bugün

alex vs hagi

futbolda bazen yanlış zamanda, yanlış mekanlarda bulunursunuz. hak ettiğinizin çok altında değer görürsünüz. işte alex bu konuda verilebilecek en çarpıcı örneklerden birisidir. ''kim daha iyi'' tartışmasına ''hagi barça'da real'de oynadı ya'' diyerek, bu kıstasa göre cevap verenler, burayı dikkatle okusunlar.

önce birkaç örnekle açıklayalım.

enzo francescoli: kendisi eski dönem futbolcularından olup, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi 10 numaralarından biri. ayrıca zidane'ın en büyük idolü. zidane'nın en büyük idolü olması, zaten nasıl bir 10 numara olduğunun göstergesi. zidane kendisini o kadar seviyormuş ve o kadar örnek alıyormuş ki, oğlunun adını bile enzo koydu. peki enzo francescoli hangi takımlarda oynadı? rivar plate, cagliari, torino..

devam edelim.

dragan stojkovic: balkanların en iyi 10 numaralarından biri. yugoslavyalı. italya'da 1990 dünya kupası'nda ispanya ile yugoslavya arasındaki maçta, ispanya'yı tek başına maymun etmişti. izlemek isteyenler için link: https://www.youtube.com/watch?v=cJnPXwXrWSc
kendisi hangi takımlarda oynadı peki? kızılyıldız. oradan marsilya'ya gitti. marsilya'ya gittiği yıl şampiyon kulüpler kupası finalinde kızılyıldız marsilya'yı finalde yendi ve bu stojkovic için şansızlık oldu. daha sonra peş peşe şanssız sakatlıklar geçirdi ve 28 yaşında japonya'ya gitti.

roar strand:günümüz orta sahasında bir terim var bilirsiniz. box to box. yani çift yönlü orta saha. bu adam, çift yönlü orta sahanın yaratıcısı ve babasıydı. sezon boyunca goller atar, asistler yapar, top çalar, atak keser, her işe koşardı. birçok önemli kulüp onu transfer etmek istedi ama doğma büyüme trondheimli olduğu için bir türlü rosenborg'dan ayrılmak istemedi. kariyerinin tamamını burada geçirdi.

roberto dinamite: 70ler ve 80lerde brezilya'nın en önemli golcüsüydü. brezilya'da ikon halinde olan bu adamı kaç kişi tanıyor? çok az. kendisi sadece vasco de gama'da oynadı ve avrupa'ya gitmeyi hiç istemedi.

lajos detari: macar futbolunun en büyük yıldızı. 10 numara pozisyonunda müthiş bir silahtı. şutları ve paslarının mükemmelliğinin yanında, topla dripling yaparak da rakip takıma zor anlar yaşatıyordu. peki bu adam hangi takımlarda oynadı? yurt dışında gittiği ilk kulüp eintracht frankfurt oldu. orada tek sezon oynadı ve bundesliga'nın en iyi yabancıları arasına da girdi ama sonrasında daha üst düzey bir kulübe gitmektense herkesi şaşırtarak olympiakos'a imza attı. olympiakos da şimdiki gibi liginin tek hakimi değil o yıllarda tabii. iki sene orada kaldı, gözlerden uzaklaştı, sonrasında da serie a'ya gitti gitmesine de bologna ve ancona gibi vasatın altındaki takımlarda vakit öldürdü. yeteneğinin, hak ettiği övgünün sadece onda birini yaşayabildi.

lakhdar belloumi: dünya kupaları olmasaydı, onu ülkesi cezayir dışında hiç kimse tanımayacaktı mutlaka. müthiş bir tekniğe ve futbol zekasına sahipti. 1982 dünya kupası'nda cezayir'in almanya'yı tokatladığı o meşhur maçta resital sundu. dünyanın her takımında 10 numara pozisyonunda rahatlıkla oynayacak çapta bir yetenekti. fakat o da cezayir dışında futbol oynamaya bir türlü yanaşmadı. cezayir'de sorsanız allah 1, belloumi 2'dir ama cezayir dışında da adını bilenler sadece dünya kupası tarihi meraklılarıdır, daha fazlasını bulamazsınız.

matthew le tissier: futbol tarihinde topa onun kadar iyi vurabilen çok az futbolcu vardır. cetvelle çizmiş gibi 90'a takardı topu. hem de mesafe tanımaksızın. 10 numara posizyonunda oynardı. paslarıyla ve zekasıyla da fark yaratırdı. peki hangi takımlarda oynadı? sadece southampton.

freddy rincon: inanılmaz bir 10 numaraydı. vurunca boğayı devirebilecek derecede sert şut çeker, gider 90'a takardı. milletin ayak içiyle atamadığı pasları topuğuyla atardı. avrupa'da tanınmış olmasına rağmen hangi takımlarda oynadı peki? kariyerinin büyük kısmını kolombiya ve brezilya'da geçirdi. 30 yaşında napoli üzerinden avrupa'ya açıldı. napoli'de tek sezon oynadı ve çok iyi oynadı ama daha sonra tekrar brezilya'ya döndü.

bu liste uzar gider. ha şunları da ekleyelim. pele sadece santos'da oynadı. maradona ise napoli'de yıldızlaştı. demek ki hagi maradona ve pele'den de iyi. çünkü real ve barça'da oynadı.

yani şunu demek istiyorum. ne kadar yetenekli olursanız olun, yanlış zamanda yanlış mekanda olursanız futbolda yeteneklerinize paralel başarı kazanmanız neredeyse imkansızdır. daha da trajik olan ise; doğru zamanda ve doğru mekanda olmasına rağmen, çok da yetenekli olmadığı için normalde hayalini bile kuramayacağı başarılar kazananlar da var. 1986'da arjantin ile dünya şampiyonu olan brown, olarticochea, 1994'te brezilya ile dünya kupası'nı kazanan mazinho, zinho, keza 2002'de ayni şeyi başaran kleberson.. bu liste de istenirse uzar gider.

alex de maalesef ilk grupta yer alan oyunculardandı. ama gene de adından söz ettirdiği ve büyük işler başardığı da bir gerçek. 1999'da palmeiras ile libertadores kupası (şampiyonlar ligi şampiyonluğu) ve brezilya ile de copa america zaferlerini yaşadığında henüz 22 yaşını doldurmamıştı ve aynı yıl hem breilya'nın en iyi futbolcusu (25 yaş altı) hem de world soccer dergisi tarafından gelecek 10 yılın en iyi 20 oyuncusu arasında gösterilmişti. zaten 21 yaşından itibaren brezilya milli takımında oynamaya başlamıştır. romanya değil bak, brezilya.. ki o dönemlerde rivaldo, ronaldo, juninho, ronaldinho falan vardı kadroda. daha sonra brezilya milli takımının kaptanlığını da yaptı. romanya'nın değil bak, brezilya'nın..

daha sonra adından avrupa'da söz ettiren alex, ilk başta parma'ya transfer oldu ve yanlış bir tercihti bu. zaten alex'in pek de istediği bir tranfer değildi. parma'da uyum sürecini hemen atlatamayan alex, devre arasında cruzeiro'ya transfer oldu. cruzeiro'daysa muazzam bir alex vardı... artık brezilya milli takımında da daha fazla şans buluyordu. hatta kaptanlığı da, 2004'te kazanılan copa america'da yapmıştı. bu noktadan sonra artık avrupa devlerinin de transfer listesinde yer alan alex, o dönem real madrid'in de kendisini istemesine karşın, milli takım sebebiyle daha sık forma şansı bulabileceği fenerbahçe'ye geldi. kariyer anlamında evet yanlış bir tercihti belki ama iyi ki de bize geldi..

alex bizde oynadığı 8 sezonda yanında kimlerle oynadı peki? forvet olarak yarım sezon hooijdnk, anelka (sorunları vardı), nobre, niang, kezman, guiza, bienvenü. nobre gibi birinden süper golcü yarattı. öyle ki nobre beşiktaş'a gittikten sonra alex olmadığı için gol atmayı unutur oldu.

bu kadarla kalsa iyi, sağında solunda da öyle müthiş adamlar yoktu. sadece solunda tuncay, sağında serhat ve devid'le oynayabildi iyileri sayarsak. biraz da uğur boral. diğerleri kimlerdi? mehmet yozgatlı, vederson, özer hurmacı, ali bilgin, kazım. maradona olsa sinirden kendini sikerdi ama alex'te peygamber sabrı vardı. her zaman attı, attırdı, takımı tek sırtladı. 2008'de şampiyonlar ligi asist kralı oldu. süper lig'de kırmadığı rekorlar kalmadı.

bitmedi devam edelim. orta saha appiah, aurellio ve emre hariç, hadi biraz da baroni hariç, diğerleri kimlerdi? selçuk, josico, maldonado, deniz barış vs.

yani alex, gs'nin 2000'li kadrosunda olsaydı, gs uefa değil şampiyonlar ligi'ni alabilirdi. ama hagi fb'de olsaydı, etrafındaki bu adamlarla bir şey yapamazdı. bu da alex'in büyüklüğünü gösterir.

yani uzun lafın kısası alex, öyle "ama şu takımlarda oynamadı, ama bu kupaları kazanmadı, ama avrupa'da ne kadar tanınıyor ki" sığırlığında eleştirlemeyecek kadar büyük bir futbolcu. pele'nin gelmiş geçmiş en iyi 100 futbolcu listesinde bulunan bir adam alex. neymar'ın ''benim idolüm çocukluktan beri alex'ti. onu örnek alıyorum ve onun gibi olmak istedim hep'' dediği bir adamdı. barça ve real'de birer sezon yedek kalıp siktir yemek değildir kariyer. romanya milli takımında oynamak değil, brezilya'da kaptanlık yapıp kupa kaldırmakdır. sözün özü, alex, hagi'den daha iyi bir futbolcudur. bu demek değil ki hagi kötü futbolcudur. hayır, keza hagi de çok büyük futbolcudur. ama bir alex değildir.

görsel

görsel

görsel

10 numara formalı alex. dikkatinizi çekerim.
görsel

görsel
güncel Önemli Başlıklar