bugün
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı14
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı11
- arkadaşlar biri var18
- birini donuzlayarak ceza vermek8
- karınıza range rover alır mısınız25
- bik bik moderatör olsun14
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak13
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- anın görüntüsü15
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı13
- ülkeleri hükümetler değil kişiler kalkındırır8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- patiswiss15
- akp seçmeni17
- ali erbaş19
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası13
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi10
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi20
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı11
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası8
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
kesinlikle doğru bir önermedir. amerikan demokrasisine bok atacakken, kendi demokrasisini görmeyen insanların pek şaşırdığı durum.
amerikan demokrasisi dünyanın en gelişmiş demokrasisidir. görünüşe göre ötesi de yoktur. şimdi türkiye'dekiyle karşılaştırarak amerikan demokrasisinden bahsedelim.
*
--spoiler--
şimdi efendim, ilk türkiye demokrasisine bakalım. güçler ayrılığı vardır, yani meclis-yasama, hükümet-yürütme, mahkemeler ise yargı işlemini gerçekleştirir. ancak gerçekten güçler ayrı mıdır? yoksa göz boyama mıdır? ilk buna bakalım:
bilindiği gibi meclisin yani yasama'nın üyeleri milletvekilleridir. yürütmenin, yani hükümetin üyeleri ise bakanlardır. buraya kadar hiçbir sorun yok elbet. ancak sorun da burda başlıyor, farkında değilsiniz. çünkü nacizane ülkemizde bakanlar, yani yürütme organları da meclisten yani yasama organından çıkıyorlar. yani nedir bu? yasama ile yürütme aslında birdir, ayrı bir güç değildir. yani milletvekili olan başbakanın söylediği hem yürütme hem de yasamayı etkilemektedir.
yargı ise mahkemelerdir. mahkemeler üst mahkemelere, üst mahkemeler ise adalet bakanlığına bağlıdır. bakanlık dedim farkettiğiniz üzere. yani yargı ile yürütme de birbiriyle aynı şeyler. şaşırdınız mı bilmiyorum ancak ülkenin gündemlerinden biridir bunlar. yani yasama-yürütme-yargı aslında tek bir eldedir. hepsi birbiriyle bağlıdır, yani görünmez diktatörlük sahibiyizdir.
şimdi habire bok atılan amerikan demokrasisine bakalım. senatör ve başkan seçimleri arasında iki sene vardır. böylelikle asla yönetim tek bir ele geçmez. senatörler başka göreve geldiğinde * * senatörlük görevinden istifa etmek zorundadır. yani hem milletvekili hem bakan olmamaktadır, yani hem yasayıp hem yürütmemektedir, yani yasama ve yürütme ayrı ellerdedir. amerikan başkanı senatonun, senato ise başkanın onayına muhtaçtır. böylelikle farklı kutuplarda kararlar alınmaz, farklı kutupta 2 karar birbiriyle bir ortak nokta bulunana kadar düzeltilir ve olabilecek en ideal yol bulunur. (ki hatırlarsanız cumhuriyetçi bush, 1trilyon dolarlık kriz kurtarma planını yine cumhuriyetçilerin red oyları yüzünden geçirememişti. düşünün siz artık demokrasiyi.)
sistem tamamen uzlaşıya dayalıdır, yasa çıkmalıysa, yasa yürütülmeliyse birileri birileriyle uzlaşmak, orta yolu bulmak zorundadır. bir mahkemede karar alınıyorsa bir sürü jüri üyesi birbiriyle uzlaşmak zorundadır.
bir anekdotsa şudur: obama, kendisinin en büyük rakibi olan hillary clinton'ı hiç çekinmeden kendi dışişleri bakanı olarak atamıştır. siz düşünün uzlaşıyı, siz düşünün demokrasiyi ve kime bok attığınızı.
--spoiler--
amerikan demokrasisi dünyanın en gelişmiş demokrasisidir. görünüşe göre ötesi de yoktur. şimdi türkiye'dekiyle karşılaştırarak amerikan demokrasisinden bahsedelim.
*
--spoiler--
şimdi efendim, ilk türkiye demokrasisine bakalım. güçler ayrılığı vardır, yani meclis-yasama, hükümet-yürütme, mahkemeler ise yargı işlemini gerçekleştirir. ancak gerçekten güçler ayrı mıdır? yoksa göz boyama mıdır? ilk buna bakalım:
bilindiği gibi meclisin yani yasama'nın üyeleri milletvekilleridir. yürütmenin, yani hükümetin üyeleri ise bakanlardır. buraya kadar hiçbir sorun yok elbet. ancak sorun da burda başlıyor, farkında değilsiniz. çünkü nacizane ülkemizde bakanlar, yani yürütme organları da meclisten yani yasama organından çıkıyorlar. yani nedir bu? yasama ile yürütme aslında birdir, ayrı bir güç değildir. yani milletvekili olan başbakanın söylediği hem yürütme hem de yasamayı etkilemektedir.
yargı ise mahkemelerdir. mahkemeler üst mahkemelere, üst mahkemeler ise adalet bakanlığına bağlıdır. bakanlık dedim farkettiğiniz üzere. yani yargı ile yürütme de birbiriyle aynı şeyler. şaşırdınız mı bilmiyorum ancak ülkenin gündemlerinden biridir bunlar. yani yasama-yürütme-yargı aslında tek bir eldedir. hepsi birbiriyle bağlıdır, yani görünmez diktatörlük sahibiyizdir.
şimdi habire bok atılan amerikan demokrasisine bakalım. senatör ve başkan seçimleri arasında iki sene vardır. böylelikle asla yönetim tek bir ele geçmez. senatörler başka göreve geldiğinde * * senatörlük görevinden istifa etmek zorundadır. yani hem milletvekili hem bakan olmamaktadır, yani hem yasayıp hem yürütmemektedir, yani yasama ve yürütme ayrı ellerdedir. amerikan başkanı senatonun, senato ise başkanın onayına muhtaçtır. böylelikle farklı kutuplarda kararlar alınmaz, farklı kutupta 2 karar birbiriyle bir ortak nokta bulunana kadar düzeltilir ve olabilecek en ideal yol bulunur. (ki hatırlarsanız cumhuriyetçi bush, 1trilyon dolarlık kriz kurtarma planını yine cumhuriyetçilerin red oyları yüzünden geçirememişti. düşünün siz artık demokrasiyi.)
sistem tamamen uzlaşıya dayalıdır, yasa çıkmalıysa, yasa yürütülmeliyse birileri birileriyle uzlaşmak, orta yolu bulmak zorundadır. bir mahkemede karar alınıyorsa bir sürü jüri üyesi birbiriyle uzlaşmak zorundadır.
bir anekdotsa şudur: obama, kendisinin en büyük rakibi olan hillary clinton'ı hiç çekinmeden kendi dışişleri bakanı olarak atamıştır. siz düşünün uzlaşıyı, siz düşünün demokrasiyi ve kime bok attığınızı.
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar