bugün

millet olarak daha iyi bir yasam hakediyor muyuz

işin gerçeği şu ki hak ettiğimizi düşünmediğimiz için hakkımızı almıyoruz, alamıyoruz. Daha iyi bir hayatı hak edecek kadar değerli olduğumuzu düşünmüyoruz. Düşünceme katılmayabilirsiniz; ancak birçok konuda olduğu gibi toplumumuz aşağılık kompleksi içinde. Dolayısıyla haklarımızı almamız için mücadele etmek şöyle dursun onu hak ettiğimizi zaten, içten içe, düşünmüyoruz. Biz böyle düşünmedikçe yakındığımız kesim bu hakları toplumumuza altın bir tepside sunmayacak ve hatta sonumuz daha da kötüleşip "Padişahın Köprü Vergisi" fıkrasını mumla aratacak hale gelecek. Yazının sonuna fıkrayı ekliyorum (ek1). Öncesinde William A. Pelz'in Modern Avrupa Halkları Tarihi adlı kitabından bir alıntıyı paylaşıyorum. Aslında Pelz her şeyi oldukça açık bir şekilde özetlemiş:
"Avrupalı sıradan bir işçi veya çiftçi gezegendeki başka ülkelere oranla daha iyi bir hayat yaşıyorsa, bunun sebebi büyük ölçüde mücadele etmiş olmasıdır. Bugün birçok kişinin sahip olduğu avantajların hiçbiri aydın sınıflar tarafından armağan edilmemiştir."
Modern Avrupa Halkları Tarihi, William A. Pelz

Ek1
Padişahın Köprü Vergisi
Padişahın biri halkının vergiye karşı hangi noktadan sonra direneceklerini test etmek ister. Bunun için vezirlerini çağırır.
Vezirleri huzura çıkar, saygılı bir şekilde beklerler.
Padişah:
— Köprülere adam koyun, geçenden bir akçe alsınlar! der.
Aradan bir süre geçtikten sonra Padişah vezirlerine sorar:
— Nasıl, halk hayatından memnun mudur? Herhangi bir şikâyet var mı?
Vezirler:
— Hiçbir tepki yok Sultanım!
— iyi o zaman. Köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!
Aradan bir süre geçmiş, Padişah tekrar sormuş vezirlerine:
— Var mı halinden şikâyet eden?
— Yok!
Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş:
— Köprünün ortasına da birer adam koyun, gelip geçeni … yapsın!
Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah, çağırmış vezirlerini:
—Halkı dinleyelim hele bir, demiş. Gitmişler köye, Padişah sormuş:
— Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikâyetiniz?
Ses yok. Padişah tekrar:
—Taş üstünde taş omuz üstünde baş komam! Var mı şikâyeti olan hemen söylesin! Diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
—Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!
—Eeee! demiş Padişah bir umutla… Ne olmuş o köprünün ortasındaki adama?
— Aksamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz, mümkünse bir adam daha koysanız…