gecenin hikayesi

akıl hastanesinin bahçesinde sigara içiyordum. merakımdan sanırım bir şekilde orada buldum kendimi. kendi hâlinde, oldukça normal davranan, yüz çizgilerinden kırklarında olduğunu düşündüğüm ve adamla göz göze geldik. ben birkaç defa kafamı çevirsem de o gözlerini üzerimden hiç çekmedi. kıyafetlerinden anladığım kadarıyla misafirdi burada. hasta demeye dilim varmıyor şimdi. önce biraz çekindim sonra cesaretimi toplayıp küçük adımlarla yaklaştım yanına.
sigara versene, dedi hemen.
sigarayı uzatırken neden buradasınız, demiş bulundum. sigarasını yaktı ve tekrar gözlerini dikti üzerime. kırpmıyordu bile, korkmadım desem yalan olur. iyi günler, diyerek uzaklaşmaya karar verdim. belki de yanlış bir soru sormuşumdur, ya da ne bileyim adam deliymiş demek ki diye geçirdim içimden.
sen neden burada değilsin, diye bağırdı arkamdan. öyle bir bağırdı ki arkamı dönmeye korktum. cinnetle bağırır gibi...
döndüm yüzümü, olduğum yerde yaklaşmadan baktım yüzüne. bu sefer sesini daha da yükselterek tekrarladı; "sen neden burada değilsin?" devam etti.
"onca sahtekarın, onca vicdansızın, onca ihanetin içerisinde durabilmeyi nasıl başarabiliyorsun? çocukların vurulduğu, çiçeklerin koparıldığı, sevgilerin harcandığı, umudun tükendiği, renksiz; yapay bir dünya var dışarıda. uyuşmadan uyum sağlayamadığım, gürültüsünden uyuyamadığım kirli, kibirli bir dünya var. çıkarları uğruna seni çakıyla son model bir arabayı çizer gibi çizecek binlerce insan var; kanını emecek bir sürü vampir. sana kullanılıp köşeye atılmış pis bir mendil gibi hisssetirecek bir sürü katil... sen neden burada değilsin?"