bugün

hayata dair iç burkan detaylar

bir kış günü, yağmur çamur...
eşim "galiba üşütmüşüm, grip olacağım. iş çıkışı ben pazara uğramayacağım direk eve gideceğim. sen iş çıkışı pazara markete uğra şunları al" diye mesaj attı.

kış günü yağmur trafik falan biraz da şirkette takılmak zorunda kaldığım için pazar toplanırken akşam anca yetiştim. önce kasap sonra fırın sonra pazara uğradım. yeşillik sebze meyve felan aldım. tam pazardan çıkarken bir kadın toplanmış satıcısı gitmiş lahana pırasa vb sebze tezgahının altından tezgahın arkasından yere dökülmüş kasa içinde atılmış sebzelerin yenecek pişecek gibi olanları karıştırıp alıp poşete koyuyor. bunu yaparken de başında başörtüsü ile bir yandan da tanınmamak için yüzünü kapatıyor ve sadece gözleri açık ve başını hep aşağıda tutuyor başını kaldırmıyor.

tezgahın arkasına geçtim. evim için aldığım elimde olan poşetlerin hepsini kadının yüzüne bakmamaya özen göstererek kadının önüne bıraktım. cebimde olan para ne varsa (en az evinin elektrik su doğalgaz vb faturaları ödeyecek kadar) poşetin içine koydum. kadın yüzüme bile bakmadan kafası yerde "teşekkür ederim helal et kardeşim. allah razı olsun" dedi.
ona "asıl allah senden razı olsun helal'ı hoş olsun" dedim ve uzaklaştım.

eve geldiğimde eşim "pazara uğramadın mı, taze mevye suyu falan sıkacaktım. salata falan yaparız dedim. hiç bir şey almamışsın" dedi. ona yaptığımı söylemedim.

kadının tanınmamak için utancından suratını kapatarak pazar artıklarını toplamasını hiç unutamam. oysa genç, konuşması düzgün diksiyonlu bir kadındı. ona orada telefon numarası vermem-almam ve şirket de ona hiç olmazsa bir çay temizlik servis ofis kırtasiye getir götür işi bulmam lazımdı.
ama onun edebini utancını hayasını görünce her şeyi unuttum ve bir an önce oradan gitmek onu yalnız bırakmak istedim.
hep merak ederim, acaba ne oldu o kadına?
inşallah zor günlerini atlatmış, kaderi de güzel olmuştur.

edibüdü: o kadında kendimi gördüm.
öğrencilik yıllarımda yurt yerine 2-3 arkadaş ev tutmuştuk. malum, yurt da rahatça zıplayamazdık ama ev de daha rahat olurduk.
neyse, babam para yollardı, ayın 15'ine kadar vezir gibi yaşardık, 15'inden sonra rezil gibi yaşardık. bazen sigara paramız olmazdı. yerden sigara izmarit alıp içtiğim gün oldu ama kimseden sigara borç para dilenmedim.
aç olsam bile tokum derdim.