bugün

salak saçma bir film olarak yüzüklerin efendisi

filmlerini defalarca izlemiş, kitap serisini defalarca okumuş bir lord of the rings hayranı olarak katılmadığım tespit. sadece ben değil, zamanında National Geographic bir belgesel yapıp lotr ile bugünkü dünyamız arasında güzel bağlantılar kurup saçma salak bir film olmadığını kanıtlamıştı:

işte lotr'a dair, national geographic tespitleri:

lotr, çatışma içindeki bir dünyayı kurtarma adına girişilen epik bir arayışın fantastik anlatısı olarak tanımlanıyor ve ilk bakışta bizimkisinden çok farklı bir dünya gibi gözüküyor. J.R.R Tolkien'in, savaşın korkunçluğuyla ilgili deneyimlerinden çoğunu öyküye yansıttığı söyleniyor.

Bu hayali dünyanın kaynağı kendi atalarının geçmişine gidiyor. Frodo'nun arayışı günümüze ışık tutuyor.

Kendi dünyamızla lotr'un kurgusal dünyası üzerinde birçok benzerlik göze çarpıyor;

-Dünya çağ değişiminde geçiyor. Ama kendi halinde verimli topraklarda yaşayan, dış dünyadan kopuk hobbitler var.

-Tolkien'in en yakın yayıncı arkadaşı; "Tolkien in fantezisi özgündür çünkü gerçeklere dayanır" diyor.

-Tolkien'in öyküsü ingiltere'de küçük bir kasabada başlamıştır. Tolkien, doğayı sadece sevmekle kalmaz, koruma içgüdüsüyle de hareket ederdi. Bu hobbit köyünün özellikleriyle Tolkien'in büyüdüğü köyün özellikleri arasında da birçok benzerlik görülmektedir. Film yapımcıları Tolkien'in doğduğu köyü inceledikleri zaman ilk bakışta Shire'da olduklarını zannetmişlerdir. Ayrıca Hobbitler, Tolkien'in büyüdüğü, savaştan uzak, küçük kasabalarında yaşayan yalın insanlara çok benzemektedir.

-Shire, başlangıçta, kurtarılmaya değer bir yer gibi gösterilmiştir. Shire, güvenli bir yer gibi görülse de, Tolkien'in gençlik yıllarında sanayinin ahtapot kolları onun köyünü de etkilemeye başlamıştır. Çocuklar çalıştırılıyor, aileler kömür ihtiyacını karşılamak için fabrikalarda gece gündüz emek harcıyordur. Bu etkiler Tolkien'in köyüne de ulaşmıştır, artık kentleşme çok yakındır. Tolkien'in öykülerindeki karanlık güçlerin bu olduğu söyleniyor.

-Yüzük bir güç aracı. Bu Tolkien'in yarattığı çok parlak bir fikir. Çünkü yüzükler tarih boyunca her zaman tanrısal bir güç olarak görülmüştür.

-Tolkien'in gençlik yıllarında da dış dünya da büyük güçler kargaşa yaratmak için harekete geçmişti. 1914, ingiltere müttefiklerinin yanında 1. Dünya Savaşına girmiştir. Avrupa da siyasi sınırlar merkezi güçlerin ölümcül iktidar oyunlarıyla değişmektedir. *
-Tolkien ve arkadaşları cepheye gönderilmiştir *. Cephe ilk bakışta yeşil alanların ortasında açılmış büyük bir yara gibi gözükmekteydi. Haziran 1916 da alay ilk savaş görevine başladı. Savaşın dehşeti cephedekilerin mektuplarından anlaşılıyordu.

-Peter Jackson: "Orta Dünya hakkında yazdığı ilk yazıları 1. Dünya Savaşı'nda siperde durduğu sırada defterine kurşun kalemle aldığı notlardır. işte Orta Dünya böyle bir durumda doğmuştur" diyor.

-Savaştaki subaylar üniversite okuyan kişiler arasından seçiliyordu. Erler ise kendi halinde yaşayan halk arasından. Hikayede göze çarpan bir diğer benzerlik ise, Frodo nun hali vakti yerinde biriyken, yolculuğa birlikte çıktığı Sam in bir bahçıvan olmasıdır. Frodo'yla Sam arasındaki bağ, cephedeki subaylarla erler arasındaki bağdır.

-Tolkien ve arkadaşları kendilerini endüstriyel gelişmenin neden olduğu insanları öldüren aletlerle çarpışmak zorunda kalmışlardır. ingiliz ordusunun en kanlı tarihi bu kadarla da kalmaz. Ancak Tolkien'in yaşadığı yıkım da bu kadar değildi, ölenler arasında en yakın çocukluk arkadaşı bulunuyordu. Son nehir hakkındaki anıları için siperde yazdıkları sonunda Yüzüklerin Efendisi ndeki satırlarda yerini aldı.

-1. Dünya Savaşı sonrasında Oxford'da öğretim üyesi oldu. Buradaki eski diller ve tarih konularındaki birçok kaynak onun için çok yararlı oldu.

-Tolkien, orta dünyayı yaratmadığını, yeniden keşfettiğini söylemiştir. En büyük kaynağı, ortaçağ başlangıcının tarihi, kültürü ve dilleri olmuştur.

-Filmde Gandalf eski bir kütüphaneye giderek yüzüğün Sauron adındaki Karanlıkla Efendisinin şeytani bir araç olduğundaki kuşkuları gidermeye çalışır. Gandalf bir okurdur, Tolkien de bir okurdur.

- Frodo, yüzüğü Kıyamet Dağı'na götürmek için gönüllü olur ve 8 kişi birlikte hareket etmeye başlar. Bu yolculuk, tarih içinde yüzen bir kıtada epik bir yolculuğun başlangıcıdır. Orta Dünya'daki kalıntılar, Stonehenge ve 400 yıllık Roma Egemenliğinden arta kalanlara benzetilebilir.

-Tolkien'in en iyi bildiği dönem ingilizcenin doğduğu, Anglosakson dönemiydi. Anglosaksonlar, 5. yy'da Britanya ya gelen Germen asıllı denizcilerdi. Paralı asker olarak savaşmışlardı. Çağ değişiminde bunlar ingiltere ye yerleşmişlerdir.okuma yazma bilmeyen bu insanlar, kültürlerini şarkılarla gelecek nesillere aktarmaya çalışmışlardır. Tolkien bu nedenlerden ötürü ingiliz kültürünün kaybolmaya başladığına inanmıştır. Bu yüzden ingiltere için yeni bir mitoloji yaratmayı amaç edinmiştir.

-Tolkien'in yararlandığı birkaç kaynaktan biri de epik şiirleri olan Beowulf'tur. Bu kahramanlık masalının her dizesini inceleyen yazar dünyanın en önemli Beowulf akademisyenlerinden biridir. Beowulf herkesin savaşmaktan korktuğu bir ejderhayla savaşan cesur bir iskandinav kralını konu alır.

-Beowulf'un en çarpıcı sahnelerinden biri, kralın gemisinin ambarında, çevresinde hazineleriyle birlikte denize gömülmesidir. 1939 da yapılan bir keşif inanılmaz sonuçlar verir. Arkeologlar Anglosakson kralının gemisini bulurlar ve kazı alanı hazinelerle doludur. Tolkien bu yıllarda LOTR'u yazmaya başlar. LOTR'da kardeşlik bir cüce şefinin yer altı mezar odasına ulaşır. Kutsiyeti bozulmuştur, ama bu yine de önderlerine duydukları saygıyı ifade eder.

-Tolkien, bize canavarların insanların korkularını simgelediğini anlatıyor. Anglosakson maden işçiliği incelendiğinde korkunç canavarlara rastlanır. Hayvanlar aslında birer simgedir. Birçok farklı mesaj içermektedirler. Bağlılık, cesaret, kudret...

-Film yapımcıları, 48.000 maske ve zırhı hazırlarken Tolkien'in bu hayalgücünden yola çıkmışlardır.

-Elfler; Tolkien'e en yakın tür, ideal varlıklar olarak görülmektedir. Yaratıcı enerjisinin büyük bölümünü bu kusursuz ırkı yaratmaya adamıştır. Tolkien'in icat ettiği en kapsamlı ve zarif dillerin bütününe elfçe denir.

-Elfçeyi oluştururken faydalandığı en büyük kaynak Rusya ve Finlandiya'nın sınırlarında kalan gözlerden uzak çok eski bir yerleşim yeridir. Genelde yaşlıların yaşadığı genç nüfusun az olduğu bir köydür: KALEVALA

-Epik şiirleri geliştirmek için Fince öğrenmiştir. Dilbilimciler efsanenin ve bu dilin daha geriye, göçebe bir çağa ait olduğunu düşünmektedir.

-Bu şiirlerinde KALEVALA'dan etkilenmiştir. Şiirlerde kilit karakterlerden biri olan bir şaman yer almaktadır. Bu ise sözcüklerin gücünden yararlanan Gandalf'a çok benzemektedir.

-Bir ortak nokta da iki öykünün merkezinde yer alan, çok güçlü, insanların yarattığı bir nesnenin yer almasıdır. Fin şehrinde Sampo adını alan, sahibini güç sahibi yapan fakat barışın sağlanması için yok edilmesi şart olan bir nesneyle yüzüğün benzerliği gözlerden kaçmayan bir ayrıntıdır. Ana tema bağlılık ve özveridir. Kalevala da iyiliğin kötülüğe karşı mücadelesini anlatır.

-Tolkien bütün bunları yaratırken, daha büyük bir gücün dünyayı ele geçireceğinden habersizdi. 1939 yılında Almanya, Polonya'yı ele geçirdi. Naziler Yahudilere karşı vahşet kampanyalarına başladı. ingiltere savaşa girdi. Tolkien bir el yazması yazmaya başladı. Bunun adı LOTR'dı. Oğulları da savaşa katılmıştı ve Tolkien'in inandığı her şey teker teker yıkılmaya başlamıştı. 2. Dünya Savaşı içinde olması ve oğlu Christopher'ın da savaşta olmasından çok etkilenmişti.

-Kahramanları yaratırken dünyanın en güçlü liderlerinden etkilenmişti, bunları Orta Dünya liderlerinde kişileştirmişti. Saruman, yüzüğün gücünü ele geçirmek için canavar dolu bir ordu yaratmıştır. Bu da çok büyük bir benzerlik olarak görülmektedir. Savaş elbette bir etkendi fakat hayalgücü de vardı.

-1940 yılında Hitler, ingiliz kamplarını bombardımana tutmaya başladı. Bu 8 ay boyunca direnen ingilizlerin cesaret örneği olarak tarihe geçmiştir. Bazı eleştirmenler bu masalda 2. Dünya savaşının etkilerini görseler de Tolkien bu masalın siyasi görüşlerin çok daha ötesinde olduğunu söylemiştir. Hayati deneyim ve geçmişi araştırmasına bağlamıştır.

-Eski kahramanlar yeni şeyler keşfetmek için yolculuğa çıkarlardı. Bu masalda ise kahramanlar var olan bir kötülüğü yenmek için yola çıkmışlardır.

-Tolkien de masallarında, öykülerinde, günümüzde yok olmaya maruz kalan türlerin korunması gerektiği üzerinde durmuştur. Bu günümüzde de mekanize aletlerin yıkıcı güçleriyle birebir örtüşür. Bu masaldaki mesajlar aslında elf kraliçesinin verdiği mesajlardır. insanlara sunulan cennetin değerinin bilinmesi ve korunması gerektiği..