tayt giyen kızın götüne bakma hakkı

biyolojimiz bize 'bak' der, 'hak' demez; sadece erkek değil, bir kadın da diğer kadınların vücuduna, göt, göğüs, bacak, vs. bakar. hatta erkekler de diğer erkeklerin boyuna, kollarına, ensesine vs. bakar. buraya kadar bir sorun yok, hoş sorun olsa ne olur, canlılar birbirlerini kesiyor işte, evrensel ve çağlar ötesi. aynı oranda evrensel olan başka bir hadise daha var, belgesel izleyenler bilir: bir hayvan bir diğerine uzun uzun bakarsa ortam gerilir, çünkü bakılıyor olmak diğer canlının ilgi alanına girmek demektir, yani potansiyel tehlike olabilir.

meselenin ikinci aşaması ise biyolojinin bir adım ötesinde başlıyor. insan olmak kültür, toplumsal adab, medeniyet, nizam, ölçü, görgü, vs. bir ton başka tantanayı da içeriyor; yani sadece "biyoloji" diyerek işin içinden çıkamayız; yok öyle bir insan toplumu. biyoloji bize bulduğun yemeğe çök, istediğin yere sıç da diyor, ama malum sebeplerden dolayı yapmıyoruz, yapamıyoruz. demek ki biyolojik dürtü bize ilk etapta 'bak' ve 'yap' dedikten hemen sonra 'nerdeyim ben' diye sormak ve buna göre bir tavır almakla mükellefiz. yapmazsak, yani sadece ham dürtüye göre hareket edersek ne olur? sonuçlarına katlanırız.

'hak' denen kavramın alınıp verilmesi doğal değil insani mekanizmalarla belirleniyor. taytlı bir göt bir an için gözlerini aldı, diyelim buna mani olacak bir düzenek, kural, vs. yok, dolayısıyla bu ve benzeri dürtülerin belirmesini örgütleyecek mekanizmalar da yok.
ama ondan sonra bunun ne kadar sürdürüleceği, o dürtü ile ne yapılacağı senin elinde, yani iradende olmalı; aksi takdirde ortada sorun var demektir.