bugün

koç holding

şayet büyük bir şirket olduğunuz iddiasındaysanız, (bkz: archie carroll)ve (bkz: milton friedman)'in strategic management disiplininde geliştirdikleri birbirine taban tabana zıt olamasa bile farklı iki görüş başlığı altında toparlanabilecek corporate imajlarından birisine sahip olmak gerekiyor.

carroll'a gore corporate social responsibility (csr) denen birşey vardır ve bir şirketin kısa vadede elde edeceği karlar uğruna, topluma ekonomik olarak, sosyal olarak, katiyetle legal biçimde, etikten taviz vermeden ve bağış yapma yoluyla kazandırılacaklardan vazgeçilmemeli, şirket toplum için her zaman feragat edebilmelidir. bunun içine siz vergi odemeyi, doğru dürüst kaliteli ürün üretmeyi, milyardolar sahibi olupta bir okul yaptırmaktan kaçınmamak gerektiğini koyabilirsiniz.

friedman ise "the business of business is business"; diyerek nokta koyar ve derki temel kanunları ve etik kurallarını ciğnemeyen bir şirketi öyle ahlaklı ol, yardım et, kar marjından vazgeç yok oraya buraya para akıt diye zoralyamazsın kardeşim. marketi yapan toplumun kendisidir benim pirim de adam smith var mı ötesi? hem ben peygamber değilim, iş adamıyım, işime bakarım. "iflas edince bana sahip çıkacak mı bu toplum" der.

reel hayatta, koç holding, caroll'un görüşlerini savunup, friedmandan daha beter makyavelist ve realisttir. bundan şüphe duyanlar ise pılını pırtını toplayıp, köylerine geri donmelidir.

zamanında bu memlekete kıçı kırık, klimasi bile olmayan, teneke kaportalı, araba demeye bin şahit, maliyeti düşürmek için çalınmadık lüks bırakmamış tofaş arabaları neredeyse bügünün parası ile $30.000 dolara kitleyen koç holding en çok ihracat yapan, vakıflara, müzelere, okullara yardım eli uzatan, vergi rekortmeni vs.. vs.. olan bir şirket olsa ne yazar olmasa ne?

ne diyordu balzac? her büyük sermayenin arkasında büyük bir de suç vardır.