karma puanı

populist bir tavır takınarak, suya sabuna dokunmayan, herkesin hoşuna gidebilecek türden zararsız, her daim mavi boncuk dağıtan entryler ile gayet de yükseltebileceğiniz bir değerdir. özellikle bu tarz entryleri bir de online yazar listesinin en yoğun olduğu saatlerde yazarsanız değmeyin keyfinize.
oysa sanat, belli bir hedef kitleye hitap eder şekilde şan, şöhret, maddiyat gibi kaygılar taşıyarak bir başkası için yapılmaz. yapılsa dahi bu uzun soluklu ve evrensel bir eser olamaz. ancak gelip geçici bir popüler kültür materyali haline dönüşür.
işte yazın da, bu şekildedir. her yazının, yazarının karakterini temsil eden farklı bir ruhu vardır. zaten yazar objektif olan değil alabildiğine subjektif olandır. özellikle de bahsi geçen yazı bir entry ise elbetteki yazar, bizim beğenimizi kazansa da kazanmasa da kendi düşüncelerini, kendi diliyle, kendi perspektifinden ifade edecektir.
bu açıdan karma , yazarın başarısını gösteren sağlıklı bir ölçütlendirme aracı olamaz.
zaten yanlışlar doğrular gibi azami izafiyet içeren olgular arasında orantı kurarak bir yargıya varmak da akla mugayir bir davranıştır.
yani üç yanlış bir doğruyu götürmez. yanlış yanlıştır, doğru doğrudur. yok sayılamaz ve birbirine indirgenemez.
bu sebeplerden dolayı, bir kimse hakkında daha sağ iken "merhumu nasıl bilirdiniz" minvalinden totaliter uygulamaları eshefle kınıyorum.
bizim felsefemizde karma yoktur. önümüze bir kap taşlı pirinç koymuşlarsa ve bu pirincin taşı fazla pirinç az ise pirinci ayıklarız, eğer kapta pirinç fazla taş az ise taşı ayıklarız.
yani bu kaptaki pirincin taşı fazla diye olduğu gibi çöpe dökmeyiz, ya da bu kaptaki prinç taşdan fazla diye taşlı pirinç pişirmeyiz. bizim amacımız daima değer aramaktır, kusur aramak değil. bizim amacımız üzüm yemektir, bağcı dövmek değil.
ne diyorum lan ben.