bugün
- crop giyen erkek8
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- icardi1905 silik olsun kampanyası21
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- icardi190527
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- hamas bir terör örgütüdür20
- erkeğe ne hediye alınır34
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- futbolcu ismiyle nick almak11
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü12
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım9
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
sabahın 7.30'unda başlar gün. üç sevilen insanla * üsküdar yolculuğu başlar, ve sırf şarkıya uysun diye başlamışçasına yağmur damlaları düşmeye başlar yüzümüze. 4 kişiye düşen tek şemsiye sadece iki bedeni koruyabilir yağmurdan, diğer ikisi sadece kapşonlarına güvenerek yağmura meydan okurlar. aşılmaz görünen trafik alt edilir ve su birikintileriyle boğuşa boğuşa üsküdar'a varılır. vedalaşılır dostlarla, toplum gönüllüleri binasından içeri girilir. abiye verilen sözleşme saatine yetişilip yetişilemeyeceği iç kemirme hususunun gündemindedir. derken abi geliverir pat diye, soğuk ortam ısınır, aydınlanır. artık kendisinden bir tane daha vardır, başına gelecekleri bilmeden gülümser öylece. tog çıkışı yol kaybedilir, avrasya maratonuna katılanlarla sohbet edilerek yol bulunur. dolmuş durağında yağmur ısrarla saçlarımı bozmaya çalışırken abi bünyesini gerer yağmura karşı ve korur beni. dolmuşa bineriz, üsküdar iskelesine 200 metre kala ineriz ve yine yağmur cebelleşir abimin inatçı bünyesiyle. bırakırız en sonunda kendimizi yağmurun kollarına, varsın ıslatsın istediği buysa deriz ve yolumuza devam ederiz. herkesin kuru saçlarıyla tezat olarak farelere dönmüşüzdür ama bu, büyülü pazar gününü hiç mi hiç etkilemez. taksim'den cihangir'e muhabbetşinas bir taksici eşliğinde ulaştığımızda karşımızda duran susam kafe sıcacık ortamıyla bizi yağmur damlalarından koruyacağına söz veren haliyle selamlar. gireriz içeri, kuruluruz masamıza. kahvaltımız gelir, benimki özel bir antika kutu içinde özel bir hediyeyle, yusufçukla. ince bir ruhtan gelen ince bir hediyenin güzelliğinden ince hastalığa yakalanmakta olan minik bünyem hoşnut kalır, sevinir, mutlu olur. gözlerimizin içi güler birbirimize o küçük şeyleri yedirirken. o kadar çok konuşuruz ki yağmur unutulur gider sel olan kelimelerimiz arasında. çok özlemenin en güzel yanı da budur; saatlerce hiç susmadan konuşacak kadar çok şeyin birikmesi ve o tatlı muhabbetin hiç sekteye uğramaması. saatler su gibi akıp giderken yağmur da durulmuştur biraz, daha seyrek tanelerin altında taksim'e tekrar yürünür, oradan da bütün dükkanları inceleyerek galata kulesine giden yol aşılır. yolculuk esnasında kitap molası verilir ve abim kendisine aldığı kitabı paketlettirir, "insan kendisini de şımartmalı." diyerek. ardından hoş bir müzik mağazasına girilir, iki tatlı dedenin işlettiği. biraz darbuka çalar abi, biraz sohbet ederiz, ve yine yağmur eşliğinde yolumuza devam ederiz. yüzlerce şemsiyeli ordusunun saplarından sadece elleriyle korur beni abi, hiç bir zarar görmeden varırız galata kulesine. istanbul'un en güzel yerleri ayaklarımız altındadır, metrelerce yukarıdan istanbul'a, en az istanbul kadar özel bir varlıkla bakmanın verdiği keyif hiç bitmesin isterim. ama biter, anılar sadece fotoğraflanarak saklanır o an için, ıslanmış bedenlerimize rağmen mutluluğumuzun kanıtları olsun ve seneler sonraya uzansın diye. kuleden inişte iki kartpostal alınır, birbirimize yollamak üzere sözleşiriz ve ıslanma faslımıza devam ederiz. herkese inat yolun tam ortasından şarkı söyleye söyleye, ıslık çala çala gideriz. edith piaf'tan la vie en rose en çok yakışan eserdir bu güzel güne. iliklerimize dek son bir defa ıslanarak trafiğin kitlendiği noktalara ve de günün bitimine ulaşırız. hem de pastadan bir ısırık bile almadan günü noktalayarak.
hasta olmaktan deli gibi korkmasına rağmen deliyle deli olan, bir güne en çok sevgi nasıl sığdırılır sorusunun cevabı, her hareketiyle her kelimesiyle geçen dakikalara doyamadığım abime teşekkürler...
hasta olmaktan deli gibi korkmasına rağmen deliyle deli olan, bir güne en çok sevgi nasıl sığdırılır sorusunun cevabı, her hareketiyle her kelimesiyle geçen dakikalara doyamadığım abime teşekkürler...
güncel Önemli Başlıklar