum dostlar -gerçi ben hep düşünüyorum-, siz de düşünün istiyorum. herkes bir kampanya başlatıyor. dedim benim neyim eksik, aldım sazı elime.

"büyükşehirleri boşaltıyoruz kampanyası." nasıl ama kulağa bile hoş geliyor değil mi? ben gidiyorum ve peşimden kitleler gelecek biliyorum. tabi benim gittiğim köye gelmeyin, herkes kendine bir köy bulsun.

küçük bir çantayla çıkıyorum yola. öyle değişik kıyafetlermiş, onlarca ayakkabıymış, çantalarmış, takı tokalarmış, hepsini bırakıyorum. markayı çıkarıyorum hayatımdan. güzelim şalvar, altına bir ankara lastiği -bunlar bile moda oldu o ayrı-, tülbenti de sardın mı kafaya bitti gitti.

röfle, manikür, pedikür, makyaj falan da yok artık. doğal oluyorum.

üniversite bitirmekmiş, dil öğrenmekmiş, kursa gitmekmiş.. bunlara da paydos. inek sağıp, tavuk besleyeceğim. tarlaya domates biber ekeceğim. taş fırında ekmek pişireceğim.

kariyer hayallerini, çalışma hırsını falan koyuyorum kenara. evimde kariyer yapıyorum. şimdilik 3 çocuk düşünüyorum ama ne olur bilemem. başbakanımızın sözünden çıkmak istemem haliyle.

daha gencim ayaklarını bırakıp hemen evleniyorum. köyün muhtarının oğlu beni istiyor, ben sevdiğime kaçıyorum. (biraz aksiyon olsun dimi)

kocam beni acaba aldatıyor mu düşüncesine kapılmıyorum. adam köyün kahvesinden çıkmıyor ki nasıl aldatsın? iskambil kağıtlarına değişilmeyi aldatılmaktan saymıyorum.

kışın örgü örüyorum, yazın oya yapıyorum. arada camdan uzaklara dalıp "ben annemi özledim" türküsünü söyleyip içleniyorum.

teknolojiye de veda ediyorum. bilgisayar, telefon, araba, elektrikli mutfak aletleri hatta televizyon bile çıkıyor hayatımdan. mektup yazıp, soğanı elde doğruyorum. at arabasına binip, en olmadı traktör sürüyorum.

köyde birinin kına gecesi oluyor. bütün köyle birlik olup sarma yapıyor, börek açıyorum.

tatilde falan öyle güneye, yurtdışına gideyim demiyorum. tatil dediğin göl kenarında piknik oluyor mesela ya da komşu köye misafirliğe gitmek.

doktor nedir unutuyorum. çocuğu bile evde doğurduk, ebenin yanında doktorun lafı mı olur diyorum.

yeşile doyup, mavinin tadını çıkarıyorum. derin derin nefes alıp, sakinlikte huzur buluyorum. mis gibi havayı çekiyorum ciğerlerime.

o değil de yarın ki iş görüşmesine giderken ne giysem?