didim

Çok ilginç bir havası var Didim'in.Tüm yaz hergün o ılık rüzgarı eser ve artı 35 derece sıcaklığı 25 dereceye düşürür bünyede.terlemezsin hiç.Tıknefes de olmazsın.Ilık rüzgarı ne denizi bozar,ne insanın saçını,ne de masa örtülerini uçurur dışarıda.Denizi berrak içilecek su gibidir.Bir de yazı 8 ay,kışı 1 ay,3 ay da baharı vardır diyelim.Mayıstan sonra Ekim başına kadar hiç yağmur düşmez.Paso güneş.Ekimde yağmurlar başlar.Ama hep gece yağar nedense buranın yağmurları.sabah olunca pırıl pırıl açar güneş.Ucuzdur Didim.Gariban yeridir aslında.Yoktur bu yönden eşi benzeri yurdumuzda.Bir de benim gözlemlediğim kadarıyla çalışan memurların hepsi iyi niyetli,işinizi hemen yaparlar.Esnafı hiç yaramaz,esnaflığın e'sini bilmez.Müşteriye diklenip kafa tutma hıyarlıkları vardır. Çoğu kırodur. Medeniyetten bihaberdir.Esnaf ahlakı yoktur.Zaten kaldımı ki yurdumuzda esnaf ahlakı?Ama yeşili az biraz Didim' in bir de hoyratça hayvani beton binalar istilasına uğramış.Oysa turist betonu sevmiyor.Toprağı,taşı,salaş yerleri seviyor.Yani doğallığı.Hala plastik ve ucube sandalyeli kafeler var.Bir de çok kozmopolit bir yer.Belediyesi de bu inşaat çılgınlığına göz yumuyor.Yani bindiği dalı kesiyor.inşaatlar yaz sezonunda bile hızla devam ediyor.Yan tarafımızda bir inşaat var.Bir yıldır her sabah abartısız matkap ve keser sesiyle uyanıyoruz.Şikayet ettim.Oysa inşaatın sahibi Belediye de imar işlerinde bir yöneticiymiş.Bize özgü bir durum olduğundan ben hiç şaşırmadım.Bu da böyle bi şey işte.Didim Sancağımızda durumlar böyle şimdilik.