bugün

recep ivedik

Aylardır nerdeyse fragmanlarıyla beynimizi kemiren, yerli yersiz her yerde adı geçen, Cem Yılmaz’ın Arog’u sırasında bile en çok konuşulan hadise olan hödö film Recep ivedik sonunda huzurlarınızda vatana millete hayırlı olsun. Oley dedim çünkü gelmesiyle belki kurtuluruz diye düşünüyorum ama yanıldığımı da düşünüyorum.

Tabii ki filmi izlemedim. Bende eksik kalayım yani bir ivedik’ten (laf aramızda bir filmi izlemeden ön yargı ile eleştirmekten ve eleştirenlerden de nefret ederim). Dvd çıkınca izlerim artık. Gerçi ilk film içinde neler diyordum “izlemesin kimse hede olursunuz, kurtlar kapar sizi ham olursunuz” nidalarıyla ortalarda dolanıp duruyordum. Fakat en son nidamdan 5 dakika sonra kendimi ivedik izlemek için salona girerken buldum. Komik bir anıdır benim için orası ayrı. Neyse efendim geri dönelim ivedikciğe.

Devamlı belden aşağı konuşan, ağzında geğirme oturma organında zortlama eksik olmayan, kıllı (kısaca bu maymun olsa daha doğru olur) bir insan bir anda halk kahramanı oldu. Anlaması güç mü acaba? Gerçek hayata dönüp baktığımızda her yerde mevcuttur ivediklerden. Peki bu insanlara gerçek yaşantımızda prim veriyor muyuz? Hiç sanmıyorum. “ayy, ığğğ, pis kaka” diye yanlarından koşar adımlarla kaçarız bu tiplerin. Peki durum böyle iken neden üstelik cebimizden de üstüne para vererek bu tipi izleme garipliğine kapılıyoruz. Nedir bizdeki bu ivedik aşkı? Hayır ivedikler aynı ivedik ama ondaki fark nedir? Bana göre cevap reklam ama reklam haricinde artı parantezlerimde olacak belirtim hemen. Farklı açılarda da bulunacağım yani.

Reklam hayatın her alanda o kadar mevcut ki. Kimse “ay benim reklama ihtiyacım yok” saçmalığına girişmesin lütfen çünkü bir anne bile çocuğunu günlerde överken reklamını yapar. Bu reklamın getirisi egodur orası ayrı. Zaten reklam illa maddiyat olarak geri dönmek zorunda da değildir. Gelelim ivedikteki duruma. Ciddiyetin hüküm sürmesi beklenen ana haber bültenlerini bile avaz avaz bağırtmasını başartan, reklamın içinde reklam olmasını bilen bir olay ivedik. Tartışma programlarında bile adı geçer sürekli. Peki tescilli bir ürünün reklamı olur, söylenmesin, rtük amca kızar söylemleri varken devamlı ivedik’in anılması gösterimdeki diğer filmler açısından haksız rekabetin oluşmasına kafadan bir sebep değil midir? Bence haksız rekabetin önde gideni arkadan kovalayanı. Bu sezonda gösterime giren önemli filmlerden Devrim Arabaları, Gitmek, Sonbahar veya hala gösterimde olan Güz Sancısı gibi filmleri kaç kişi izledi. Çoğu eminim bu fillerin adını bile duymamıştır. Çünkü reklamları ya hiç yapılmadı ya da az tanıtımla yetindi bu filmler. Acı ama gerçek. ivedik 4 buçuk milyonu buldu. Breh breh breh… Haksız rekabet var mı yok mu? Eğer birileri suçlanacaksa bu konuda, magazin adı altında dalaverelerin gösterildiği dünyada, böğ getirircesine insanlara empoze edilen bir olgudan insanlar değil bunu bize saplatanlar suçlanmalı.

Diğer bir bakımdan da destekliyorum aslında ivedik’i. Desteklememe sebep olacak 2 neden var. 1.si Recep ivedik gibi filmler -ki bunlar gişe filmleridir- olmazsa o çok sevip saydığımız filmlerin bir çoğu da olmaz. Neden mi? Çünkü Recep amcalar yapımcılara, devlete bir şekilde geri dönüşüm sağlıyor ve geri dönüşüm sonucu kazanılan paralar çok sevip saydığımız filmlere aktarılıyor. Bu sayede sinemamızda bir canlanma gösterip gelişme kat ediyor. Suyla çalışmıyor maalesef kimse. Eğer bugün Cannes Film festivalinde alınan bir ödüle sevinebiliyorsak bundan ivedikciğinde rolü vardır. Acı ama gerçek. Gönül isterdi tabi böyle filmlere ihtiyaç duyulmadan ilerlesin sektör ama madalyon hep size iyi yüzünü göstermemekte. Gerçekler her zaman olduğu gibi burada da acı yüzünü bir kez daha göstermekte. Eğer bir film bu kadar kötü olmasına rağmen rekor düzeyde, hiçbir filmin ulaşamadığı bir başarıyı yakalayıp hiç sinemaya gitmemiş insanı bile evinden kaldırıp sinema salonlarına sürüklemişse bizim ivediklere bi bakıma teşekkür bile etmemiz gerek.

Gelelim desteklememe sebep olacak diğer sebebe. Efendim bizler birer yabancılaşma özentisi kişilikler olduğumuz için yerli malı yurdun malı haykırmalarını ilkokul sıralarından bırakıp kendimizi özentiliğimizin kucağına bırakmış bulunuyoruz. Bu ivedik Made in Hollywood olsaydı yine bu kadar eleştirirmiydik acaba yoksa “Vay anasını be adamlarda ne kadar komik yapmış ahahahah” deyip gülüp geçer miydik? Kesinlikle gülüp geçerdik. Hatta kimileri eminim ki (çok bilmişlikle kendini entelektüel sananlar) bu filmi sanatsal çerçevede de değerlendirirdi. Öyle ki abartıp “Bu seneki oscarlarda neden aday gösterilmedi” diye çığırtkanlık bile yapabilirler. Çok mu abarttım son örneği bilemiyorum ama kabul etmek lazım ki olay da bu abartı kadar var.

iyisiyle kötüsüyle bir film daha gösterimde her şeye rağmen iyi seyirler.