bugün

black mirror

ingilizlerin Harika dizilerinden bir diğeri. ingilizler isteyince Amerikalılardan 20 kat daha iyi dizi yapıyor, bunu görüyoruz yine...

Popüler olanlardan popüler oldukları zaman diliminde uzak durmak gibi bir hastalığım var. Bu yüzden bu diziye daha yeni başladım. Game of thrones'ta bile 1 bölüm dahi izlememiş adamım yani. ANlamışsınızdır mantığı...
ilk sezonun 3 bölümünü yorumlamak istiyorum.

--spoiler--
1- bölümün özetinin özeti 'ingiltere Başbakan'ın bir domuzu becermek zorunda kalması.'
Bölümde salt 'kontrolden çıkan medya ve sosyal medyanın etkisi' temalı bir yaklaşım var. Bireysel bir eylemin kolektif bir etki yaratışının altındaki çaresizlik, rezillik.

2. Bölüm tam sims tadında bir çekime ve kurguya sahip. Robotlaşmış yaşam içinde aşık olduğu kadına karşı gerçek bir şeyler bulabilen bir adamın öyküsü. Sevdiği popülarite için porno yıldızı olmayı tercih ediyor. Adamımız da sevdiğini bu hale düşüren medyaya tepki için sahnede şov yapıyor. Fakat aynı medya insanların gazını alabilsin diye onu da konuşmacı olarak bünyesine katıyor...

1. Sezon 3. Bölüm... en dramatik olanı. insanlar bir çip sayesinde yaşadıkları her anı kayıt altına alıp, ister kendi gözlerinde isterlerse de yansıttıkları herhangi bir dokunmatik ekranda izleyebiliyorlar. Kahramanımız karısını bir adamdan kıskanıyor ve deştikçe o adamın karısının eski sevgilisi olduğunu öğreniyor. Deştikçe evliyken bile karısının onu aldattığını, çocuklarının babalarının bile o adam olduğunu öğreniyor. Hepsini de bu yaşananları zihinlere kaydeden teknolojik çip sayesinde... ileri teknolojinin insanları nasıl paronayaklaştırdığı mı, yoksa her rezaletin ileri teknoloji sayesinde açığa çıkması mı... karar izleyenlerin. Ama bence birinci seçenek. Bu yüzden ki kahramanımız bölümün sonunda kulağının altını oyarak o çipi çıkartıp, imha ediyor.
--spoiler--