bugün

sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi

--spoiler--
motor sporlarını daha yeni yeni izlemeye başladığım zamanlar. formula 1 ile başlıyorum buna. derken wrc ve moto gp. isimleri yeni yeni öğreniyorum. hakkinen, schumacher, tommi makinen, peter solberg, richard burns, colin mcrae, valentino rossi. derken daha çok ısınıyorum bu sporlara. sporcuları daha yakından tanıyorum, hayat hikayelerini, başarılarını öğreniyorum. zaman geçiyor lise, derken üniversite. arkadaşlarımın dertlerini dinlemek, onlarla konuşmak hoşuma gidiyor. hafif delilikler de başlıyor tabi. arkadaşlarım da bana psikolog diyor, doktor diyor. deli doktor diyorlar bazıları. derken delilik derecesinin 46 olduğunu öğreniyorum en fazla. ve bir gün moto gp izliyorum. formula 1'den de adını duyduğum valentino rossi'ye gözüm takılıyor. numarası 46. arka çekimlerde de the doctor yazısını görüyorum. ve açıklıyor spiker neden böyle yazdığını. "işte rossi'nin takma adı" diyor. işte o an aklımda kalıyor bu. hem doktor hem de delilik var içinde. ne güzel diye düşünüyorum. derken bir gün uludağ sözlük'e rastlıyorum karşı komşum bakarken. "ekşi'ye neden üye olmadın?" diye soruyorum. "oğlum ekşi bitti orası çok kalabalık. burası ekşi'den sonra ikinci ama ondan daha iyi" diye cevap veriyor bana. ekliyor sonra "sen de gel!" diye. derken kendimi bilgisayar başında yazarlık başvurusu yaparken buluyorum. nick kısmını soruyorlar. derken aklıma rossi geliyor. onun nicki. thedoctor yazıveriyorum. ardından başlayan çaylaklık da bitiyor ve yazar oluyorum. ve bu başlığı, nick hikayemi anlatıyorum.
--spoiler--

sonuna da ekliyorum. benim hikayem budur. soranlara da söylüyorum. ben doktor değilim diye!