bugün

ateizm

çizginin sonunda olmaktır.

en başta insanlar çok ilkeldi. her şey tanrıydı. korktukları, güç yetiremedikleri her şey tanrıydı. kocaman ağaç, büyük dağ, azgın nehir, koca ayı, yüksek kartal... yüzlerce, binlerce tanrı vardı ortalıkta... kendi arasında takas sistemi uygulamaya yeni yeni başlayan insan bunu sevdi ve tanrılara takas önerdi: kendi canının yerine nehre domuz attı, yıldırım onu yakmasın diye sunakta geyik yaktı. kurban kültü başladı.

zamanla akıllanmaya başladı insan, bu kadar çok tanrı olamayacağını kavradı. tanrılarının sayısını indirdi ve onlara biçimler ve adlar vermeye başladı. 100-150 olan tanrı sayısı 25-30'a indi. mısır tanrıları, grek tanrıları adlandırılıp biçimlenince, tanrı da olsa her işi yapamayacaklarını anlayan insan, onlar arasında bir görev bölümü yaptı: şarap tanrısı, aşk tanrısı, güneş tanrısı diye böldü onları; çünkü kendisi de avcılık/toplayıcılık aşamasını geçmiş, toplumda iş bölümünü keşfetmişti. ama bu kadar çok tanrı yine de fazlaydı, ibadet zordu bir kere... üstelik tanrılar çelişkiliydiler, birine tapsan diğerini kızdırıyordun. bekaret tanrısına tapınca aşk tanrıçası bozuluyordu bu işe, barış tanrısına gitsen savaş tanrısı yıldırım falan yolluyordu. idare ettiler...

ama daha da akıllandı ve uygarlaştı insan, gelişim sürüyordu; sıkı bir tanrı devalüasyonuna gidilip tanrı sayısı daha da indirildi. üçlemeler başladı. üçleme iyidir, hem herkese yeter, hem kalabalık olmaz. batıda baba-oğul-kutsal ruh, ortada lat-menaf-huzza, doğuda buda-vişnu-krişna yetti uzun süre...

derken insan bilinen anlamda en yüksek yetkinliğe, en sağlam akla, en iyi zekaya, özetle gelişiminin doruğuna erişti ve sonunda tanrının "bir" olduğunu kavradı.

gelişim çizgisini hâlâ sürdürebilenlere, yani tanrıyı 150 taneden 30'a, 30'dan 3'e, 3'ten 1'e ve nihayet 1'den 0'a indirecek kadar ilerleyebilenlere de ateist diyoruz.