bugün

yavuz sultan selim in darbeci olması

darbeci değildir, devletin bekasının tehlikeye düştüğünü görüp inisiyatif almış, daha doğrusu devletin asıl sahipleri tarafından iktidarı alması için yönlendirilmiştir...

yavuz'un abileri şehzade ahmet ve şehzade korkut'un öncelikleri babaları öldükten sonra tahta geçmekti.
başka da bir düşünceleri yoktu.

bunu nereden biliyoruz?
şehzade korkut'un saruhan sancakbeyi olmasına şehzade ahmet'in isyan etmesi ve babasına baskı yaparak şehzade korkut'u teke sancakbeyliğine gönderilmesini sağlamasından anlıyoruz.

beyazıt, büyük oğlu korkut'u manisa'ya göndermiş, o sırada amasya sancakbeyi olan şehzade ahmet de, manisa'nın istanbul'a amasya'dan daha yakın olduğunu ve taht konusunda korkut'a ayrıcalık tanındığından bahisle bu duruma itiraz etmiştir.

korkut ise "bana ne ben uzağa gitmem" diye direnmiştir.

fatih'in torunlarına bakar mısınız?
daha babaları hayattayken, sen daha yakınsın, ben daha yakınım kavgasına tutuşmuşlar.

peki bu iki şehzade daha babalarının sağlığında tahta sen mi daha yakınsın, ben mi daha yakınım mücadelesi verirken yavuz ne yapmış?

doğudan gelen safevi tehdidine karşı babasını uyarmış, sürekli mektuplar, hatta tenkitler yapmıştır.
öte yandan ülkenin güneyinde ise memlüklerin tehdidi devam ediyordu.
2. beyazıt'ın beceriksiz siyaseti nedeniyle, dulkadiroğulları osmanlı ile müttefikliğini sona erdirmiş ve memlükler ile müttefik olarak onların hakimiyeti altına girmişti.

bakınız burası çokomelli, dulkadiroğlu sultanı alaüddevle bey aynı zamanda 2. beyazıt'ın kayınpederidir, yani yavuz'un dedesidir.
adam artık damadından nasıl sıtkı sıyrıldıysa taraf değiştirmiş.
tabi dulkadiroğlu alaüddevle bey'in taraf değiştirmesinin sebeplerinden biri de torunu yavuz'un değil, şehzade korkut'un veliaht olmasıdır. neyse, uzatmayayım.

yavuz, trabzon sancak beyi iken tüm bu olanları görüyordu, dulkadir meselesinde ve memlükler konusunda da sürekli uyarılarını yapıyordu.

şimdi kimse kusura bakmasın ama, türk devletinde osmanoğulları sadece bir hanedandır, ama devletin sahipleri değildir.
baştaki yönetici başarısızsa, devletin kurumları da devletin başına işini iyi yapacak birini geçirir.

osmanlı'da bir osmanoğulları hanedanı vardır, bir de derin türk devleti vardır.
yavuz her ne kadar saltanat için 3. sıradaki bir şehzade ise de esasen en güçlü olanıdır.
zira yavuz'un kayınpederi kırım hanı mengi giray'dır, yavuz'un oğlu süleyman ise (kanuni) kırım'da kefe sancağında sancak beyi idi. yani dedesinin yanındaydı...

işte bu ahval ve şerait altında devletin derin akil adamları yavuz'u gelip devlete sahip çıkması için davet etmiş, yavuz da devletin bekası için iktidarı ele geçirmiştir.
(not: burada kırım hanedanı'nın önemine dikkat etmeniz gerekir, zira osmanlı'da, osmanoğulları hanedanından başa geçecek kimse kalmaması durumunda hanedan varisi kırım hanlığıdır)

basitçe anlatmaya çalıştığım şudur ki, yavuz sultan selim han darbeci değildir. zaten darbe yapmış olsaydı darbe neticesinde tahttan indirdiği padişahı infaz ederdi.

ayrıca, bugün yavuz sultan selim han'a sövgü içinde bulunan güruh şunu bilmelidir ki yavuz'un mücadelesi alevilere karşı değil, şiilere karşıdır.
nedense yavuz'un sürekli alevi katliamı yaptığından bahsederler.
lakin o tarihte alevi diye bir unsur yoktu. şii yahut şia türkler vardı, o dönemde türk milleti şah ismail ile osmanlı arasında tercih yapmaya başlamıştı.

yavuz şah ismail'i bertaraf ederek şiiliğe geçen türklere alevilik sıfatını kazandırmıştır, yani alevi katili değil, anadolu aleviliğinin gerçek kurucusudur.