bugün

tus

nisan ve eylül ayında olmak üzere yılda iki kez ösym tarafından yapılan, tıpta uzmanlık eğitimi alabilmek için girilmesi ve verilmesi gereken sınav.
olaylar, tıp fakültesini yeni bitirmiş olan gencimizin girdiği dost sohbetlerinde karşılaştığı şu diyalogla başlar:

- abi sen ne iş yapıyosun?
+ doktorum ben.
- hmm. ne doktoru abi?
+ ne demek ne doktoru? doktorum işte, bildiğin doktor.
- tamam da abi. ne doktorusun? onu soruyorum.
+ ...

aldığı 6 senelik tıp fakültesi eğitiminden sonra tıp doktoru olarak pratisyen hekimlik mesleğine atılmış olan bu gencimiz koruyucu ve önleyici hekimlik, birinci basamak sağlık hizmetleri gibi hayati konulardaki donanımının değil halkın, devletin sağlık politikalarının gözünde bile ne kadar değersiz olduğunun farkına varmaya başlar. aslında çok az bir maliyetle gerçekleştirilebilecek koruyucu sağlık hizmetlerinin yerine paranın ve rantın bol olarak döndüğü, uluslararası büyük firmaların at koşturduğu tedavi edici sağlık hizmetlerine ağırlık verildiğini ve bunun bir devlet politikası haline geldiğini çalıştığı birinci basamak sağlık kuruluşunda acıdır ki görecektir. hem statü, hem akademik olarak kendini değersiz görmeye başlayan bu gencimiz gerçek tıp doktoru gömleğini çıkarır ve birşeylerin doktoru olmak için tus sınavına hazırlanmaya başlar.
güncel Önemli Başlıklar